Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/13 E. 2022/726 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/13
KARAR NO: 2022/726
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2014/998 Esas – 2020/469 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.04.2011 tarihinde sürücüsü … olan kişinin kullandığı … plaka sayılı aracın Beykoz istikametine doğru seyir halinde iken Ortaçeşme mevkiinde davacı …’na çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, şimdilik belirsiz olan ancak 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesine göre tesbit edilecek maddi zararından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tazminine (sigorta şirketi kusur ve poliçe limiti dâhilinde sorumluluğuna) karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan… plaka sayılı aracın davalı şirkette 08.06.2010/2011 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu ayrıca manevi tazminat ve tedavi taleplerinin teminat dahilinde olmadığını, kusur durumunun belirlenmesi, kaza tarihindeki bilinen ücret üzerinden aktüerya raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne,1- Geçici iş göremezlik tazminatı olarak toplam 26.555,26-TL’nin davalı sigorta şirketinden (trafik kaza tarihi olan 2011 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) temerrüt tarihi olarak tespit edilen dava tarihi olan 16.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte alınarak; a) 6.638,80-TL’sinin mirasçı …’na, b) 3.319,41-TL’sinin mirasçı …’na, c) 3.319,41-TL’sinin mirasçı …’na, d) 3.319,41-TL’sinin mirasçı …’na, e) 3.319,41-TL’sinin mirasçı …u’ya, f) 3.319,41-TL’sinin …, g) 3.319,41-TL’sinin mirasçı …’na verilmesine, 2- Bakıcı gideri olarak toplam 37.124,32-TL’nin, davalı sigorta şirketinden (trafik kaza tarihi olan 2011 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) temerrüt tarihi olarak tespit edilen dava tarihi olan 16.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte alınarak; a) 9.281,08-TL’sinin mirasçı …’na, b) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …’na, c) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …’na, d) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …’na, e) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …’ya, f) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …, g) 4.640,54-TL’sinin mirasçı …’na verilmesine, 3- 25.248,36-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketinden (trafik kaza tarihi olan 2011 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) temerrüt tarihi olarak tespit edilen dava tarihi olan 16.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte alınarak, mirasçı …’na verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların murisinin ölümü ile kaza tarihi arasında uzun bir süre geçmiş olması nedeniyle ölüm olayı ile kaza arasında illiyet bağının araştırılması gerektiğini, bu nedenle dosyanın ATK’ya gönderilerek rapor alınmasını gerektiğini, davacılar murisinin kaza tarihinde 68 yaşında olduğunu, aktif çalışma döneminde olmadığını, bu nedenle davacı murisinin pasif dönemi için talep ettiği destekten yoksun kalma zararı bulunduğunu somut delillerle ispatlaması gerektiğini, tedavi masrafları ve bu kapsamda değerlendirilen geçici iş göremezlik tazminatı ve kazanma gücü kaybı bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağını, davacılar murisinin geçici iş gücü kaybından doğan zararının söz konusu poliçe kapsamında bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazada müvekkili şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığının yargılama aşamasında alınan ATK kusur raporu ile de sabit hale geldiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 30/04/2011 tarihinde dava dışı sürücü …’in, idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı kamyonet ile cadde üzerinde seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde aracının yan-sağ dikiz aynasıyla, sağından başlayarak karşıdan karşıya geçmekte olan yaya olan davacı …’na çarpması sonucu yayanın yaralandığı, bu yaralanma sebebiyle tedavi gideri, sürekli sakatlık tazminatı, bakıcı giderinden oluşan maddi tazminat talep edildiği; Davacının dava tarihinden sonra 16/07/2014 tarihinde vefat ettiği, davacının vefatı üzerine mirasçıları davaya dahil edilerek davaya devam edildiği, davacı vekilinin 29/08/2015 tarihli dilekçesi ile işgücü kaybı, tedavi gideri, cenaze gideri, bakım ücreti yanında ayrıca dahili davacılar için de destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Kazadan sonra kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş, Ceza yargılamasında davacı şikayetten vazgeçtiğinden düşme kararı verilmiş, kusur belirlemesi yapılmamıştır. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden 26/08/2019 tarihinde alınan kusur raporunda sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki kamyonet ile meskun mahaldeki trafiğin yoğun olduğu iki yönlü yolda seyir halindeyken, sağından aniden yola giren yayaya karşı alabileceği bir önlem bulunmadığından kusursuz, yaya …’nun ise meskun mahaldeki iki yönlü yolda karşıdan karşıya geçişi öncesi durup yolun her iki yönüne ilişkin gerekli kontrolleri yapmadığı, ilk geçiş hakkını solundan gelen araca vermediği, kontrolsüzce geçişine başladığı sırada da solundan gelen araçla karıştığı olayda asli derecede %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. ATK 2.İhtisas Dairesinden alınan 12/04/2019 tarihli maluliyet raporunda davacı …’nun 30/04/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı bildirilmiş ancak trafik kazası ile ölüm arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta şirketi ile davada yer alan işleten ve sürücünün de kusur oranları dışında sorumlu tutulma imkanı bulunmadığından bu anlamda karşılıklı olarak kusur oranlarının tespiti talepler açısından önem arz eder. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, ATK kusur raporuna göre davalıya sigortalı araç sürücüsü kusursuz olarak belirlenmiş ve davacıların kusura ilişkin itirazları değerlendirilmeden açıklanan ve yerinde olmayan sorumluluk belirlemesine göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K.,15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800, 15.02.2017 gün, 2015/7-917 E.-2017/265 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta dava, müteveffa davacı … tarafından trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle tedavi gideri, sürekli sakatlık tazminatı, bakıcı gideri için maddi tazminat davası olarak açıldığı halde davacının ölümünden sonra davaya devam eden dahili davacılar dava dilekçesindeki taleplerin dışında kendileri içinde destekten yoksun kalma tazminatı, müteveffa için de geçici iş göremezlik tazminatı talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesince de bu talepleri hüküm altına alınmıştır. Oysa dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, dahili davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı, müteveffa davacı … için de geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak destekten yoksun kalma tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatı hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, davacıların kusur itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor yada konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden yeniden kusur rapor alınması, sonucuna göre sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunması halinde ATK 2.İhtisas Dairesinden müteveffa davacı …’nun yaralanması ile trafik kazası arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve sonucuna göre aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınması, dava dilekçesinde talep edilen tazminatlar hakkında ıslah dilekçesinde belirtilen miktarlar esas alınarak hüküm kurulması, ıslah dilekçesi ile talep edilen destekten yoksun kalma ve geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022