Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1295 E. 2023/1936 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1295
KARAR NO: 2023/1936
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2016/32 Esas – 2020/291 Karar
DAVA:Tazminat( Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 31/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/07/2014 günü davalı … kullandığı davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın neden olduğu kaza sonrası yaralandığını, karnındaki 7.5 aylık bebeğini kaybettiğni, oğlu davacının da yaralandığını kaza sonrasında ameliyatlar olduğunu, başkasının yardımı olmadan yürüyemediğini, maluliyet oranı için dosyanın ATK ya gönderilmesini, beden gücü kaybı meydana geldiğini maddi ve manevi olarak büyük ızdıraplar çektiğini, aracın trafik sigortacısının da davalı … şirketi olduğunu manevi maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay gününden itibaren maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden temerrüt gününden işleyecek faiziyle 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesine göre maddi tazminat tutarı belirlendikten sonra, peşin harç yatırılarak hüküm verilmesi ile, maluliyet ve maddi tazminatın kapsamı belli olmadan istencek bir manevi tazminatın ölçüsüz ve rastgele olacağı düşüncesiyle buna ilişkin istek tutarı yargılamanın son aşamasında bildirilerek peşin harcı yatacak ve hüküm altına alınması isteneceğini, Davalı tarafa ait … plakalı araç … Şirketi tarafından sigortalı olup, kazadan sonra başvuru üzerine kısmi ödeme yaptığını ancak yapılan ödeme yetersiz olup, 2918 sayılı KTK’nun 111/2 maddesi gereğince temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumluluk kurallarına göre tahsilini talep etmiştir. Davalı …, dava konusuyla ilgisi olmadığını, sürücü diğer davalı …’i yakından tanımadığını, kardeşinin arkadaşı olduğunu rica ederek aracı aldığını, kazadan da kendisinin üç gün sonra haberinin olduğunu, konuyla ilgili ifadesine başvurulmadığını sürücünün hapis cezası aldığını, sigorta şirketine tazminat davası açıldığını, bu nedenle kendisinden tekrar tazminat isteminde bulunulamayacağını davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi, kazaya karışan … plakalı aracın kaza günü trafik sigortacısı olduklarını, davacıya 30/01/2015 günü 89.267 TL tutarında ödemede bulunduklarını hukuki sorumluluğun ortadan kalktığını, ibranamenin hasar dosyasında mevcut olduğunu, limitler oranında sorumlu olacaklarını, yapılan ödemenin faizle güncellenerek mahsubunu, illiyet bağının ortaya konması gerektiğini, aktüerya hesaplama yapılmasını, davacıların sosyal ve ekonomik durumlarının belirlenmesi gerektiğini, SGK tarafından gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmasını davacının faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davacı … tarafından açılan sürekli iş göremezlik tazminatı davasının kabulü ile, 122.553,14 TL tazminatın davalılar … ve … 05/07/2014 tarihinden itibaren, davalı … Şirketi yönünden ise, 30/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … verilmesine, ıslah dilekçesiyle talep edilen ulaşım giderlerine ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, … yönünden usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … Şirketi vekili, davalı … ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … istinaf başvurusu hakkında mahkemece 19/04/2021 tarihinde harç eksikliğinden istinaf yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın davalıya tebliğine rağmen ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafa ait … plakalı araç … Şirketi tarafından sigortalı olup (kamyonet) ticari araç olduğunu, ticari araçlar söz konusu olduğunda yasal faiz değil 2918 sayılı K.T.K.111/2 maddesi uyarınca temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi uygulanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun açıkça hatalı olduğunu, davacının geliri, rapor tarihindeki bordro ve SGK kayıtlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, davacının sürekli geliri bulunmadığından hesaplama asgari ücrete göre yapılması gerektiğini, nitekim esasen iş bu husus mahkemece de belirtilmiş ancak asgari ücretin 2,8 katından yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının ev işlerine gitmesi belirtilen gelirin aylık düzenli gelir gibi kullanılmasına elverişli olmadığını, davacının ev işlerine gittiğini, kendi beyanı hariç başkaca hiç bir delille desteklenmediğini, salt davacı yan beyanına dayanılarak, düzenli olarak evlere temizliğe gidiyormuş gibi hesaplama yapılması hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme ile sorumluluk yerine getirildiğini, maluliyet oranına yönelik itirazları değerlendirilmediğini, tespit edilen maluliyetin ne kadarının kazayla illiyetinin bulunduğu, ne kadarının bulunmadığı hususunda aktüer hesabına esas alınan maluliyet raporunda ne de istinaf talebine konu kararda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının yeterince inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini, … ve … kazaya yaya olarak kazaya sebebiyet verdiğini, yaya yolunu kullanmadığını, olay yerinde uzman bilirkişilerce inceleme yapılmadan ve araştırılmadan, tanıklar dinlenmeden bu şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, 122.553.14 TL tazminat ödemeye karar vermesi ise yasaya aykırı olup fazladan zenginleşme ye yönelik bir durum olduğunu, halbuki bu paraları sigortanın ödediğini bu durumun değerlendirilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,05.07.2014 günü saat 19.10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetle … Caddesi üzerinde seyirle olay yerine geldiğinde gidiş yönüne göre soldaki orta refüj tarafından gelerek yolun sağ karşı tarafına geçmek isteyen davacı yaya …’ na ve elinden tutmakta olduğu diğer davacı 5 yaşındaki oğluna çarpması sonucu yaralamalı dava konusu kazanın meydana gelmesi nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4.maddesinin k bendinde maluliyet tanımına yer verilmiştir. Buna göre ” Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali” olarak tanımlanmış yine Yönetmeliğin sigortalıların çalışma gücü kaybı tespitini düzenleyen 9 ve 10 maddelerinde %60 maluliyet ve üzeri için maluliyet tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu yönetmelik sadece %60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetvel içermekte olup %60’ın altında maluliyet bulunması halinde bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Yine Yönetmeliğin 23.maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış düzenlemesine yer verilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin tümden kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Keza ek cetveller ilişkin yeni bir düzenleme de yapılmamıştır. Sonuç olarak davacının maluliyetinin %60’ın altında (%48) olması ve kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet belirlenirken aynı cetvellerin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller) esas alınması gerektiğinden maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmış olmasının, maluliyet oranına bir etkisi olmayacağından hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı, dava açmadan önce davalıya başvurmuş olup davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 30/01/2015 tarihinde 89.267,00 TL ödeme yapılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, hesaplanan tazminattan, davalının daha önce ödediği bedel güncelleme yapılarak düşülmüştür. Davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacının sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerektiğinden hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararı).6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden davalı … kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde aracın ZMSS poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketince karşılandığının değerlendirilmediğini belirterek istinaf talep etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 61., 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Zarara neden olan aracın ruhsat kaydında kullanım amacı “yük nakli-hususi” yazmaktadır. Soruşturma aşamasındaki beyanlardan kazaya karışan aracın ticari kullanım sırasında gerçekleştiği ispat edilemediğinden ve hususi kullanım sırasında zarar gerçekleştiğinden faiz türü olarak yasal faize karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/4800 E – 2022/11705 K )Davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir.Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, malul olan davacının kaza tarihi itibariyle gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/910 Esas ve 2019/12325 Karar sayılı ilamı).Somut uyuşmazlıkta, hükme esas bilirkişi raporunda yasal ve dönemsel asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacağı belirtilmiş ise de, dosyada mevcut emsal ücret araştırmasında, İmece Ev İşleri Sendikasından alınan 02/07/2018 tarihli yazıda temizlik işleri kazancının dönemsel asgari ücretlerin 2,8 katı olabileceği ve ayın belirli günlerinde çalışmaların 160,00 TL , 200,00 TL arasında olabileceği belirtildiği, dinlenen tanık beyanına göre davacının merdiven ve ev temizliği işlerinde çalıştığı beyan edilmiştir. Sadece davacının yeğeni olan tanık beyanına itibar edilerek belirlenen ücret esas alınarak belirlenen gelire göre yapılan hesaplamadaki tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda davacının kaza tarihinde SGK kayıtlı olarak gelir getiren düzenli bir işte çalıştığı da ispat edilemediğine göre kaza tarihindeki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması için aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre usulü kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden davalı … Şirketi vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür.Bu nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Açıklanan gerekçe ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan harçların, mahkemesince talep halinde yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/10/2023