Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1281 E. 2023/2059 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1281
KARAR NO: 2023/2059
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2017/391 Esas – 2021/197 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … maliki olduğu davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 20/03/2015 tarihinde saat 14.30 sıralarında dolmuş durağında bekleyen müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı sürücü …’nin kusurlu olduğunun olay tanıkları, kaza tutanakları ve Bakırköy 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/378 Esas nolu dava dosyasındaki bilirkişi raporu ve gerekçeli karar ile sabit olduğunu, müvekkilinin başının sağ tarafından ağır bir darbe aldığını, geçirdiği kaza sonucu elmacık kemiğinin, burun kemiğinin ve süt damağının kırıldığını, yüzündeki kırıklar yüzünden ameliyata alındığını, tedavi sürecinde hastaneye 10.000,00 TL ödeme yaptığını ayrıca kaza sonucu kırılan 4 dişi ile ilgili tedaviye başlandığını, tedavisinin halen devam ettiğini, bu tedavi için de 1.502,00 TL ödeme yaptığını, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunduğunu, davalı sigorta şirketine müvekkili adına daha önceden başvuru yapılmış olmasına rağmen süresi içerisinde olumlu veya olumsuz bir yanıt verilmediğini belirterek trafik kazasında müvekkilinin bedensel zarara uğraması nedeniyle şimdilik kısmen 100,00 TL’nin işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline ayrıca 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 10.745,91 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; maliki bulunduğu … plakalı aracın trafik kazasının meydana geldiği belirtilen 20/03/2015 tarihinde … A.Ş. tarafından ZMMS Poliçesi kapsamında teminat altında olduğunu, trafik kazası sonucu oluşan tedavi giderlerinin işbu sigorta poliçesi kapsamında olduğunu, sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, davacının vücudunda tedavi edilemeyen bir hasar meydana gelmemiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın müvekkili şirkete başvuru şartını yerine getirmediğini, maluliyet raporunu iletmediğini bu nedenle müvekkilinin tazminatı tespit ve ödeme imkanı bulunmadığını, davacı yandan eksik evrakların istenmiş olduğunu, … plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen, 04/05/2014-2015 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, tedavi gideri taleplerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile, davacı taraf için 1.932,66 TL geçici iş göremezlik zararı, 8.813,23 TL tedavi gideri ıslaha bağlı olarak toplam 10.745,91 TL maddi tazminatın davalı … A.Ş. yönünden dava tarihi olan 24/04/2017 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 20/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı taraf için 3.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Şirketi vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen tedavi giderlerinin trafik kazası neticesinde yapılan tüm müdahalelerin özel hastane-devlet hastanesi ayrımı yapılmaksızın SGK sorumluluğunda olduğunu, davacının kendi insiyatifiyle özel hastaneye giderek zararı artırıcı işlemde bulunduğunu, diş muayene ve işlemlerinin kaza ile illiyeti olduğuna ilişkin hiçbir tespitin bulunmadığını, dava dilekçesinde davacının geçici iş göremezlik talebi bulunmadığını, bununla birlikte davacı ev hanımı olduğundan zaten geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin taraf sıfatının hiç değerlendirilmediğini, sanki tek başına mirasçıymış gibi hüküm verildiğini bu hususun usul yönünden bozma nedeni olduğunu, kusur yönündeki itirazları dikkate alınmaksızın hesaplanan rapordaki meblağlara göre fahiş ve gerekçesiz şekilde müvekkiline maddi ve manevi yük verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, usulen iki defa avukatlık ücreti vs. masraflar çıkartılması, yargılama harç ve masraflarının yüksek hesaplanması hususuna itiraz ettiklerini, trafik kazası neticesinde yapılan tüm müdahalelerin özel hastane-devlet hastanesi ayrımı yapılmaksızın SGK sorumluluğunda olduğunu, davacının kendi insiyatifiyle özel hastaneye giderek zararı artırıcı işlemde bulunduğunu, diş muayene ve işlemlerinin kaza ile illiyeti olduğuna ilişkin hiçbir tespitin bulunmadığını, dava dilekçesinde davacının geçici iş göremezlik talebinin bulunmadığını, bununla birlikte ev hanımı olduğundan zaten geçici iş göremezlik zararı bulunmayacağını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, faiz ve başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu, kabul anlamında olmamak kaydı ile olsa olsa hüküm tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini ve faiz oranının da yüksek olduğunu, manevi tazminatı ispatlayan deliller ve şartların mevcut olmadığını, yükletilen oranın yüksek olduğunu, müvekkilinin taraf sıfatının değerlendirilmediğini, müvekkilinin tek başına değil, başka bir mirasçı ile birlikte araç maliki olup olmadığının dikkate alınmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemie ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Bakırköy 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/378 Esas sayılı dosyası içinde bulunan bilirkişi raporunda; … plaka sayılı minibüs sürücüsü sanık …’nin 1. dereceden asli ve tam kusurlu olduğu, müşteki yaya … kendisinin yaralanmasıyla sonuçlanan bu trafik kazasının oluşumunda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporunda ise … plakalı minibüs sürücüsü davalı … aracını park ettiği veya duraklama yaptığı yerden aracını harekete geçirirken, yolda dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak aracının geri manevrası sırasında bir gözcü bulundurmaması ve geri manevra ile kontrolsüz geri hareket ederek aracının kör noktası olan sağ arka kısmı ile arkasından geçen yayaya sağ yandan çarpması nedeniyle meydana gelen kazada birinci derecede ve % 75 oranında, davacı yaya …’in taşıt yolundan karşıdan karşıya geçmek isterken, KTK’nın 68. maddesinde kurala uyması gerekirken bu kurala uymayarak, dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak araçlar arasından kendi güvenliğini sağlamadan kontrolsüz bir şekilde geçmek istemesinden dolayı, kazanın meydana gelişinde ikinci derecede ve % 25 oranında kusurlu oldukları görüş olarak bildirilmiştir. Kaza ile ilgili kaza tespit tutanağı düzenlenmemiştir. Ceza mahkemesinde ve mahkemede alınan kusur raporlarında davalı sürücünün kusurlu kabul edildiği hatta hükme esas alınan kusur raporundaki kusur oranının (ceza dosyasında sürücü tam kusurlu kabul edildiğinden) davalıların lehine olduğu anlaşıldığından davalıların kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı … cevap dilekçesinde, … plakalı aracın maliki olduğunu beyan etmiştir. Davacı vekili ise 15/06/2020 tarihli dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde davalının taraf sıfatının değerlendirilmediğini öne sürmüştür. Kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığı, sigortalının davalı … olduğu, aracın ruhsat bilgilerine göre yine davalı adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmakla, bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece ATK 2 İhtisas Kurulundan (diş hekimi de bulunan) alınan 01/10/2018 tarihli raporunda davacını tüm tedavi evrakları incelenerek ve kaza ile davacının dişlerinden yaralanması ve diş tedavisi arasında illiyet bağının bulunduğu saptanarak davacı …’in 20/03/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiğini vurgulamıştır. Davalılar belgesiz tedavi giderlerinden sorumludur. Danıştay … Dairesinin … Esas sayılı dosyasından verdiği karar gereği, 05.11.2011 tarih ve 28106 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’de yer alan trafik kazası tedavi giderlerine yönelik Sağlık Uygulama Tebliği’ne ilişkin uygulamanın yürütmesi durdurulmuş olup, SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin belirlenmesinde SUT hükümlerinin uygulanması söz konusu olmayacaktır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5486 Esas ve 2020/8961 Karar sayılı kararı).Mahkemece hükme esas bilirkişi raporu SUT hükümlerine göre düzenlenmiş ve SGK tarafından ödenmeyen tedavi giderleri gösterilmiş, sunulan tedavi faturalarının KTK’nın 98. maddesi gereğince SGK ve davalıların sorumluluğunda kalıp kalmadığı ve miktarı açıklanmamış, SGK’nın ödemediği tedavi giderleri gösterilmiş, mahkemece de bu rapora itibar edilerek kusur oranına göre tedavi giderlerine hükmedilmiştir. Eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas alınması doğru olmamıştır.O halde Mahkemece yapılması gereken, doktor bilirkişiden uygulanan tedavinin, davacının kazada oluşan yaralanması ve tedavisi için gerekli ve uygun bulunup bulunmadığı, dosyada mevcut fatura tarihlerindeki özel hastane fiyatlarına göre uygulanan tedavi ile orantılı olup olmadığı hususunda, davalılar ile dava dışı SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin SUT hükümleri uygulanmaksızın belirlenmesi için ek rapor almak ve sonucuna göre tüm dosya kapsamı ile usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar vermekten ibarettir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarların, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğundan davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir.Mahkemece davalı … aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden, maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş olması usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek bulunmadığından davalı işleten bakımından talebe uygun olarak kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tedavi gideri talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik tazminatı da hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de tedavi gideri ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece tedavi gideri talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Islah dilekçesi ile talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talep hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Açıklanan nedenlerle, davalı … Şirketi vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … Şirketi vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Şirketi ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2023