Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/126 E. 2022/362 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/126
KARAR NO: 2022/362
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2014/54 Esas – 2020/77 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yine dava dışı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışarak kazaya karıştığını ve neticesinde … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır bir biçimde yaralandığını, olayda hem … plaka sayılı aracın, hem de … plaka sayılı aracın kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, … plakalı aracın olay tarihinde … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile … plakalı aracın ise … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla trafik kazasında yaralanan davacı için, şimdilik 1.000 TL kalıcı sakatlık (maluliyet) tazminatının davalı sigorta şirketlerinin temerrüde düştüğü tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili sigorta şirketinin … plakalı aracı 23.08.2013 tarihinden itibaren bir yıl süreyle trafik poliçesi ile sigortaladığını, poliçeden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini ve herhangi bir hasar dosyasının açılmadığını, davacı tarafın sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, somut olayda hatır taşımacılığının kuvvetle muhtemel olduğunu, gerçek zararın giderilmesi ilkesi ve kusur oranında sorumluluk ilkesi gözetilerek kusur ve tazminat miktarının hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket unvanının … Sigorta Şirketi olduğunu ve … Sigorta A.Ş. olarak dava ikame edilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde 07.10.2013 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza saati itibari ile poliçesine müvekkili şirket kayıtlarından ulaşılamadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen … nolu poliçenin 10.10.2013 tarihinde saat 12.07’de düzenlendiğini, dava konusu kazanın ise poliçe tanziminden önce 10.10.2013 tarihinde saat 10.45’de meydana geldiğini, bu itibarla … nolu poliçenin dava konusu kazayı kapsamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden davacının davasının feragat nedeni ile reddine, 2-… Sigorta Şirketi yönünden, HMK’nın 124. maddesi gereğince dava dışı bırakıldığından, bu davalı yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 3-Davalı … Hesabı yönünden davanın kısmen kabulü ile 3.581,94 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazası nedeniyle tazminat davasında kusur sorumluluğu esas olduğundan davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödeme miktarı ne kadar olursa olsun bu durum diğer davalı …’nın sorumlu olduğu miktarı etkilemediğini, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödemenin diğer davalının sorumlu olduğu tazminat miktarından mahsubu gibi bir durumun hukuken mümkün olmadığını, her bir sorumlunun kendi sorumlu olduğu aracın kusuru nispetinde tazminattan sorumlu olduğunu, her bir davalı kendi sorumlu olduğu tazminat yönünden ister fazla ödeme yapsın ister eksik ödeme yapsın bu durum sadece sulh protokolünün taraflarını bağlayıcı nitelikte olup yapılan ödemenin diğer davalının sorumluluğunu artırması ya da azaltması mümkün olmadığını, davalı … lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hesap bilirkişinin ek raporunda hesaplama tekniği ve hesaplanan tazminat rakamları doğru olmakla beraber raporun son bölümünde … Sigorta A.Ş. ile yapılan sulh protokolü kapsamında ödenen bedelin …’nın sorumlu olduğu bedelden mahsubunun hatalı olduğunu, davalı … lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı taraf dava dilekçesinin konu ve sonuç kısmında; şimdilik 1.000-TL. kalıcı sakatlık (maluliyet) tazminatının davalı sigorta şirketlerinin temerrüde düştüğü tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş dilekçesinin açıklama kısmında;” Kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere olayda hem … plaka sayılı araç hem de … plaka sayılı araç müterafik kusurludur ve bu kusur durumuna göre tespit edilecek kusur oranları nispetinde her iki davalının da olayda sorumluluğunun bulunduğu açıktır. ” şeklinde belirtmiştir. 2918 sayılı KTK nun 85. maddesi gereği, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 88. maddesi gereği de, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yine 818 sayılı BK.’nun 50 ve 51. maddeleri (6098 sayılı TBK. madde 61 ve 62) ile müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 818 sayılı BK.’nun 141. ve 142. maddelerine (6098 sayılı TBK. madde 162 ve 163) göre, borcun tamamından sorumludur. BK.’nun 146. maddesi (6098 sayılı TBK. madde 167) uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Davacı, dava dilekçesinde müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından talep edebilir. Buna göre zarara sebebiyet verenlerin 818 sayılı BK.’nun 50 ve 51. maddeleri (6098 sayılı TBK. madde 61 ve 62) gereğince zarardan müteselsil sorumluluk esaslarına göre sorumlu olacakları açıktır. Borcun tamamen tahsiline kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam edeceği de 818 sayılı yasanın 142/2 maddesinde açıklanmıştır. Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği def’iler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu def’iler BK’nin 143. maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya müteselsil borcun sebep veya konusundan doğan def’iler olup bunların dışında ileri sürülen def’iler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. BK’nun şimdiye kadar sözü edilen düzenlemeler alacaklıya karşı dış ilişkilerle ilgili olup, borcun ödenmesinden sonra müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkilerde BK’nin 144. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmadığı takdirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen veya tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir. İç ilişkide sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Somut olayda mahkemece, hükme esas alınan kusur raporunda davalı …na sigortalı araç sürücüsü % 60 oranında, diğer davalı sigorta sürücüsü ise % 40 oranında kusurlu olduğu gözetilerek müteselsil borçlulardan biri tarafından diğeri içinde ödeme miktarında borcu sona erdireceğinden davadan sonra yapılan ödeme miktarının hesaplanan tazminattan düşülmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ne var ki davadan sonra ödeme olması halinde ödemenin güncellenme yapılmaksızın (faizi dahil edilmeksizin) düşülmesi gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme miktarının güncelleme yapılarak ( faizi ile birlikte) mahsubu doğru değil ise davacı vekilinin gerek bilirkişi raporuna itirazında gerekse istinaf dilekçesinde ödemenin güncellenmiş tutarının düşülmesine ilişkin istinaf talebi bulunmadığı, bu nedenle davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile davalı … için talebini 20.873,29-TL maddi tazminat olarak artırmış olmakla, dava kısmen kabul edildiğinden reddedilen miktar için vekalet ücretine hükmedilmesi ile, HMK 124.maddesi gereğince davadan çıkarılan davalı … Sigorta kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, HMK’nın 124/3 maddesi son cümlesi uyarınca, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdiren 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak … Sigorta Şirketine verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/02/2022