Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1254 E. 2023/1756 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1254
KARAR NO: 2023/1756
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2021
NUMARASI: 2019/510 Esas – 2021/118 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … Sigorta A.Ş.’ne sigortalı …’ın malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın, 12/07/2017 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca Bolu ilinin Merkez ilçesinde %100 asli kusurlu olarak çarpması ile maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkiline ait araçta hasar tespitinin ilk olarak davalı sigorta şirketinin atadığı eksper tarafından yapıldığını, düzenlenen eksper raporunda hasarlanan parçaların eksik ve hatalı tespit edildiğini, orijinal parça yerine eşdeğer ya da yan sanayi parça kullanıldığını, parça fiyatlarının düşük hesaplandığını, davalı tarafın asıl yükümlülüğünün ZMMS poliçesi kapsamında meydana gelen gerçek zararı tazmin etmek olduğunu iddia ederek, kaza sebebiyle oluşan hasar onarım alacaklarının şimdilik 100,00-TL’sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağında, kazanın 12.07.2017 tarihinde meydana geldiğini belirterek, zamanaşımına uğradığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla meydana gelen trafik kazasında müvekkili şirketin kusur oranı tespit edildikten sonra ancak bu oranda olmak kaydı ile ve poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, dava konusu kaza neticesinde başvuru üzerine müvekkil şirket nezdinde hasar dosyası oluşturulduğunu, hasara ilişkin bağımsız ve uzman eksperlerden ekspertiz raporu alındığını ve müvekkili şirket tarafından aynı tarihli kazada 1 no’lu hasar dosyasından, … hesabına hasar ödemesi ve değer kaybı ödemesi yapılmış olduğunu ve müvekkili şirketin başkaca bir borcu kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 10.837,55 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 22/07/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslah ile artırılan tutarların zamanaşımına uğradığını, davaya konu kazanın 12.07.2017 tarihinde meydana geldiğini, davacı vekilinin taleplerini 23.06.2020 tarihine ıslah etmiş olup ıslaha konu edilen tutarların KTK m.109 hükmü gereği zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, fatura sunulmadan KDV ödenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafça sunulan faturanın bulunmadığını, afaki olarak talep edilen parça ve işçilik bedeli gerek mevzuat hükümlerine gerekse sigorta prensiplerine aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan hesap raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde KDV hesabı bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden KDV hesaplamasına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu trafik kazası 12/07/2017 tarihinde meydana gelmiş, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Davaya konu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, davacı tarafça, gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat taleplerinin, 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ileri sürülmesi gerekmektedir.Dosya kapsamından 12/07/2017 tarihinde iki aracın çarpışması ile maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, arabuluculuk son tutanak tarihinin 05/08/2019 olduğu davanın da bu tarihte açıldığı, zamanaşımını kesen süreler gözetildiğinde davanın iki yıllık sürede açıldığı görülmektedir. Ancak bilirkişi raporunun ibrazının sonra davacı vekilinin ıslah dilekçesi sunduğu, davalının süresinde ıslah zamanaşımı itirazında bulunduğu ve dava dilekçesinde de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yazılı olmadığından ıslah tarihi 23/06/2020 tarihi itibariyle trafik kaza tarihi olan 12/07/2017 tarihinden itibaren işlemeye başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, ıslah yoluyla artırılan kısım için zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … Sigorta A.Ş. vekili vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile; 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 22/07/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine, Islah ile arttırılan kısmın reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90-TL karar harcının dava açılırken peşin alınan 44,40.-TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 183,37 TL olmak üzere toplam 227,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 47,87 harcın davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan peşin alınan 179,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-a-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki 13/2. maddesine göre belirlenen 100,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki 13/2 maddesine göre belirlenen 100,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 44,40.-TL başvurma harcı, bilirkişi ücreti ve posta masrafları olmak üzere toplam 820,80.-TL yargılama giderinin red kabul oranına göre 7,56 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Hukuk Muhakemeleri Yasasının 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan avans olması halinde hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine, 7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 8-İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk tarife bedelinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023