Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1247 E. 2023/2179 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1247
KARAR NO: 2023/2179
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2018/780 Esas – 2021/45 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk ve idaresindeki, davalı … Oto. A.Ş. adına kayıtlı ve davalı … tarafından ZMMS poliçesi ve Kasko Poliçesi ile teminat altında olan … plakalı araçla Bingöl ili istikametinden Elazığ ili istikametine seyir halinde iken, sürücünün sabah 06:50 sırlarında Elazığ ili Karakoçan ilçesi, …köyü mevkiine geldiğinde uyuyarak direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve karşı şeridin sağında bulunan şarampolü geçip, burada bulunan kayalara çarpması ve akabinde aynı şarampolde bulunan elektrik direğine çarptığını ve aracın ters dönerek durabildiğini, ön koltukta seyir halinde olan davacıların desteği …’ın vefat ettiğini, davalı … tarafından yapılan kısmi ödemenin davacı anne … ve baba …’ ın maddi zararlarının karşılanmadığını belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL maddi tazminatının davalı … yönünden temerrüt tarihinden itibaren diğer davalılar araç sürücüsü ve maliki yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen, anne … ve baba … için ayrı ayrı 50.000,00 TL diğer müteveffanın kardeşleri …, …, …, …, … ve … için ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 175.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı araç işleteni ve sürücüsünden (sigorta şirketi hariç) müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi müvekkili sigorta şirketine ulaşması ile … numaralı hasar dosyasının açıldığını, ve hazırlatılan rapor doğrultusunda 82.333,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12,11.2018 tarihinde yapıldığını ve müvekkil şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, davayı kabul manasına gelmemek kaydı ile kusur oranının tespitinin gerektiğini ve müteveffanın gelirinin resmi belgelerle ispat edilmemesi durumunda asgari ücret olarak kabul edilmesi gerektiğini, hatır taşıması indirimi uygulanmasını, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz ile davacının zararının hesaplanmasının Yeni Genel şartlar gereği olduğu, talep edilebilecek faizin ise yasal faiz olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … Oto. A.Ş. vekilinin 14.02.2019 havale tarihli dava dilekçesine cevabında özetle; 5.05.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrasında davacılar müteveffanın anne ve babası için sigorta şirketinin 82.333,04 TL ödeme yapmış olmasına karşın yetersiz olduğu belirtilerek işbu ikame edilen davada kendilerine husumet yönlendirilemeyeceğini, her ne kadar araç maliki müvekkil firma olsa da 15.05.2017 kaza tarihini kapsar … plakalı aracın 03.04.2017 tarihli … numaralı “Operasyon el Araç Kiralama Sözleşmesi” ile “Uzun Dönem Kiralama Bilgisi” açıklaması ile dava dışı … İnş. Turizm Tic. ve San. Ltd. Şti. ne kiralandığını ve dilekçe ekinde bulunan dava dışı firma tarafından kullanımında olduğuna dair faturalardan da açıkça görüleceğini, davacıların talep etmiş oldukları zararlardan sigorta poliçeleri dahilinde davalı … şirketinin öncelikle sorumluluğunun bulunduğunu, ayrıca, davacıların davalı araç sürücüsü aleyhine Karakoçan Asliye Ceza Mahkemesi 2017/126E. Sayılı dosyası ile ceza davasının da ikame edildiğini ve derdest olan davada araç sürücüsü … hakkında verilmiş herhangi bir hükmün bulunmadığını, davacıların murisinin araçta ön yolcu koltuğunda seyir halinde iken emniyet kemerinin takılı olmadığının işbu ceza davasında belirlendiğini ve hatır taşımasının da bulunduğunu belirterek, işleten sıfatının olmaması nedeni ile husumet yokluğundan müvekkil şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine, 2-Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; a-)50.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 10.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere)b-)50.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 10.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) c-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine, d-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine, e-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine, f-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine, g-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine, h-)10.000,00 TL manevi tazminatın 15/05/2017 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Oto. A.Ş ve Davalı … ‘dan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … 2.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi hazırlanan raporda maddi tazminat bakımından alacaklarının bulunmadığının hesaplandığını, hazırlanan rapora sundukları itiraz dilekçesinde de belirttikleri üzere, muris müteveffanın kaza tarihinde 45 yaş üstünde olması sebebi ile evlenme ihtimalinin çok düşük olmasına rağmen raporda evlenme ihtimali en yüksek orandan hesaplandığını, anne baba için hesaplanan destek tazminatının eksik hesaplandığını, davacı anne ve babanın TRH yaşam tablosuna göre muhtemel baki ömürlerinin de eksik hesapladığını, bu sebeple de tazminat hesaplamasının eksik yapıldığını, davacı anne ve babanın … maddi zarar tablosunda paylarının eksik oranla belirlenmesi nedeniyle bilirkişi raporlarına itiraz ettiklerini, anne baba için istenen manevi tazminat bakımından verilen kararın doğru ve yerinde bir karar olduğunu ancak diğer davacılarında müteveffanın kardeşleri olmaları dikkate alındığında talep ettikleri 15.000,00-TL manevi tazminatın gerek sosyo ekonomik durum araştırması bakımından elde edilen sonuçlar, gerekse yerleşik içtihatların oluşturduğu kıstaslar bakımından makul miktarlar olduğundan manevi tazminatın tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken her bir davacı kardeş için 10.000,00 TL olarak kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacı bakımından reddedilen 5.000,00 TL’lik manevi tazminat için her bir davacının kendisini vekille temsil ettiren davalıya 4.080 TL vekalet ücreti ödemesine karar verilmesinin de doğru olmadığını, kararın davalı lehine verilen vekalet ücreti yönünden de kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili ile davaya ihbar olunan …Tur. Tic. ve San. Ltd. ŞTİ. arasında operasyonel araç kiralama sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin ilgili sözleşme uyarınca işleten sıfatına haiz olmamasından ötürü işbu davada taraf sıfatı bulunmadığını, aracın söz konusu kaza tarihinde …’in kullanımında olduğunu gösterir faturaların mahkemeye ibraz edilme suretiyle dosya münderecatında yer aldığını, dosya içeriğinde mevcut olan sözleşmeden görülebileceği üzere sözleşmenin 2 aylığına kiralandığı hususunun hukuki dayanaklardan yoksun ve mesnetsiz gerekçeler olduğunu, operasyonel araç kiralama sözleşmesinin 11.maddesi açık ve net olup uzun dönem kiralama sözleşmesi olduğunun sabit olduğunu, müteveffa …’ın kemer takmaması sebebiyle müterafık kusurlu olduğu; taşımanın hatır taşıması olduğu gibi takdiri indirim sebeplerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, vefat eden …’ın yakınları açısından verilen manevi tazminat tutarının soyut olup hakkaniyete uygun olmadığını, manevi tazminat yönünden indirim yapılarak daha düşük tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. İşleten davalının olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Her ne kadar aracın uzun süreli kiraya verildiği iddia edilmiş ise de mahkemece ” Trafik kaydında malik olarak görülen kişi kaza yapan aracı trafik kazasından önce bir başkasına kiraladığını iddia ediyor ise işleten sıfatının kalkıp kalkmadığı şu hususlara göre değerlendirilmelidir: a)Kira sözleşmesinin uzun süreli olup olmadığı b)Üçüncü kişileri bağlayacak güçte olup olmadığı c)Aracın fiilen teslim edilip edilmediği c)Araçtan ekonomikl yararlanmanın kime ait olduğu d)Kira sözleşmesi ve bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği e)Kiraya verenin işletenlik sıfatının devam edip etmediği.Davalı … vekilinin sunmuş olduğu kira sözleşmesine göre araç kirası 2 ay için yapılmıştır.Dolayısıyla bu süre içerisinde uzun süreli araç kirasının bulunduğu ve işleten sıfatının kalktığından söz edilemez.Bu nedenle davalı …’in işleten sıfatının devam ettiği yönünde kanaat edinilmekle davanın husumetten reddi itirazı reddolunmuştur.” gerekçesi ile kiralama kontratında göre uzun süreli kiralama olmadığına yönelik kabülü ile davalı işleten yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, destek yolcunun müterafik kusuru ve hatır indirimi koşulları da gözetildiğinde yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında davacı anne ve baba yönünden talep edilen ve mahkemece tüm davacılar yönünden belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre “çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edildiği; Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalı olduğu; Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak payların düşeceği, Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun paylarının destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılarak, anne ve babaya verilmeyeceği; Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payının artacağı; Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmasının” benimsenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda desteğin ve davacıların muhtemel yaşam sürelerinin TRH 2010 tablosuna uygun belirlendiği, desteğin muhtemel yaşam süresine göre evleneme ihtimaline göre çocuksuz olarak destek pay oranlarının Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarına göre belirlendiği, kaldı ki bilirkişi tarafından desteğin evlenme ihtimali olmadığı halinde yapılan hesaplamada dahi sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yeterli olduğunun tespit edildiği anlaşıldığına göre Mahkemece hesaplama yöntemine uygun olan bu raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmediğinden aktüer raporuna yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir (Benzer yönde Yargıtay 17 HD 25/11/2019 2017/5605 E. 2019/11036 K.). Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ayrı ayrı olmak üzere kabul edilen kısım için davacılar, reddedilen kısım için davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.997,11 TL harçtan peşin alınan 2.732,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 264,71 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/12/2023