Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1245 E. 2023/1904 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1245
KARAR NO: 2023/1904
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANA. 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2020/13 Esas – 2021/140 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı minibüs ile davalı …”ın ise, maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı otomobil 06.08.2019 tarihinde kazaya karıştığını, davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı otomobil, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin 01.10.2018 -01.10.2019 tarihleri arasında Trafik Sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına alındığını, araç başına maddi hasar teminatı 36.000,00 TL olduğunu, müvekkili dava konusu aracın hasarı için davalı sigortacı … Sigorta A.Ş.’nin 26.11.2019 tarihinde 1.000,00 TL (ödeme tarihi itibarı ile 158 Euro) hasar bedeli ödediğini beyan ederek hasar bedeli için 3.020,42 Euro ödemiş olduğunu, araçta 170 Euro değer kaybı meydana geldiğini, hasarın tespiti için 608,09 Euro bilirkişi ekspertiz bedeli ödediğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile bakiye 3.640,51 Euro zararın tazminini kaza tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa söz konusu kaza nedeni ile 26.11.2019 tarihinde 1.000,00 TL hasar ödemesi yapıldığını, başvuru sahibi tarafından talep edilen farkın işçilik bedellerinin piyasa gerçeklerinin çok üstünde olduğunu,Trafik Sigortası Genel şartlan B.2.b bendi gereğince hak sahibi aracının bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebileceğini ancak araç kaza tarihi itibarı ile anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapılabileceğini, sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir, sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez mevzuatı gereği başvuru sahibine ilgili hususa ilişkin bilgilendirme yaptığını, dolayısıyla yüksek işçilik ücretlerinden kaynaklanan bakiye zarar sorumluluğunun kalmadığını, kusur oranlarının saptanması gerektiğini, davacının gerçek zararının tespiti ile faizin dava tarihinden itibaren yasal faizi olması gerektiğini, davacı tarafça yazılı başvuru yapılmadığını, araçta meydana gelen maddi hasarın tayininde sigorta şirketince ödenecek tazminat tutarının belirlenmesinde Trafik Sigortası Genel Şartlarının esas alınması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili Mahkemelerin Tavşanlı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, esasa girilmeksizin davanın reddini, davacının aracı yolun dışındaki uygun bir yere park etmesi gerekirken hasarın oluşumunda dar yola park ettiğini, davacı aracının da kusurlu olduğunu, Alman eksper raporunu kabul etmediğini, alman eksper bilirkişi ücretinin fahiş olduğunu, olayın 06/08/2019 tarihinde olduğunu, 09/09/2019 tarihi arasında geçen 1 aylık sürede davacının aracı kullanmasından yada zararın artmasına yol açan davranışlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ekspertiz raporları arasındaki farkın İTO ve KGM Fen heyetinden seçilecek kusur ve araç hasarı konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur ve hasar raporuyla bu kaza nedeniyle davacı aracında meydana gelen hasarın ve onarımın bedelinin tespiti ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 3.032,42 Euro bakiye zarar bedeli ve değer kaybı bedelinin davalı … yönünden kaza tarihi olan 06/08/2019 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 15/11/2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca işletilecek faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; poliçe limiti 36.000,00 TL olduğu halde iş bu kararda limit gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verildiğini, limit aşımı söz konusu olduğunu, dava konusu uyuşmazlık bakımından tazminat hesaplamasında Almanya piyasasının esas alınmasının kabulü mümkün olmadığını, iş bu husustaki itirazlarımızın kabul görmemesi yasa ve içtihatlara aykırı olup, kararın kaldırılması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere karara esas alınan bilirkişi raporunda başvuru sahibi tarafından sunulan eksper raporu onarım bedelinin tespiti için yeterli sayıldığını ve aynen kabul edildiğini, doğrudan rayiç bedel hesaplamasına gidildiğini, bu nedenle verilen karar haksız olmakla, kaldırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, zararın Türk Lirası olarak hesaplanması gerektiğini, aksi halde ise haksız fiilin gerçekleştiği tarihte geçerli olan kur esas alınarak Türk Lirası karşılığı üzerinden karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın talebi üzerine fiili ödeme tarihindeki kur karşılığına hükmedilmesi de yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere davanın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle 3095 sayılı Kanun uyarınca faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada kaza tespit tutanağı, sigorta şirketi ekspertiz raporu, sigorta şirketi tarafından sunulan fotoğraflar ve müvekkil tarafından kaza anında çekilmiş olan fotoğraflar bulunmasına rağmen bilirkişi tarafından bahse konu deliller nazara alınmadan yalnızca davacının Almanya’da özel bir şirketten almış olduğu evrakın değerlendirmeye esas alınması usule aykırı olduğunu, bu husustaki bütün itirazlarına rağmen Mahkemece dikkate alınmadığını ve mezkur rapor doğrultusunda karar verildiğini, çamurluk bağlantılarında parça değişimini gerektirecek hasar oluşmadığını, Mahkeme kararı bu yönüyle hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, dava konusu aracın onarımının ekonomik olmadığını, kaza ile hasar arasındaki nedensellik bağının kesildiğini, davacının haksız ve kötü niyetli hareketleriyle hasarın artmasına neden olduğunu müterafik kusuru bulunduğunu, yönündeki itirazları da Mahkemece dikkate alınmadığını, davada deliller tam olarak toplanmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’ de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamayacağı gibi bu bağlamda aracın yurt dışına götürülmesi de müterafik kusur oluşturmayacağından aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı). Kaza nedeniyle taraf sürücüleri arasında maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacı aracının park halinde olup, davalı aracın geri manevrası sırasında çarpması ile davacı aracının hasarlandığı, hükme esas bilirkişi raporu da bu tutanağı, ekspertiz raporu, yol durumuna göre davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu tespit eden raporun olay yeri, kaza tespit tutanağı, kazanın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığına göre kusur raporuna; Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunun sigortalı aracın hasarlı parçaları dikkate alınarak, kazada minibüsin ön tampon, ön soğutma ızgara ve tampon iç ve dış aksamlarında, ön çamurluk bağlantılarında hasarlar olduğu, değiştirme, onarım boya işlemi yapıldığı, ve %19 katma değer vergisi dahil 3.020,42 Euro onarım masrafı gerektirdiği, kazalı araç fotoğrafları ve Alman bilirkişi raporu dava konusu kaza ve hasarlar ile uyumlu olup bilirkişi raporunda belirlenen parça ve işçilik bedelleri kadri maruf olduğu, değişen parçaların sovtaj değeri bulunmayıp, araç rayiç değeri ile onarım ve değer kaybı zararı karşılaştırıldığında aracın onarımının ekonomik olduğu görülmekte olup onarım işleminin uygun olduğu kanaatine varılarak konusunda uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığı anlaşıldığına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından kusur raporu ve teknik raporlara ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Davacı yabancı plakalı aracını, kayıtlı olduğu Almanya’da tamir ettirmiş ve orada araç mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre belirlenen ve ödenen araç hasarının tahsil tarihindeki kur üzerinden tahsilinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Yukarıda ifade olunan yasal düzenlemeler de göz önünde bulundurulduğunda, yabancı para borcunun alacaklısı olan davacı tarafın, fiili ödeme günündeki kur üzerinden talepte bulunma hakkına sahip olduğu gözetilerek ve davacının talebiyle de bağlı kalınarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/1715 E. ve 2016/6513 K.sayılı kararı). Davacı, Almanya ülkesi plakasını taşıyan ve hasar gören aracını yurt dışında tamir ettirmiş olması nedeniyle düzenlenen ve Almanya mevzuatına göre KDV de içeren faturayı sunmuş olması nedeniyle fatura kapsamında ödenen vergi için de davanın kabulü ile yabancı para birimi tazminatına hükmedildiğinden 3095 sayılı Yasa’nın 4-a maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalılar vekilleri istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar vekilleri yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.235,76 TL harçtan peşin alınan 308,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 926,82 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş. den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.235,76 TL harçtan peşin alınan 406,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 829,12 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/10/2023