Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1244 E. 2023/1755 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1244
KARAR NO: 2023/1755
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 28/12/2020
NUMARASI: 2017/1083 Esas – 2020/947 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sürücü …’in 17/01/2017 tarihinde ve saat 20.25 sularında, 2015 model … marka … plakalı aracı ile seyir halinde iken İstanbul/Kadıköy’de bulunan … Caddesi üzerinde, bahsi geçen bağlantı yolunun sağ tarafında, No:… önünde ve park halinde bulunan müvekkilinin aracı 2015 model … marka … plakalı araca sol arka ve yan kısımlarına aracının ön kısımları ile çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu araç üzerindeki hasar kaydının 16.228,00-TL olduğunu, 2015 model … marka aracın rayiç değeri 900.000 TL olup, sıfırı 1.100,000 TL olduğunu, kaza sonucu müvekkilinin, aracını 590.000 TL’ye satmış olup aracın değer kaybının çok yüksek olduğunu belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak HMK 107. maddesine göre müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybı olarak şimdilik 30.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı …-… vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kaza tutanağı ve diğer resmi evraklardan da anlaşılacağı üzere söz konusu kazanın İstanbul Kadıköy, … caddesi üzerinde gerçekleşmiş ve kaza anında davacıya ait … plakalı aracın, bu cadde üzerinde No: …’ de park halinde olduğunu, dolayısıyla kendisinin de kusurlu olduğunu, bahsi geçen … Caddesi 1. derece ulaşım yolu kapsamında park yasağı olan bir cadde olduğunu, kaza tutanağında her ne kadar müvekkili kusurlu gösterilmişse de, davacı tarafın da park yasağı olan yere park etmek suretiyle kusurlu olduğunu, dolayısıyla tam kusurlu olmayan sürücü müvekkili … ve araç sahibi müvekkili …’tan böyle bir talepte bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, yine bir diğer hususun ise davacı tarafın aracında oluşan değer kaybı hususuna ilişkin olup, davacının aracında yapılan işlemlerin bir takım mekanik parçalara ilişkin olup, davacıya ait aracın ikinci el fiyatını düşürmeye sebebiyet verecek olan kaporta boya, değişim vs. işlemine ilişkin olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde kazaya karıştığı bildirilen … plakalı aracın trafik poliçesinin … Sigorta A.Ş.’de olduğunu, müvekkilinde sigortalılık kaydının bulunmadığı anlaşılmış olup husumetin kendilerine tevcihinin mümkün olmadığını belirterek aktif husumet yokluğundan davanın reddini, masraf ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, 20.250,00 TL değer kaybının davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, davalı …. Açısından pasif husumet yokluğundan davanın reddine, davalı …’nın taraf sıfatı olmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan yargılama ile alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün Kara Yolları Trafik Kanunu ilgi maddelerine aykırı eylemleri sebebiyle kazaya sebebiyet verdiğinden %75 oranında sorumlu tutulması gerektiğine hükmedildiğini, bilirkişice bu oranın hangi kriterlere göre belirlendiği tespit edilememiş olup gerek kaza tutanağı gerekse de dosyaya sunulan diğer evraklardan da anlaşılacağı üzere asli kusurlu olanın bizzat davalı sürücü olduğu ve kusur oranının çok daha yüksek olduğunun açıkça tespit edilebileceğini, duran araca arkadan çarpılması şeklinde vuk’u bulan trafik kazalarında çarpan sürücünün %100 kusurlu olduğu haliyle park halindeki araç sürücüsünün bu kazadan sorumlu tutulamayacağı kararlaştırıldığını, bilirkişilerce davacı müvekkile, uygunsuz yere park ettiği ve kazaya davetiye çıkardığı gerekçesiyle %25 oranında kusur atfedildiğini, hem Kara Yolları Trafik Kanununun uygulanmasında hem de doktrinde, yanlış park etmiş araca seyir halinde iken çarpılması durumunda aracın yanlış park edilmiş olmasının çarpan aracın sürücüsünün sorumluluğunun düşürmeyeceği, bu gibi durumlarda olay yerine çağrılan trafik polisinin kazaya dair tutanak tutması ve yanlış park eden araç sürücüsüne bu eyleminden ötürü para cezası uygulaması gerektiğinin kabul edildiğini, bu durum şehir içi yollarda geçerliyken, ancak muhtemel kaza durumlarında park eden araç sürücüsüne kusur atfedilebileceği hususu, şehirler arası yollarda ve otobanlarda zorunluluk halleri haricinde durma ve park etme durumlarında mümkün olabileceğini, her ne kadar müvekkilinin yanlış yere park ettiği iddia edilmişse de bu iddianın tespitini yapacak kişinin trafik polis olduğunu ve bu durumun tutanakla ispat edilmesi gerektiğinin aşikar olduğunu, kazaya dair tutulan 17.01.2017 tarihli tutanakta davacı müvekkile dair böyle bir kaydın mevcut olmadığını, davacı müvekkilinin aracını yanlış yere park ettiği ve kazaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle kendisine böylesine bir kusur oranı atfedilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü davalı …’in, yönetimindeki … plaka sayılı otomobil ile seyir halinde iken yolun sağında park halinde bulunan dava konusu araca çarpması ile dava konusu olayın meydana geldiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı sürücünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/d (Karayollarından faydalananlar, Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorundadırlar.), 52/1-b (Araçların hızlarını aracın yük, teknik özelliğine, görüş, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.) maddelerini ihlal ettiği kanaatine varılmış olup, olay mahallinin yerleşim yeri olduğu hususu ve … plaka sayılı aracın kaza sonrasındaki konumu da dikkate alındığında, dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda %75 oranında kusurlu bulunmuştur. Dava konusu … plaka sayılı aracın yolun sağında “Park Yapılmaz” levhası bulunan kısımda nizamlara aykırı şekilde park halinde olduğu ve gelen araca tehlike ortamı yaratarak olayın meydana gelmesine katkı sağladığı, olay mahallinin yerleşim yeri olduğu hususu da dikkate alındığında, nizamlara aykırı park halinde olan dava konusu araç sürücüsünün kusurlu davranışının sonuç üzerine %25 oranında etken olduğu kanaati belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağında davacı aracın hatalı park durumunda olduğu belirlenmesi bulunmadığı görülmüştür. Kaza tespit tutanağı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023