Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1226
KARAR NO: 2023/1903
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2016/256 Esas – 2020/454 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18/10/2015 tarihinde … plaka sayılı metrobüs aracına bindiğini, araç seyir halinde iken şoförün ani ve sert fren yapması nedeniyle müvekkilin sağa-sola savrulduğunu ve sonunda kendini yerde bulduğunu, sonrasında yakınları tarafından hastaneye kaldırıldığını, bu kaza nedeniyle kafasına iki dikiş atıldığını, ayrıca MR ile bel kırığı yaşandığının tespit edildiğini, bu yaşananlar sırasında 36 haftalık hamile eşinin sürekli yanında olduğunu, kurşun yelek ile MR’a girdiğini, sonrasında hamilelik kesesinde su kalmadığı belirtilerek kazadan 4 gün sonra sezaryen doğuma alındığını, müvekkilinin doğan bebeğini kucağına alamadan ameliyata girdiğini ve omurgasına 8 adet vida takıldığını belirterek davanın kabulü ile 10.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalısının kusuru oranında olduğunu, öncelikle kusur oranlarının tespiti ile iş göremezlik gibi taleplere ilişkin olarak ATK incelemesi ayrıca tazminata ilişkin SGK’ya müzekkere yazılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu trafik kazasında müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, yolun sağından metrobüs durağında bulunan arkası gözükmeyen pano arkasından aniden müvekkilin karşısına bir çocuk çıktığını, müvekkilinin aniden karşısına çıkan çocuğa çarpmamak amacıyla etkili fren tedbirine başvurarak yavaşladığını, dava konusu olay ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/137043 soruşturma numarası ile soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin 03.05.2016 tarihinde kollukta vermiş olduğu ifadesi ile olayı anlatarak kusursuz olduğunu detaylı bir şekilde anlattığını, ayrıca müvekkilinin çalıştığı işyerinden olay anına ilişkin görüntülerin CD içerisinde savcılık dosyasına sunulduğunu, söz konusu CD incelenmesinde saat 12:41 sularında müvekkilinin 13 km/saat hız ile ilerlerken aniden bir çocuğun aracın önüne çıktığı hususunun açık bir şekilde görüldüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin sadece metrobüs şoförünün kusurunun olmadığına dair karar gerekçesinde yaptığı tespit ile davayı reddetmesi, dava konusu edilen davalılar, deliller ve olayla çeliştiğini, İETT, müvekkiline karşı 8 aylık hamile olarak bindiği metrobüste sağ salim yolculuğunu tamamlama yükümlülüğünü gerekli dikkat ve özeni göstererek yerine getirmediğini, müvekkil, metrobüs duraklarında yola yaya fırlaması halinde kaza meydana gelmemesi için gerekli önlemlerin alınmadığını, durakların güvenli olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olmadığını, metrobüs kazasında sürücünün kusuru bulunmasa bile, taşımacı, yolculuğun rahat ve güvenli geçmesi gerektiğini, yolcunun sağ ve sağlıklı olarak gideceği yere ulaşması için her türlü önlemleri almamışsa, yolculuk boyunca yolcusunu koruyup kollamada gerekli özeni göstermemişse tam kusurlu olduğunu, taşımacı, kalkış noktasından varış noktasına kadar taşıt içinde veya duraklama yerlerinde yolcuların uğrayacakları her türlü zararlardan sorumlu olduğunu, (6762/TTK. m.806 ve 6102/TTK.m.914; Karayolu T.K. m.7 ve 17, Yönetmelik m.63), yolculuğun başlangıcından bitimine kadar mola ve duraklamalar dahil, otobüs içinde veya otobüs dışında doğabilecek tehlikelere karşı yolcuları koruyup kollamakla yükümlü olduğunu, yolcu taşıta binerken ve inerken, mola ve duraklama yerlerinde karşıdan karşıya geçerken bir kazaya uğrarsa, bundan taşımacı sorumlu olduğunu, böyle bir olayda, (üçüncü kişi durumundaki) yolcuya çarpan araç sürücüsünün tam kusurlu bulunması dahi, işletenin sorumluluğu yönünden “nedensellik bağını” kesmeyeceğini, çünkü burada, taşımacının “ek kusuru” söz konusu olduğunu, kent içi toplu taşıma araçlarının kalkış ve duruşlarında gerekli özenin gösterilmediğini, açılır kapanır kapı düzeninin bozuk olması, durakta, istasyonda, terminalde araca binmek üzere örneğin ayağını araca atarken aracın usulsüz kalkması ve kapının kapanması veya ayak basacak yerin kopması nedeniyle meydana gelen kazalardan taşımacı sorumlu olduğunu, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 18/10/2015 günü, saat 12:41 sıralarında, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki, maliki ve işleteni davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü olan ve diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalı, … plakalı metrobüs ile bu taşıt için tesis edilmiş yol bölümünü takiben Cevizlibağ istikametinden gelip Bayrampaşa islikametine doğru seyretmekte iken, olay mahalli olan Bayrampaşa-Maltepe durağında durakladıktan sonra harekete geçtiği sırada gidişine göre, yolun sağ yanındaki bir ilan panosu ve bir kabin arasından çıkarak, yola giriş yapan, kimliği meçhul kalmış çocuk yayayı gördüğünde ani fren uygulaması sonucunda, metrobüste ayakta yolculuk etmekte olan davacı dengesini kaybederek sırt üstü metrobüsün içine düşerek yaralanması nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. “maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğunun temelinde kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91. maddesi gereğince aynı Kanun’un 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Trafik sigortacısının sorumluluğu sigortalı araç sürücünün kusuru oranında ve sigorta limiti ile sınırlı sorumluluk olacaktır. Somut uyuşmazlıkta davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün, üstlendiği şehiriçi yolcu taşımacılığı işine tahsis edilmiş otobüsün sebep olduğu zarardan sorumluluğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine dayanan işleten sıfatına, davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu ise 2918 sayılı Kanun’un 85/1 ve 91. maddeleri gereğince ZMMS poliçesine (trafik sigortasına) dayandığından sürücünün kusuru oranında zarardan sorumlu olacaktırlar. Yine davacının yolcu olduğu araç şehir içi taşımacılığı yapması ve aracın davalı … Sigorta A.Ş.’ye Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi bulunması nedeniyle davalıların karayolu taşımacılığı kapsamında sorumluluğu da doğmayacaktır. Kaza nedeniyle Adli Tıp Kurumu, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca, İstanbul 64. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/408 Esas sayılı dosyası için düzenlenmiş 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda, olayda sanık davalı sürücü …’ın kusursuz olduğu, müşteki …’nin, tali kusurlu bulunduğu, kimliği belirsiz şahsın (çocuğun), sergilemiş olduğu davranış faktörlerinin sonuç üzerinde asli derecede müessir bulunduğu yönünde kanaat belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan İTÜ heyetince düzenlenen kusur raporunda da aynı doğrultuda görüş bildirilerek davalı sürücünün kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü dosya kapsamına ve olaya uygun olduğu anlaşıldığından hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kusur raporlarında otobüs sürücü …’ın kusursuz olduğu tespit edilerek bildirilmesi karşısında yukarıya aktarılan 2918 sayılı Kanun’un 85 vd. maddeleri gereğince sorumlulukları bulunmayan davalı sürücü, davalı İETT ve davalı zorunlu trafik sigortacısı bakımından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023