Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1218 E. 2023/317 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1218
KARAR NO: 2023/317
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2015/468 Esas – 2021/155 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın 25/06/2009 tarihinde kendi yönetimindeki … plaka sayılı araç ide Ödemiş istikametinden Kiraz istikametine doğru seyir halindeyken, karşı yönden gelen davalılardan …’un sevk ve idaresindeki … Plaka sayılı aracın şerit tecavüzünde bulunması sebebi ile meydana gelen trafik kazasında ağır yaralandığını belirterek belirsiz alacak olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının 25/06/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan kaza bildirim tarihinden itibaren faizi ile beraber sorumlu olmak kaydıyla, 50.000 TL manevi tazminatın 25/06/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazlarında bulunduklarını, davalı müvekkilinin kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının ise meydana gelen kazada yaralanmasının ağır olmadığını ve maddi ve manevi tazminat talebinin haksız ve yersiz olduğunu, kusur durumu göz önüne alınarak manevi tazminatın değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat talebinin kabulü ile geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin tenzilinden sonra toplam 121.998,79 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 68.785,39 TL sınırlı olmak üzere diğer davalının toplam tutar üzerinden devam ederek müştereken ve müteselsilen davalı sigorta şirketi yönünden ödeme tarihi olan 26/05/2010 tarihinden itibaren diğer davalı yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,7.000 TL manevi tazminatın davalılardan …’dan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kusur raporları arasındaki çelişkiyi gidermek için rapor almak üzere dosyayı ilk rapor veren kuruma sevk etmesinin yerinde olmadığını, bu yönde çelişkiyi giderme bakımından elverişsiz raporu hükme esas alan mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, kazada her iki araç sürücüsünün de viraja hızlı girdiğinden kendi şeridinden dışarı çıkmış ve sigortalı aracın seyir şeridinde çarpmış olduğunu, kaza yeri özellikleri, sürücülerin kural ihlallerinin kazaya etkisi gözetildiğinde karara esas alınan derecelendirmenin yerinde olmadığını, %48 maluliyet üzerinden bakiye maluliyete ilişkin karar altına alınan tazminat yönünden 2010 yılındaki ödeme tarihinin faiz başlangıcı olarak kabul edilmesinin yerinde olmadığını, 15.539,89 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline şeklinde sorumluluk limitimini aşan şekilde hüküm kurulduğunu, hükmün yargılama giderlerine ilişkin 6. maddesinde 6770,54 TL ve 12.sırada 3804,20 TL olmak üzere mükerrer hüküm kurulduğunu, karar altına alınan tazminat tutarına isabet eden %56,38 aşan şekilde yargılama giderlerinin tamamından müşterek ve müteselsilen tahsiline şeklinde karar verildiğini, harçlara ilişkin 5. maddesinde 5.874,57 TL harcın sigorta şirketi sorumluluk oranı ile sınırlı şeklinde muğlak ifade ile karar verildiğini, limite isabet eden harç tutarının açıkça gösterilmediğinden hükmün infazda tereddüde yol açtığını belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Müvekkilinin ikamet ettiği adresin Kiraz adresi olduğunu, trafik kazasının de burada olduğunu, davaya bakmaya yetkili Mahkeme’nin Kiraz Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olduğunu, yetki itirazlarının olduğunu, davanın 2 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, kusurun davacıda olduğunu, kaza nedeni asıl mağdurun davalı olduğunu, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın asli tam kusurlu olduğunu, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan ve kusur oranları tespit edilmeden karar verildiğini, davacının kaza nedeniyle ağır yaralanmadığını maddi gideri oluşmadığını, maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunun yasa ve usul hükümlerine aykırı olduğunu, dosya içindeki raporların da çelişkili olduğunu, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Yine aynı Yasa’nın 16.maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre haksız fiil halinde HMK’nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkeme yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda kaza yeri Kiraz olmakla beraber, davalı sigorta şirketinin adresi Üsküdar/İstanbul olduğundan, davanın açıldığı İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin dava tarihi itibariyle yetkili olduğu, davacı vekilinin dava açarken HMK’nın 16. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak maddi ve manevi tazminat davasını yetkili Mahkemede açtığı anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir (HGK’nun 30/4/2013 gün ve 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar sayılı ilamı). KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tarihi olan 25/06/2009 tarihi ile dava tarihi olan 22/10/2014 tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi’ nden alınan 30.05.2016 tarihli kusur raporunda; Sürücü …’un idaresindeki otomobille çift yönlü virajlı yoldan hızını mahal şartlarına göre ayarlamadan süratli biçimde seyrettiği, hızın etkisi ile karşı şeride geçip şerit ihlali yapması neticesinde, karşı yönden gelen aracın sola yönelip sol şeride yönelmesine neden olduğu olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine uymadığından % 75 oranında asli kusurlu olduğu, Sürücü …ın çift yönlü yolda idaresindeki otomobille seyrederken karşı yönden gelen aracın şerit ihlali yaparak yaklaştığını gördüğünden hızını azaltmayıp yolun sağındaki bankete yanaşmayıp, tehlikeli biçimde sola yönelip, karşı şeride seçtiğinden dolayı % 25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine kusur bilirkişisinden alınan 06/02/2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda …’ ın % 60 oranında asli kusurlu olduğu, …’ un % 40 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Akabinde 08/01/2020 tarihli ATK Trafik İhtisas Kurulundan aldırılan bilirkişi raporunda ise sürücü …’un %75 oranında asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın %25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Kiraz Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/37 Esas – 2013/92 karar sayılı dosyasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan bilirkişi kusur raporunda …’ın tali, davalı …’un asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu halde kusur oranları arasında çelişki oluştuğu halde süresinde itirazda bulunan davacı vekilinin itirazları değerlendirilmeden ve çelişki giderilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Manevi tazminatın belirlenmesinde kriterlerden biri de tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarıdır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; Kusur oranları konusunda bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve çelişkinin giderilmesi için rapor alınması gerektiğinden kusur durumu netleşmeden manevi tazminatın belirlenmesi eksik incelemeye dayalı olduğundan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı Sigorta Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davadan önce davalı Sigorta Şirketine yapılan başvuru üzerine tarihinde ödeme yapılmıştır. Bu durumda, davalı Sigorta Şirketi, ödeme tarihinde temerrüde düşmüş olacağından tazminat miktarlarına faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak belirlemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Kabule göre de davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulduğu miktar üzerinden yargılama, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmamış olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/02/2023