Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1187 E. 2023/1238 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1187
KARAR NO: 2023/1238
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2020/292 Esas – 2021/100 Karar
DAVA: Tazminat
(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ye ait otomobilin 15/10/2017 tarihinde saat 19.10 sıralarında, dava dışı … sevk ve idaresinde İstanbul ili Şile İlçesi, … Mah. … istikametine doğru seyrederken, yol üzerine gerekli güvenlik tedbirleri alınmadan park edilmiş olan, davalılardan …ye ait diğer davalı … tarafından kiralanmış ve … sevk ve idaresinde olan iş makinasına çarparak hasarladığını, müvekkilin giderilmeyen bakiye 8.637,77 TL’lik zararının davalılardan tahsili gerektiğini, değer kaybına ilişkin taleplerinin olduğunu, iş durması zararına ilişkin taleplerinin olduğunu, ekspertiz ücreti masrafı açısından taleplerinin olduğunu belirterek müvekkile ait araçta oluşan hasar bedelinin bakiye kısmına binaen şimdilik 8.637,77 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, müvekkiline ait araçta oluşan değer kaybı bedeline binaen şimdilik 11.250,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, iş durması zararına binaen şimdilik 2.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, müvekkile ait araçta meydana gelen değer kaybının tespiti için hazırlanan ekspertiz raporu ücreti için taraflarınca karşılanan 206,50 TL ekspertiz ücretinin yargılama öncesi zorunlu olarak tespit amaçlı yapıldığından yargılama gideri olarak karara derç edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde müvekkili şirketin tacir olduğunu, dava konusu iş makinasının mülkiyetinin müvekkili şirkette olmasının sebebinin de diğer davalı … ile imzalanan 02/08/2017 tarih … sözleşme numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi olduğunu, finansal kiralamanın ticari iş olmasından dolayı müvekkili şirkete sorumluluk atfedilmesinin sebebinin de ticari bir işten kaynaklandığını, huzurdaki davada görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … davaya cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının; … yönünden işleten sıfatı bulunmadığından husumetten reddine, … yönünden sübut bulmadığından reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan … yönünden davanın kusur ispatlanamadığından reddinin hatalı olduğunu, olay yerini gören ve hemen olay sonrası tespit yapmış olan kollukça tutulmuş olan raporda da davalı sürücü …’nin asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, daha önce dava konusu olaya ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulmuş olup bu dosyada alınan 07.05.2018 tarihli raporunda, KTK 84/k Md ile birlikte değerlendirildiğinde … plakalı iş makinasının %75 kusurlu olacağının değerlendirilmiş olduğunu, ilgili sigorta tahkim komisyonu kararının dosyada mevcut olduğunu, kaza tespit tutanağının olayın sıcağı ile ve olay yeri canlı olarak gözlemlenerek, bu konuda tecrübeli kolluk kuvvetlerince düzenlendiği düşünüldüğünde kusur değerlendirmesi yapılırken kaza tespit tutanağına itibar edilmesi gerektiğini, davalı …yönünden davanın reddine karar verilmesi ve bu davalı yönünden ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, diğer yandan yerel mahkeme kararında her iki davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davaya konu trafik kazasına ilişkin tutulan kaza tespit tutanağında davacıya ait … plakalı araç dışı sürücüsünün KTK 52-1-b ve 73. Maddeleri, iş makinasının KTK 47/1-d maddesini ihlal ettiği belirtilmiş, İlk derece mahkemesi tarafından yargılama sırasında kusura ilişkin aldırılan 18/09/2020 tarihli raporunda özetle ; davacıya ait … plakalı araç dışı sürücüsünün trafik kazasının meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiş, itiraz üzerine ATK Trafik İhtisas Kurulundan alınan raporunda özetle; davacıya ait … plakalı araç dışı sürücüsünün trafik kazasının meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece ATK Trafik Kurulundan alınan rapor ile çelişkinin giderildiği ve bu rapordaki değerlendirmenin olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan 02/08/2017 tarihli düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesine göre … iş makinasının diğer davalı …’ye 50 ay süre ile kiralandığı ve teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kayıt maliki olan davalı şirket, aracı noter sözleşmesiyle uzun süreli kiraya verdikten sonra sözleşme süresi içerisinde tazminata konu trafik kazası gerçekleştiğine göre uzun süreli olarak aracı kiralayan (kiracı), bu aracın işleteni olup davalı işleten olmayacağından İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 07/07/2014 tarih, 2013/10570 E. ve 2014/10824 K. sayılı kararında açıklandığı üzere davalı … hakkında işleten olduğu inancıyla dava açıldığından 3.kişilerin davalı … ile …arasında imzalanan sözleşmeden haberdar olmaları bu durumda beklenemeyeceğinden hakkında dava açılmasına sebebiyet veren davalı …lehine hiç vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu gibi vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının Davasının; A. … yönünden işleten sıfatı bulunmadığından husumetten REDDİNE, B. … yönünden sübut bulmadığından reddine,2-Alınması gereken 59,30-TL ret harcından peşin alınan 373,79-TL harcın mahsubu ile artan 314,49-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra ve talep halinde iadesine,5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,6-Hazineden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 57,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/06/2023