Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1162 E. 2023/1777 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1162
KARAR NO: 2023/1777
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2018/1083 Esas – 2020/669 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigortalı davacı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla Aydın İli- Kuşadası İlçesi Süleyman Demirel Kavşağında otogardan salı pazarına çıkmak için kavşakta kırmızı ışıkta beklediği esnada yeşil yanmasıyla beraber hareket ettiği anda, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kendisine kırmızı yanmasına rağmen hızlı biçimde müvekkili sigortalı davacının aracının ön kısmına çarpması neticesinde iki taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre, davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunun belirlendiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkili sigortalı davacı …’un sevk ve idaresinde olup, aynı sürücü adına kayıtlı olan … plakalı araçta toplam 30.000,00TL tutarında maddi hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, ortaya çıkan hasar tutarının müvekkili sigortalı davacı tarafından … San. Ve Tic. A.Ş.’ne hazırlatılan ekspertiz incelemesi sonucunda düzenlenen raporla da sabit olduğunu, müvekkilinin kasko sigortası ile teminat altına aldığı … plakalı araçta meydana gelen maddi hasara karşılık olmak üzere … A.Ş’ye 30.000,00TL tutarında hasar tazminatı ödediğini, müvekkili davacı sigorta şirketinin, sigortalısının uğradığı maddi zarara karşılık olmak üzere 30.000,00TL hasar tazminatı ödeyerek hukuki sorumluluğunu yerine getirdiğini, bu nedenle TTK’nın 1472. maddesi uyarınca halefiyet hakkını elde eden müvekkili sigorta şirketinin, sigortalısının uğradığı kaza nedeniyle yaptığı harcamaları davalıdan rücuen talep etme hakkının doğduğunu, … plakalı aracın kaza tarihinde diğer davalı … adına kayıtlı olup, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını, kaza neticesinde ortaya çıkan zararlardan davalıların KTK 88, 85. maddeleri uyarınca, müteselsilen ve müştereken sorumlulukları bulunduğundan, kazanın ardından müvekkilinin uğradığı maddi zararının giderilmesi amacıyla davalılara gerçekleştirilen başvuruya istinaden, davalılardan … Sigorta Şirketi tarafından davacı sigorta şirketinin uğradığı maddi zararlarına karşılık olmak üzere 07/08/2018 tarihinde 12.711,86 TL tutarında kısmi bir ödeme yapıldığını, diğer davacı …’ın maddi zararlarının ise karşılanmadığını ancak müvekkili sigorta şirketinin gerçek zararı 30.000,00 TL olduğundan ve yapılan kısmi ödeme davacının gerçek zararını karşılamaktan son derece uzak kaldığından, müvekkilinin uğradığı gerçek zararın bakiye kısmına denk gelen 17.288,14 TL’nin de davalılarca tazmininin gerektiğini belirterek, 17.288,14TL tutarındaki maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş.’ den müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …’ın karşılanmayan 515,00TL +300,00Euro tutarındaki zararına karşılık gelen maddi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi kapsamında … plaka sayılı aracın başlangıç ve bitiş tarihi 24/06/2017 – 24/06/2018 dönemi olmak üzere ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, yapılan başvuru üzerine sigorta şirketinin yürürlükteki mevzuata ve sigortacılık icaplarına uygun bir şekilde hareket ederek inceleme sonucu 12.711,86 TL tazminat tutarı belirlediğini ve 12.711,86 TL tutarındaki bedelin 07/08/2018 tarihinde müvekkili tarafından davacı tarafa ödendiğini ve müvekkili şirketin, yapılan ödeme ile sigorta poliçesi hükümlerini tamamen yerine getirdiğini, somut olayda kusur oranının %50-50 oranında olduğunun alınan ekspertiz raporuyla tespit edilmiş olması sebebiyle, davacı tarafa kusura denk gelen tazminat ödemesinin gerçekleştirildiğini, müvekkilinin ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacağını, işletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını, tazminatı tahsil eden KDV mükellefi olsa ve bu tazminat, mükellefiyeti ile ilgili bir konudan kaynaklansa bile, KDV hesaplanmasının gerekmeyeceğini, kabul etmemekle birlikte, bir an için aksi kanaat halinde, faiz başlangıcının ancak dava açma tarihi olarak kabul edilebileceğini ve uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davacı …nin davasının kısmen kabulü ile 16.038,14TL’nin davalılar … ve … yönünden 22/08/2017 tarihinden, diğer davalı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ ) yönünden kısmi ödeme tarihi olan 07/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, diğer davacı …’un davasının kısmen kabulü ile; 1.250,00 TL’nin davalılar … ve … yönünden 22/08/2017 tarihinden, diğer davalı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ ) yönünden kısmi ödeme tarihi olan 07/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar … Sigorta A.Ş. vekili ile … vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketinin yürürlükteki mevzuata ve sigortacılık icaplarına uygun bir şekilde hareket ettiğini, meydana gelen kazaya ilişkin olarak aracın hasar bedelinin tespiti için Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve eklerinde yer alan kural ve ilkelere istinaden, özel ve teknik inceleme sağlandığını, toplam 12.711,86 TL hasar miktarı tespit edildiğini ve 07/08/2018 tarihinde müvekkili … Sigorta A.Ş. tarafından davacı tarafa ödendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, özel ve teknik inceleme neticesinde “Bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü %50 kusurlu; … plakalı araç sürücüsü %50 kusurludur (Tramer No: …). ” şeklinde kusur tespiti yapıldığını, müvekkili sigorta şirketinin 07/08/2018 tarihinde kendi sorumluluğuna(%50) düşen miktarı davacı tarafa ödediğini, Türkiye’de belirlenen gerçek hasar bedelinin kabul edilmesi gerektiğini, dava dosyasında MÖHUK ‘un 24,34. maddeleri gereğince Türk Hukukunun uygulanması gerektiğini, aracın değiştirilmesi için gerekli tüm parçaların orjinalinin ülkemizde mevcut olduğu gibi üretici ve satıcı firmanın yetkili servislerinin bulunduğunun da açık ve net olduğunu, aracın yurt dışında onarılmasının tercih edilmesinin haklı bir sebebi bulunmadığını, bu bağlamda zararın Türkiye’de yapılacak onarım giderinden ibaret olduğu gibi haklı bir neden olmaksızın sırf tercih hakkına dayanarak bu zararın artmasına yol açacak şekilde aracını yurt dışında tamir ettirmesi nedeniyle oluşan fazla zararın müvekkili sigorta şirketine yükletilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olmadığını, hasar bedeli açısından, söz konusu ekonomik dalgalanmalar neticesinde ortaya çıkan fahiş farkın hakkın kötüye kullanımı anlamına geldiğini, bu anlamda yurtiçinde, Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının sevk ve idaresinde gerçekleşen bir trafik kazası sonucu yurtdışında hasar giderimi işleminin, zararı arttırıcı bir gider haline geldiğini, somut olayda, yurt dışında yetkili servisler tarafından hasar gören aracın parçalarının onarımı yerine daha çok orjinali ile değişimi yapıldığından maliyetin yükseldiği, ülkemizde ise işçilik ücretleri düşük olduğundan, parçaların çoğu kez onarımının yapıldığı, ülkemizdeki onarım maliyetinin bu yüzden düşük olması sebebiyle de Türkiye’de belirlenenin gerçek hasar bedeli olması gerektiğini, zararın kural olarak zarar verici olayın gerçekleştiği yerdeki değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, şirket eksperi tarafından toplam zararın meydana geldiği yer fiyatları ve koşulları göz önüne alınmak suretiyle tamamen Türk Hukuk Kurallarına uygun olarak 4.396,00 TL olarak belirlendiğini ve bu miktarın davacıya ödendiğini, davacının ihtirazi kayıt düşmeden ödemeyi kabul ettiğini ve bu şekilde borcun sona erdiğini, ifa edilmiş borç sebebi ile bu davanın dinlenme olanağı bulunmadığını, somut olayın çözümü için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdii gerekir iken dosyada karar verildiğini, zaman aşımı nedeniyle başvurunun reddini talep ettiklerini belirterek, istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ZMMS yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar işletenin sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğu ortaya çıkmayacaksa kazada %100 kusurlu olan …’ın kazaya tamamen kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, her ne kadar davalının güvenerek emanet ettiği araba ile kazaya kendi kusuruyla sebebiyet veren sürücü ile araç işleten sıfatına sahip olan davalının kanuni olarak müteselsil sorumlu oldukları kabul edilse bile hukukun genel ilkeleri, Anayasa’nın ruhu ve hakkaniyet birlikte değerlendirildiğinde …’a başvurulmadan davalıya başvurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kazanın oluşunda asli kusurlu olan araç sürücüsü ile müvekkiline müteselsil kusur verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaza nedeniyle oluşan maddi hasarın tamamının sigorta şirketinin poliçesi kapsamında ödenmesi gerektiğini belirterek, istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı … aleyhine istinaf talebi bakımından: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olacaktır. Bu halde, davacı …’un davası 1.250,00 TL üzerinden kabul edilmiş olup bu miktar karar tarihine göre uygulanması gereken 2020 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalıların İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalıların, davacı … aleyhine istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Davacı … aleyhine istinaf talebi bakımından: Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski ünvanı … Sigorta A.Ş.) vekili istinaf dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürmediğine ve davacı tarafından açık muvafakati bulunmadığına göre istinaf aşamasında ileri sürülen zamanaşımı def’inin nazara alınması olanaklı değildir. Davalı …, … plaka sayılı aracın maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Zarar gören davacı, KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler ile TBK’nın 61., 162 ve 163. maddeleri gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın ZMMS sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, mahkemece davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Dava konusu olaya ilişkin düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında; 14/07/2017 günü saat 06.50 sıralarında Aydın, Kuşadası ilçesi Süleyman Demirel bulvarı Garaj kavşağında sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı yolcu minibüsü ile kavşağa geldiğinde yeşil ışıkta seyrederken seyrine göre kavşakta 3 aracın beklediğini, diğer 2 araç beklerken en soldaki … plakalı aracın çıkış yaptığını ve aracına çarptığını belirttiği, sürücü …’un ise otogardan salı pazarına çıkmak için kavşakta kırmızı ışık yanınca beklediğini, yeşil yanınca harekete geçtiğini ancak bu sırada … plakalı aracın durmayıp seyrini sürdürerek önüne geçtiğini ve aracının ön kısımlarıyla bu araca çarptığını, aracının 180 derece döndüğünü belirttiği görülmüştür. Mahkemece alınan kusur raporunda; Davalı sürücü …’ın olay anında kavşağa yaklaşırken yeşil yandığı, diğer kavşak kolundaki araçlara kırmızı yandığı, 3 aracın beklediği, kendisi geçiş yaparken en soldaki yabancı plakalı aracın seyre başladığı ve çarpıştıklarını söylediği, buna göre davalı sürücünün kavşağa yaklaşırken kendisine yeşil ışık yanmasına rağmen kavşağa girmeden önce kırmızı yandığı, bu sırada kırmızı ışık yanan diğer kavşak kolunda yeşil ışığın yanması üzerine davacının seyre başladığı, dolayısıyla davalının kırmızı ışıkta geçtiğinin anlaşıldığı, olayda davalı sürücü …’ın, meskun mahalde dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanarak, yönetimindeki aracıyla kavşağa yaklaşırken hızını azaltması, kendisine hitap eden kırmızı ışıkta mutlaka durması gerekirken seyrini sürdürerek kırmızı ışık ihlali yaptığı, kavşakta yeşil ışıkta geçiş yapan davacı tarafın aracının şeridini kapatarak çarpışmaya neden olduğundan davalı sürücü …’ın olayda % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davacı sürücü …’un ise kırmızı ışıkta bekledikten sonra kendisine yeşil ışık yanması üzerine seyre başladığı sırada kırmızı ışıkta durmayıp seyrini sürdüren davalı aracına çarpmak zorunda kaldığından ve kazayı önlemek için alabileceği bir tedbir olmadığından olayda kusursuz olduğu belirtilmiştir.Somut uyuşmazlıkta Mahkemece kusur ve tazminatın belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında düzenlenen kaza tespit tutanağı çerçevesinde değerlendirme yapılarak davalı araç sürücünün ise % 100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda taraflarca düzenlenen aksi ispat edilemeyen kaza tespit tutanağı esas alınarak düzenlenen kusur raporunun olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’ de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamayacaktır. Kaldı ki davacı şirkete kasko sigortalı aracın Türkiye’de tamir ettirildiği ve fatura düzenlendiği, hasar bedelinin poliçe kapsamında ödendiği anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.6.2013 tarih, 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı). Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; Davacı sigorta şirketine sigortalı araçta trafik kazası neticesinde meydana gelen hasar bedelinin sigortalısına ödemesi nedeniyle kusuru ile hasara yol açan davalı işleten ve trafik sigortacısına rücu hakkı bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafın %100 kusur oranına göre hasarın tamamından sorumlu olması nedeniyle sigortalı araç için ödenen hasar bedelinden davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında ödenen hasar bedeli de düşülerek (33.000,00 TL poliçe limitinden yapılan ödeme sonrasında kalan limit de gözetilerek) kalan hasar miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalılar … Sigorta A.Ş. vekili ile … vekilinin davacı … aleyhine istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalılar … Sigorta A.Ş. vekili ile … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararında davacı … hakkında verilen karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,-Davalılar … Sigorta A.Ş. vekili ile … vekilinin davacı … aleyhine istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre davalı … Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 1.095,56 TL harçtan peşin alınan 590,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 505,08 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Yasası’na göre davalı …’den alınması gereken 1.095,56 TL harcın davalı …den tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.16/10/2023