Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1160 E. 2023/522 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1160
KARAR NO: 2023/522
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/10/2020
NUMARASI: 2015/1163 Esas – 2020/522 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.11.2008 tarihinde, müvekkilerinin oğlu olan … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı olarak gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, vefat eden eşinin acısını çeken müvekkilinin ayrıca istikbale dönük maddi destekten de yoksun kaldıklarını, ayrıca mezar yeri, mezar kazılması,taziyeye gelenlere yapılan ikramlar,kefenlenme işleri için harcamalar yapıldığını, yapılan bu harcamalara ait belge temin edilemese de Yargıtay kararları doğrultusunda hayatın olağan akışına uygun ve ölenin mensubu olduğu islam dininin gerekleri dikkate alınarak yapılan harcamaların bilirkişi tarafından tespitinin gerektiğini, kazaya sebebiyet veren tam kusurlu müteveffanın kullandığı … plakalı aracın aracın ZMSS poliçe şirketi davalı sigorta şirketi olup, … no.lu poliçenin güvence altına aldığı riskin gerçekleştiğini, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; davacıların da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğunu yapılan ödemelerin gerçek zararın çok altında olması sebebiyle müvekkillerinin mağdur edildiğini belirterek fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, her bir müvekkili için 100,00 TL toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve yine her bir müvekkili için 100,00 TL toplamda 200,00 TL defin giderlerinin davalı sigorta şirketine başvuru (ihbar) tarihini müteakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, yetki ve zaman aşımı itirazında bulunduklarını, yetkili yer mahkemesinin Çağlayan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, …’un kendi kusuru ile vefat ettiğini, bu nedenle tazminat hakkının bulunmadığını, davanın … yönünden reddine karar verilmesini, davanın Ticaret Mahkemelerinin görevleri içinde yer almadığı için davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, trafik kayıtlarının celbedilerek, kazaya karışan aracın policede yazılı araç olmaması halinde davanın reddedilmesini, davacıların müvekkili şirkete müracaatlarının bulunmaması nedeni ile dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, cenaze ve defin giderleri talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı … yönünden açılan davanın reddine, davacı … mirasçıları tarafından takip edilen davanın kabulü ile; 20.475,89 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100 TL defin masrafının olmak üzere toplam 20.575,89 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak Salihli Sulh Hukuk Mah nin 2017/1367 E 2017/1348 K sayılı kararında tespit edilen miras payları oranında … mirasçılarına verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; murisin aracı kullanırken tek taraflı ve kendisinin tam kusuru ile meydana gelen kazada ölmesi sebebiyle açılacak davalarda zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.12.2020 tarih, 2020/17-224 Esas, 2020/982 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; trafik kazasının 09.11.2008 tarihinde meydana geldiğini, zamanaşımı süresinin 09.11.2016 tarihinde dolduğunu, ıslahın 8 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapıldığını, davanın ıslah edilen miktar yönünden reddi gerekir iken kabulü yönünde hüküm tesisinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.11.2008 günü saat 16:45 sıralarında Manisa ili, Salihli İlçesi, … Caddesinde davacı desteği … yönetimindeki … plakalı motosikletiyle Kipa istikametinden Tekel istikametine seyir halindeyken … Depoları önlerine geldiğinde aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çıkması ve sonra asfalta düşerek motosikletin sürüklenmesi neticesinde motosiklet sürücüsü …’un ölümü ve yolcusu …’un yaralanmasıyla neticelenen tek taraflı, ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı bir trafik kazası meydana gelmesi nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 09/11/2008 tarihi ile dava tarihi olan 26/02/2015 ve ıslah tarihi 01/10/2020 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava ve ıslah zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf itirazında Yargıtay HGK’nun 2020/17-224 Esas, 2020/982 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; “… Buna göre davacının desteğinin tam kusuru ile neden olduğu ve kendisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nın 66/1-e. maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davanın olay tarihi üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra açılmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleştiği hususu sabittir. Mahkemece verilen ret kararının gerekçesi yerinde değil ise de, sonuç itibari ile verilen karar doğrudur.” şeklinde olup somut olayda kaza tarihi 09.11.2008 olup dava tarihi 26/02/2015 olduğuna göre davalı vekili itirazında belirttiği 8 yıllık dava zamanaşımı süresi dolmamıştır. Davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı itirazı bulunmadığından istinaf dilekçesindeki zamanaşımı itirazı da dikkate alınamayacaktır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.405,53 TL harçtan peşin alınan 352,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.053,53 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/03/2023