Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1157 E. 2023/1352 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1157
KARAR NO: 2023/1352
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2018/1177 Esas – 2020/468 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kayıt maliki bulunduğu … Sigorta A.Ş.’ ne kaza tarihini kapsayan poliçe ile sigortalı bulunan … plakalı 2016 model … marka aracın 05.08.2018 günü maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, olayın sabaha karşı Bursa ili, Karacabey ilçesi, eski devlet hastanesi yakınında meydana geldiğini, Bursa yönünden gelip Bandırma istikameti yönüne seyreden müvekkilinin aracını kullanan davalılardan sürücü …’nun eski devlet hastanesine yaklaştığında telefonu ile konuşmak istediği sırada direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olması ve elektrik direğine çarpması şeklinde tek taraflı olarak meydana geldiğini, müvekkilinin aracının kullanılamaz hale gelerek pert total olduğunu, sürücü …’nun kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, davalı …’nun diğer davalı … A.Ş. (Hotel …) otelinin çalışanı olduğunu, davalı otelin de sorumluluğunun bulunduğunu, davalı …’nun 0.08 promil alkollü olduğunu belirterek 66.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren reeskont oranında ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … San. ve Tic. A.Ş vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmadığını, husumet itirazlarının bulunduğunu, kaza ile müvekkili davalı şirketin hiç bir ilgisinin olmadığını, diğer davalı …’nun davalı şirketin çalışanı olmasına karşın kazanın mesai dışı bir saatte gerçekleştiğini, işçinin serbest saatlerinde kurduğu ilişkiler ya da eylemlerinden davalı şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalı … San. ve Tic. A.Ş aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, 35.050,00 TL tazminatın 05/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı … Gıda İnş. San. ve Tic. A.Ş. çalışanı olan ve otelinde müdürlük yapan diğer davalı …’nun vermiş olduğu zararlardan sorumlu olduğunu, 05.08.2018 tarihli kaza tutanağında da belirtildiği üzere, söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalılardan sürücü …’nun KTK’nın 73. m. yazılı kuralı ihlal etmiş olması neticesinde kazanın meydana geldiğini, davalı otelin sahibi şirketin, adam çalıştıran olarak, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni özeni göstermediğini, bu nedenle de davacı müvekkilinin aracının zarar görmesini engellemediğini, zararın doğmaması için gerekli özeni göstermediğini, davalı otelin çalışanı olan müdürü davalı …’nun, otelin resepsiyonundan, aracın anahtarını resepsiyonda bırakan kişi olan tanık …’nin rızasını almadan aracın anahtarını resepsiyondan almış ve kaza yaparak aracın zarar görmesine neden olduğunu, her iki davalının da davacı müvekkilinin zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin aracının pert total duruma geldiğini, kullanılamaz halde olduğunu, aracının piyasa değerininin ve pert total değerinin eksik belirlendiğini, doğru tespit edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Otelde resepsiyon görevlisi olarak çalıştığını, …’ten Bursa’ya gitmek için aracı aldığını ve … yolunda elektrik direğine vurarak kaza yaptığını, arabanın davacı şirkete ait olduğunu bilmediğini, arabayı arkadaşının kendi rızasıyla verdiğini, kendisine herhangi bir tebligat ulaşmadığından duruşmalara katılamadığını, şuanda çalışmadığını, kararda belirtilen miktarları ödemesinin mümkün olmadığını, tanığın ifadelerini de kabul etmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut olayda 05/08/2018 tarihinde davacıya ait davalı … Sigorta A.Ş.’ye kasko sigortalı… plakalı araç, davalı sürücü … yönetimindeyken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile meydana gelen kazada hasara uğramıştır. 6098 sayılı TBK’nun 66. maddesinde adam çalıştıranın sorumluluğu;” Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlenmiştir. Adam çalıştıranların sorumluluğu hakkında gerek doktrinde gerek içtihatlardaki (27.03.1957 gün ve 1/3; 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları) baskın görüş bunların kusursuz bir sorumluluğa tabi tutulmaları doğrultusundadır. İş gördürenin sorumluluğunun kaynağı, göstermekle yükümlü olduğu özenle iş görme (ihtimam) ödevinin ihlalidir. Sorumluluğun kökü, bizzat sorumlu şahsın ya da şahısların durumundadır. İstihdam eden, müstahdem veya işçilerini seçerken, onları çalıştırırken, başkalarına zarar vermemelerini sağlamakla ve buna dikkat ve özen göstermekle yükümlüdür. Esasen istihdam edenin sorumluluğunun dayanağı, onun müstahdeme nezaret ve özen hususundaki objektif vazifesinin ihlali teşkil eder. Yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararından da anlaşılacağı gibi adam kullananın sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin kusuru şart olmadığı gibi, kullandığı adamın dahi kusuru kanuni şartlardan değildir. Bu noktada, Türk Borçlar Kanununun 66. maddesinde düzenlenen “adam çalıştıranın sorumluluğu” için somut olayda “adam çalıştırma ilişkisi” ile “çalıştırılanın hizmetini yerine getirirken hukuka aykırı bir eylemle zarar vermesi” unsurlarının gerçekleşmesi zorunludur. Adam çalıştırma ilişkisi için çalıştırılanın, çalıştıranın buyruğu altında olması, onun gözetiminde işi yapması ve onun talimatıyla bağlı bulunması gerekir. Bunun yanında meydana gelen zararın müstahdemin istihdam edenin maksatları için bir hizmetin görüldüğü sırada doğmuş olması zorunludur. Başka bir deyişle, müstahdeme gördürülen hizmetle zarar arasında “gaye ve görev bakımından” çok sıkı bir münasebet olmalıdır. Bu bakımdan hizmetin ifası ile zararın ikaı arasındaki zaman ve yer bağlılığı ve zararın istihdam edenin hizmetin görülmesi için verdiği vasıta ile meydana getirilmesi hizmetin icrası esnasında zararın meydana geldiğini bir karine, emare olarak kabul edilebilirse de, daima bu unsurlara isnat etmek doğru sonuç vermez. Bu nedenle, bu dış görünüş unsurlarından ziyade, zarar verici fiilin, istihdam edenin müstahdeme kendi gayesi için tevdi ettiği hizmetlerin ifası alanında işlenmiş olması nazara alınır. Dosya kapsamındaki bilgi, belgeler ve dinlenen tanık anlatımlarından davacı şirket çalışanı olan dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki davacıya ait … plakalı araçla arkadaşı … ile birlikte arkadaşı olan davalı …’nın çalıştığı davalı …San. ve Tic. A.Ş ait otele geldikleri, davalı … ile birlikte yemek yedikleri ve alkol aldıkları, akabinde davalı …’nın aracı aldığı, aracın …’nın sevk ve idaresindeyken de davaya konu trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından aracın anahtarının otel resepsiyonuna veya otopark görevlisine teslim edildiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, kazanın otel çalışanı olan sürücü …’nın çalışma saatleri içerisinde meydana gelmediği, dava dışı …’ın arkadaşlık ilişkisi nedeniyle aracı davalı …’ya kullanması için verdiği, bu bağlamda kazanın davalı …’nın otel işletmesinin talimatı doğrultusunda çalışanı olarak işi gereği teslim aldığı ve hizmetin ifası sırasında gerçekleştiği ispatlamadığından davalı … İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin “adam çalıştıranın sorumluluğu” hükümleri gereğince kusur ve sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunun ekspertiz raporu ve fotoğraflar incelenerek aracın yaşı, hasarlı parçaları, kazanın oluş şekli, illiyet bağı dikkate, piyasa verileri nazara alınarak uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığının anlaşılmasına göre aracın değerine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve aynı Kanun’un 21. maddesi uyarınca tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce, bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Somut olayda dava dilekçesi ve tensip zaptı davalı …’nun dava dilekçesinde bildirilen adresine (mernis adresi) gönderilmiş, tanınmadığı belirtilerek tebligat iade edilmiştir. Bu sefer davalının adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebliğ zarfı üzerine mernis adresi olduğu ve Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligatın yapıldığı belirtilerek, dava dilekçesi, tensip tutanağı ve duruşma tutanağı tebliğ edilmiş olduğundan yapılan tebliğ işleminin yukarıya aktarılan Tebligat Kanunun hükümlerine göre usule uygun olduğu anlaşıldığından istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili, davalı … vekili yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.394,27 TL harçtan peşin alınan 598,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.795,7‬0 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/07/2023