Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1139 E. 2023/1504 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1139
KARAR NO: 2023/1504
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/1529 Esas – 2021/173 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.01.2016 günü davacı yönetimindeki … plakalı aracıyla seyrederken … sokak ile … sokak kavşağında yabancı uyruklu sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla çok hızlı olması nedeniyle çarpıştığını, çarpmanın etkisiyle davacının park halindeki … plakalı dorseye çarptığını, kazada davalının asli ve tamamen kusurlu olduğunu, davacının kusursuz olduğunu, … plakalı aracın davalı şirkete ZMSS olduğunu, davacının zararlarının karşılanması gerektiğini, davalı şirketçe temin edilen sigortanın limitinin 310.000,00 TL olduğunu, davacının ağır yaralandığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, davalı şirkete 11.07.2016 tarihinde başvurulduğunu ancak cevap verilmediğini belirterek 500,00 TL geçici iş göremezlik ile şimdilik 1.000 TL daimi sakatlık tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının başvurusu üzerine maluliyet raporunun istendiğini, ancak davacının bu belgeyi ibraz etmek yerine dava açtığını, gerekli belgelerle başvurmaması nedeniyle başvurunun değerlendirilemediğini, geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin teminat dışında olduğunu, hesaplamada TRH 2010 tablosunun kullanılması ve teknik faizin % 1,8 alınması gerektiğini, hesaplamada vergilendirilmiş belgelerin kullanılması, belge yoksa asgari ücretin dikkate alınması gerektiğini, davalı şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, davacıların tahsil ettiği tazminatların düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davanın kabulü ile, 32.359,15-TL Sürekli iş göremezlik tazminatının 22/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme dosyasına kazandırılan 29.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı … %75 oranında asli ve tam kusurlu bulunduğunu, davalı sürücü …, kavşağa yaklaşırken yavaşlaması, her an durabileceği bir hızda seyretmesi, kavşağa girişte mutlaka durması, kavşak yollarındaki araç trafiğini kontrol etmesi, kavşakta seyrine göre bölünmüş yolda gelen müvekkilinin yönetimindeki aracı beklemesi ve bu aracın geçişinden sonra kavşağa girmesi gerekirken bu kurallara riayet etmemesi neticesinde bu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, 29.06.2019 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde de görüleceği üzere davalı araç sürücüsünün kavşağa girişte mutlaka durması, kavşak yollarındaki araç trafiğini kontrol etmesi, kavşakta seyrine göre bölünmüş yolda gelen müvekkilinin yönetimindeki aracı beklemesi gereken bu kurallara riayet etmediği ve iş bu trafik kazasına asli kusuruyla sebebiyet verdiğinin açıkça ortada olduğunu, mahkeme tarafından hükme esas alınan 22.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsünün bu kurallara riayet etmemesinin hiçbir şekilde inceleme konusu yapılmaması hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, bu sebeple 22.04.2020 tarihli bilirkişi raporunu esas alan mahkeme ilamının kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken TRH-2010 tablosundaki bakiye ömür sürelerinin esas alınması gerekirken PMF-1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi ve poliçe tanzim tarihi gözetildiğinde, hükme esas alınan maluliyet raporu hatalı olarak kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Yönetmelik hükmüne göre düzenlendiğini, mahkeme esasında dikkate alınan hesaplama bilirkişi raporunda yeni trafik sigortası genel şartlarını işbu genel şartlar yürürlüğe girmeden önceki Yargıtay kararlarını nazara alarak sürekli maluliyet tazminatı hesaplaması yapıldığını, bilirkişi raporunda Genel Şartlara TRH-2010 tablosu ve teknik faiz 1,8 olarak uygulanması gerektiğini, bu sebeple eksik ve hatalı düzenlenen hesaplama bilirkişi raporunun kabulü mümkün olmadığını, hesaplama bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından Anayasa Mahkemesinin 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda raporda hesaplamanın PMF 1931 yaşam tablosuna göre yapılmış olmasının kabulünün mümkün olmadığını, hesap bilirkişi raporunda kullanılan PMF-1931 yaşam tablosu ve progresif rant hesaplamasının doğru olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 18.01.2016 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin ön kısımlarının çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni kalıcı ve geçici iş göremezlik maddi tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan 07.06.2016 tarihli kusur bilirkişi raporunda; sürücü … ’in tali kusurlu olduğu, davacı sürücü …. asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.Kusur oranlarının belirlenmesi için trafik bilirkişisinden alınan 29.06.2019 tarihli kusur raporunda “… plakalı aracın sürücüsü …’in %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücü … olayda % 25 oranında tali kusurlu” olduğu; itiraz üzerine Karayolları Fen Heyetinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan 05.12.2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda; sürücü …’in %30 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü … %70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda “Sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile kavşak mahalline yaklaşırken kontrollü ve tedbir alabilecek vaziyette seyrini sürdürmesi, kontrolsüz dört yönlü kavşakta yeterli kontrolü sağlaması, sol tarafındaki yoldan gelen kamyonetin seyir durumunu dikkate alıp zamanında etkili tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmediği anlaşılmakla meydana gelen kazanın oluşumunda tali kusurlu; Davacı sürücü … sevk ve idaresindeki kamyonet ile kavşak mahalline yaklaşırken kontrollü ve tedbir alabilecek vaziyette seyrini sürdürmesi, kontrolsüz dört yönlü kavşağa geldiğinde yeterli kontrolü sağlaması, sağ tarafındaki yoldan gelen otomobile ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, yeterli kontrolü sağlamadan girdiği kavşakta otomobilin seyir yolunu kapatarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği anlaşılmakla olayda asli kusurlu olduğu sonuç olarak da sürücü …’in %30 oranında kusurlu olduğu,davacı sürücü …’ın %70 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, mahkememizce ATK’dan alınan kusur raporu hükme esas alınmıştır. Bu durumda aksi sabit oluncaya kadar geçerli kaza tespit tutanağı ile İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı olmadığından, bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Ancak yukarıya aktarılan Yargıtay içtihatları gereğince bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu yerine PMF Yaşam Tablosu esas alınması doğru olmamıştır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları).Davacının maluliyet oranının belirlenmesi için alınan ATK 3. İhtisas Kurulunun 11.06.2018 tarihli maluliyet raporunda “davacı İsmail Sercan’ın 18.01.2016 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı gelişen arazları sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre maluliyet derecesinin % 16 oranında olduğu geçici işgöremezlik süresinin 9 ay olduğu bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan ATK 2. İhtisas Kurulunun düzenlemiş olduğu 27/05/2019 tarihli maluliyet raporunda ise “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmiş ve davacının “vücut engellilik oranının %8 olduğu, iyileşme süresinin 18.01.2016 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği” bildirilmiştir. Hükme esas alınan aktüerya raporunda seçenekli olarak %16 ve %8 maluliyet oranlarına göre tazminat hesaplaması yapılmıştır. İlk Derece Mahkemesince %16 oranındaki maluliyet oranına göre yapılan hesaplamaya göre karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen ATK 2. İhtisas Kurulunun 27/05/2019 tarihli maluliyet raporunda belirlenen davacının 9 ay geçici iş göremezlik süresi ile %8 maluliyet oranına göre davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekil ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/09/2023