Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1133 E. 2023/378 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1133
KARAR NO: 2023/378
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2016/301 Esas – 2020/586 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; mütevvefa …’un davacılardan … ve …’nın öz oğlu, …, … ve …’in de öz kardeşi olduğunu, mütevvefanın 19/03/2012 tarihinde meydana gelen kazada hayatını kaybettiğini, kaza tarihi itibariyle 28 yaşında olduğunu, Yıldız Teknik Üniversitesinde Mekatronik Mühendisliği bölümünde öğretim görevlisi olduğunu, mütevvefanın Temmuz 2014 itibariyle alması muhtemel net maaşının 2.710,37-TL olduğunu belirterek mütevvefa …’un annesi … için 100.000 TL, babası … için 100.000 TL manevi tazminat ile, kardeşleri … için 50.000 TL ve … için 50.000 TL manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat için her bir müvekkili için 10.000’er TL olmak üzere toplam 40.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; vekil edenlerinin 19.03.2012 tarihli kazaya karışan … plakalı taksinin malikleri olduğunu, bu aracın işleteninin kazaya belli bir kusuru ile sebebiyet veren … olduğunu, dava dilekçesi sonuç kısmı incelendiğinde müvekkilleri … ve …’dan davacıların talepleri olmadığını, dava konusu taleplerin müvekkillerine yöneltilmediğini, davacıların her biri için istenen manevi tazminat taleplerinin aşırı fahiş olduğunu, davacı anne ve babanın destek yoksunluğunu ispat etmesi gerektiğini, kardeşlerin destekten yoksun kaldıkları söylenemeyeceğini, İstanbul 53. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/339 Esas sayılı dosyasında … tam kusurlu bulunduğunu ancak …’in olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olmadığını, ölümün meydana gelmesinde kusurun ağırlığının kasksız ve 30 km hız sınırı olan yerde aşırı hızlı motosiklet kullanan ve kendine göre en sol şeridi kapatan taksiden sağa manevra yapıp kaçması mümkünken, aşırı hızından dolayı kaçamayan motosiklet sürücüsü … olduğunu, davacı tarafın destekten yoksunluk tazminatlarına ilişkin müvekkillerine ait aracın ZMSS sigortacısı … Sigorta A.Ş.’nin hasar dosyası açtığını, bu dosyadan ibra ve feragat karşılığı 2015 yılında maddi tazminatlarını tahsil ettiklerini, bu durumda davacıların maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını ve reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 16.05.2011-16.05.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMSS kapsamında sigortalı olduğunu, vekiledeni şirkete gerekli evraklarla başvuru yapılmadığını, kaza esnasında mütevvefanın kask önlemini almış olsaydı, geçirmiş olduğu kazadan en az şekilde yaralanmış olacağını, davacının gereken tedbirleri almayarak trafik kazası sonucu yaralanmasında müterafik kusuru bulunduğunu, vekil edeni şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; talep edilen maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu, müteveffanın kaybı ile maddi yönden taleplerinin müvekkili üzerinde ağır mağduriyet oluşturacak düzeyde olduğunu, … plakalı aracın müvekkiline ait olduğu kanısıyla dava açıldığını, aracın diğer davalılar … ve … adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin sürücü olduğunu, ceza dosyasında alınan kusur raporlarını kabul etmediğini, … plakalı aracın … Sigorta tarafından trafik sigortalı olduğundan maddi tazminat beyanlarını … Sigorta tarafından sorumluluk oranında yerine getirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davalı … Sigorta AŞ. hakkında açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacılar … ve … açısından maddi tazminat davası ve ıslah talebinin davalılar …, … ve … yönünden kabulü ile … için 48.494,74 TL, … için 39.812,61 TL olmak üzere toplam 88.307,35 TL.nin olay tarihi olan 19.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, Diğer davacıların maddi tazminat istemlerinin reddine, davalı … Sigorta AŞ. Hakkındaki Manevi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davalılar …, … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 80.000 TL., Davacı … için 80.000-TL., Davacı … için 40.000-TL ve Davacı … için 40.000,00-TL olmak üzere toplam 240.000,00-TL.nin olay tarihi olan 19.03.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde anne ve baba yönünden 100.000’er TL ve kardeşler yönünden 50.000’er TL olarak toplamda 300.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini davalı … Sigorta A.Ş.’in teklifini kabul ederek feragat ettiklerini ancak yerel mahkemece 240.000 TL’ye hükmedildiğini tazminat miktarının yetersiz kaldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Feragat nedeniyle davacı tarafın maddi ve tüm tazminat taleplerinin reddini talep ettiğini, ıslah dilekçesindeki feragat ilişkin beyanı kabul ettiklerini ancak tazminat taleplerini ve diğer tüm ferileri ile ıslah dilekçesindeki tüm taleplerin reddini talep ettiklerini yerel mahkemece hükmedilen miktarların fahiş olduğunu ve zenginleşmeye neden olduğunu, söz konusu davada kusur raporunda kanuna aykırı olduğunu, aktüerya bilirkişilerce afaki ücretlerle hesaplamaların yapılmış olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin talebe bağlı olması gerektiği halde davacıların talebinin dışına çıkarak manevi tazminattan araç maliki olan … ve …’ı sorumlu tuttuğunu ve durumun hukuka aykırı olduğunu, davacıların sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde … sigorta yönünden feragat ettiğini beyan ettiğini bu durumun müvekkili olan davalılar yönüyle de maddi tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırdığını, Müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan feragat edilmesinin diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşıyacağını ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer davalının da sorumluluktan kurtulmuş olacağını, o halde müteselsil sorumlu şirket hakkındaki davanın da reddedilmesi gerektiğini, yerel mahkemece hükmedilen miktarların aşırı fahiş olduğunu ve davacı tarafın zenginleşmesine neden olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 19.03.2012 günü saat 22.00 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile … Caddesini kullanarak Taksim istikametine seyir halinde iken olay mahalli … Nolu trafik ışıklarına gelip, yol durumu ve işaretlemeleri kontrol etmeden, “Sola Dönülmez” levhasına rağmen sola yönelerek nizamlara aykırı şekilde Mecidiyeköy istikametine doğru dönüşe geçtiğinde, karşı yöndeki Taksim istikametinden gelip, zikredilen … Caddesini takiben olay mahalli sinyalizasyon ışıklarına gelerek kendisine yanan yeşil ışığı takiben Mecidiyeköy istikametine düz olarak seyrini sürdüren müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletinin ön lastik ve muhtelif kısımları ile otomobilin ön sağ kapı kısmıyla çarpışmaları sonucu müteveffa sürücünün ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği anlaşılmıştır. Ceza Mahkemesince trafik bilirkişisinden alınan raporda davalı sürücü asli, müteveffa sürücü tali kusurlu bulunmuştur. ATK Trafik İhtisas Kurulundan alınan raporda ise davalı sürücü asli ve tam kusurlu bulunmuştur. Çelişkinin giderilmesi için Ankara Karayolları Fen Heyetinden alınan üçlü bilirkişi raporunda da davalı sürücü tam kusurlu bulunmuş, Mahkemece davalı sürüü tam kusurlu olduğu yönündeki rapor esas alınarak mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince 29/04/2014 tarihli kararı ile hükmü onamıştır.Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır.İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporun da Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalara uygun şekilde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu tespit etmiş olduğundan davalıların kusura ilişkin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş ; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Somut olayda davacılar vekili 1. celsede “…, dava dilekçemin sonuç kısmında tüm davalılara ayrı ayrı belirtmemiş isemde dilekçe içeriğinde ve konu kısmında tazminatları tüm davalılardan talep ettiğimi açıkça belirttim, geçerli olan konu kısmıdır ve talebim tüm davalılara yöneliktir, müştereken ve müteselsilen tazminatların tahsilini isterim …” şeklinde beyanda bulunarak dava dilekçesinin sonuç kısmını açıklamış olduğundan İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihindeki yaşına göre muhtemel yaşam süresinin, davacıların kaza tarihinde yaşlarına göre destek süreleri belirlenerek öğretim görevlisi olan desteğin geliri, bilinen ücreti üzerinden kabul edilerek, kaza tarihindeki yaşı da gözetilerek evlenme yaşı belirlenerek, destek, anne ve babası ile evlenme ihtimaline göre eş ve çocuklara pay verilerek yine yapılan ödemenin güncellenmiş tutarı da düşülerek yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında ve İlk Derece Mahkemesince de bu rapora göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından aktüerya raporuna karşı istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Aktüerya bilirkişi raporunda davalı … Sigorta A.Ş. tarafından davadan önce 12/01/2015 tarihinde davacılar vekiline yapılan 120.638.84 TL ödeme güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmiş, davacılar için tazminat miktarları garameten belirlenmiştir. Limit dahilinde kalan kısmın 19/10/2020 tarihinde ödenmesi ile sigorta şirketinin limitinin tükendiği anlaşılmıştır. Bu durumda hesaplanan tazminatın sigorta limitini aşan kısmından davalı işleten ve sürücü müteselsilen sorumludur. Islah dilekçesinde bu husus açıklanarak talepte bulunulduğundan limit kadar ödeme yapılması sebebiyle sigorta şirketi için yapılan feragat, diğer davalılara yansımayacağından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekili, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- Davacılar vekili, davalı … vekili ile davalılar … ve … vekili yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 27.891,47 TL harçtan peşin alınan toplam 13.945,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.945,67 TL harcın davalılar …, … ve …’dan müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/02/2023