Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1129
KARAR NO: 2023/1776
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2018/1157 Esas – 2021/254 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu … plakalı aracını Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası ile sigortalattığını, davalının işleteni olduğu aracın 17/12/2016 tarihinde alkollü …nın sevk ve idaresinde iken ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün alkollü ve kusurlu olduğunu, davalının aracın işleteni ve sigorta sözleşmesinin tarafı olarak sorumlu olduğunu, bu kazada …’in vefat etmiş olup vefatı sebebiyle müvekkili sigorta şirketinin kusur ve zarar oranına denk gelen 82.841,00 TL’yi … ve …’e ödediğini, kanun gereği müvekkilinin bu bedeli rücu hakkı olduğunu, ödenen 82.841,00TL’nin tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tekirdağ – Çorlu adresinde meydana gelen kaza sebebiyle müvekkili işletenin sorumlu tutulmasının, davacı sigorta şirketinin müteveffa … için ödemiş olduğu tazminatın müvekkiline rücu edilmesi için gerekli hukuki şartların oluşmadığını, meydana gelen trafik kazasında Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre …’in ağır derecede kusurlu olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, takip haksız ve kötü niyetli olduğundan, davanın reddine, davacının alacağın %20′ sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, Davalı borçlunun Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak 62.890,98 TL, işlemiş faiz talep gibi 1.727,75 TL toplam 64.627,80 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece 01/02/2021 tarihli bilirkişi raporuna istinaden tazminat tutarının 62.890,98 TL, işlemiş faizin 1.727,75 TL olarak hesaplandığını, müteveffanın, eşinin, oğlunun, annesinin ve babasının muhtemel ömür sürelerinin eksik hesaplandığını, müvekkili şirketçe ödenen 84.568,75TL tazminat tutarının aktüer tarafından hesaplanarak ödendiğini, herhangi bir hesap hatası bulunmadığını, 01/02/2021 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak eksik olarak hükmedilen bu kararı kabul etmediklerini, daha önceki beyanlarında belirttikleri diğer hususun müteveffanın eşi üzerinden %22 oranında yeniden evlenme şansı indirimi yapılması olduğunu, bu indirim oranının hayatın olağan akışına ters olup, müteveffa ile eşinin müşterek çocuklari olan …’in bahse konu kazadan 8 ay sonra dünyaya geldiğini, dolayısıyla henüz daha yeni doğmuş bebeği olan bir annenin yeniden evlenme ihtimalinin oldukça düşük olacağını, davanın tam kabulü gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’nun 86.maddesi 1.fıkrasında işletenin sorumlu tutulamayacağı hallerin açıkça belirtildiğini, ”Kendilerinin veya eylemlerinden sorumlu tutuldukları kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederlerse sorumluluktan kurtulurlar.” dendiğini, bu madde ışığı altında …’in ağır derecede kusurlu olduğunun bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş olması değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararının haksız ve mesnetsiz olduğunun açıkça belli olduğunu, araç sürücüsü müteveffa …’in 2.22 promil alkolle, emniyet kemerini kullanmadan, olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucunda ”asli derecede kusurlu” olduğu belirlenmişken, işleten olarak müvekkilinin aleyhine hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, taraflar arasındaki zorunlu sorumluluk sigortası kapsamında, zarar gören üçüncü kişiye yapılan ödemeden, ZMMS Genel Şartları gereğince, sigortalının sorumlu olduğundan bahisle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nun 48 maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1 maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2″ bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nın 1301/2. maddesi, 2918 sayılı KTK’nın 95/2. maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.c maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı sürücü … hakkında Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/108 Esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olmak suçundan kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda 2019/94 Karar sayılı karar ile ” sanığın eylemini bilinçli taksir ile gerçekleştirdiğine dair şüphenin giderilemediği,… alkollü araç kullandığına dair kesin delil bulunmadığı anlaşılmakla, taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan cezalandırılmasına” karar verildiği ve bu kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/191 Esas sayılı dosyasında alınan 20/01/2020 tarihli ATK raporunda ise sürücü …nın %20 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in %80 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bu rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir. Oysa bu rapora göre kazaya karışan diğer sürücünün %80 kusurlu olduğu belirlendiğinden kazanın, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana geldiği de söylenemeyecektir. Bu nedenle dava dışı sigortalı araç sürücü …nın kazanın meydana gelmesinde alkollü olmasının münhasır etkisi konusunda bilirkişi heyet raporu alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuki olgulara göre, nöroloji uzmanı, sigorta uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişiden oluşan üçlü bilirkişi heyetinden dosya kapsamı, ceza mahkemesi dosya içeriği ve alınan kusur raporu, alkol durumu ve kusur durumu birlikte değerlendirilerek müştereken, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup olmadığının tespiti ile dosya kapsamı ve mevcut tıbbi evraklar da irdelenmek suretiyle ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; davacı vekili ile davalı vekilinin diğer istinaf itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/10/2023