Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1072 E. 2023/1682 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1072
KARAR NO: 2023/1682
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2018/226 Esas – 2020/484 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’un 05/07/2017 tarihinde sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile müvekkillerinin içinde bulunduğu … plakalı araca çarpmak suretiyle yaralanmalarına neden olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davalı sürücü …’un asli kusurlu olduğunu, kaza sebebiyle müvekkillerden …’in bacağının kırıldığını, birçok ameliyat geçirdiğini ve yaklaşık altı ay kadar yatakta kaldığını, diğer müvekkili …’in yaralanma sonucu uzun süre çalışamadığını, kazaya sebep olan davalı …’un sigortacısı davalı şirkete 28/09/2017 tarihinde tazminat başvurusu yapıldığını ve hasar dosyası açıldığını ancak davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davacı … için 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, diğer davacı … için 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, maddi tazminatın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın ise davalılardan …’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, her iki davacının da davadan önce müvekkili şirkete başvurduğunu ancak eksik evrakla başvuruda bulunduklarından tazminat taleplerinin değerlendirmeye alınmadığını, davacıların eksikliği gidermeden dava yoluna gittiklerini, kusurun tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesini talep ettiklerini, davacıların muayeneleri sonucu hazırlanan tıbbi mütalaa raporlarında davacıların yaralanmalarının özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre maluliyete neden olmadığının tespit edildiğini, davacıların geçici iş göremezlik taleplerinin sigorta teminatı dışında olduğunu, faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu kazada kusurunun olmadığını, 05/07/2017 tarihinde … isimli şahsın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken sola doğru dönerken sinyal vermediğini ve müvekkilinin geçiş üstünlüğü varken yol vermediğini, hatalı manevra yaparak kuralları ihlal ettiğini, kusurlu olduğunu ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, kusur oranının ve maluliyet durumunun tespiti için ATK ‘dan rapor alınması gerektiğini, sigorta şirketi evraklarında yer alan %25’lık kusur oranını kabul etmediklerini, davacıların kazadan dolayı kazanç kaybına uğramadıklarını, müvekkilinin kazadan dolayı derin üzüntü yaşadığını ve aracını çok düşük bir bedel karşılığı satmak zorunda kaldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı …’in maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 163,80 TL’nin sigorta şirketi açısından temerrüt tarihi olan 12/10/2017 tarihinden itibaren ve diğer davalı açısından 05/07/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davacının maddi tazminata ilişkin fazla isteminin reddine, 2-Davacı …’in maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 1.088,10 TL’nin sigorta şirketi açısından temerrüt tarihi olan 12/10/2017 tarihinden itibaren ve diğer davalı açısından 05/07/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davacının maddi tazminata ilişkin fazla isteminin reddine, 3-Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacılar … için 1.000,00 TL, … için 1.500,00 TL olmak üzere toplam 2.500,00 TL manevi tazminatın 05/07/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacılara ayrı ayrı verilmesine, davacıların manevi tazminata ilişkin fazla istemlerinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu kazada %25 oranında kusurlu olduğunu ve iş göremezlik tazminatı olarak verilmiş tutarlardan sadece kusuru oranında sorumlu olması gerekirken mahkemece buna ilişkin tespit yapılmadığını ve tamamından müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, tazminat miktarının belirlenmesinde kusur oranının dikkate alınmadığını hükmedilen tazminatın ölçülülük ilkesine aykırı ve hukuka uygun olmadığını, manevi tazminat miktarı yönünden müvekkilinin asli kusurlu olmadığı bir kaza neticesinde bütün parasal yükün müvekkiline yüklenmiş olmasının hukuka uygun olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olacaktır. Bu halde, davalı taraf aleyhine kabul edilen maddi tazminat miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2020 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı … vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından 05/07/2017 tarihinde davalı …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile davacıların içinde yolcu olarak bulunduğu sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların yaralandığı ve bu yaralanmaları nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, Dava konusu olayda davacıların içinde yolcu olduğu … plakalı aracın sürücüsü …’in %75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’un % 25 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir Mahkemece alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıların yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacılar lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 256,30 TL harçtan peşin alınan 65,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 191,30 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023