Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1064 E. 2023/2141 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1064
KARAR NO: 2023/2141
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2018/696 Esas – 2020/316 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/655 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/07/2018
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; 22.12.2017 günü 14:20 sıralarında sürücü … yönetimindeki … Sigorta A.Ş tarafından ZMSS poliçeli … plaka sayılı tır ve çekiciye bağlı … plaka sayılı römork olduğu halde Marmara Kuzey yolunu takiben Ankara istikametine doğru seyrederken, 6. viyadüğe geldiğinde aracında yüklü bulunan çuvallardan 4 tanesinin yola savrulması nedeni ile arkasından gelen ve yolu kontrol eden …’un yönetimindeki davalı … Sigorta A.Ş tarafından ZMSS poliçeli, davalı … A.Ş’ne ait diğer davalı … İç ve Dış Ticaret A.Ş’nin işleteni olduğu … plaka sayılı oto önüne düşen çuvalları atmak için sürücüsünün yolun orta şeridinde durduğunu, bu aracın da arkasından gelen . .. yönetimindeki … plaka sayılı çekici ve ona bağlı … plaka sayılı dorse ile çarpıştığını, aynı yönde seyreden davacıya ait … yönetimindeki … plaka sayılı çekici ve ona bağlı … plaka sayılı römorkun … plaka sayılı dorsenin arkasına çarpmasından sonra sol bariyere çarptığı olay sonucu davacı tarafa ait çekicide hasar meydana gelmiş olduğunu belirterek araçta meydana gelen değer kaybı ve aracın onarım süresi içindeki kazanç kaybının tazminini talep ve dava etmiştir. Birleşen 2019/655 Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde de asıl davadaki taleplerini kusurlu araç sürücüleri … ve …’a yönelterek dava açmıştır. Ancak bu davalılardan …’un vefatı nedeniyle mirasçısı … davaya dahil edilmiştir. Davalı … AŞ cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracı uzun süreli kiralama sözleşmesi ile … İç ve Dış Tic. AŞ’ye kiraladığını, sorumluluğun kiracıya ait olduğunu, öncelikle davanın husumetten reddine aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … İç ve Dış Tic. AŞ cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan diğer araçların kusurunun tespit edilmesi gerektiğini, davacı taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın şirket nezdinde kasko sigortalı olduğunu, başvuru şartına ilişkin belge sunulmadığını, kazanç kaybının poliçe teminatı kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araca ait ZMSS teminatının tamamını davacının kasko sigorta şirketine ödediğini, teminat limitinin tükendiğini, kazanç kaybının ZMSS kapsamında kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Asıl davanın davalılar … A.Ş. Ve … Genel Sigorta A.Ş. yönünden ayrı ayrı reddine, asıl davada davalılar … İç ve Dış Ticaret A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. ile birleşen Bakırköy 1.ATM 2019/655 Esas sayılı davada davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 24.255,00 tl değer kaybı ve 20.000,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 54.255,00 TL tazminatın %40’ı oranında olan 21.702,00 TL bedelin müteselsilen olmak üzere davalılar …, … Ticaret A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den alınarak … yönünden olay tarihi olan 22/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, … İç ve Dış Ticaret A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalısının kusuru ile sınırlı tutulmasına, birleşen Bakırköy 1. ATM 2019/655 Esas sayılı davada davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 24.255,00 TL değer kaybı ve 20.000,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 54.255,00 TL tazminatın %40’ı oranında olan 21.702,00 TL bedelin olay tarihi olan 22/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından 03/11/2020 tarihinde verilen tazvih dilekçesinde ;”… Bilirkişi kök raporuna göre araçtaki değer kaybının 30.000TL ve kazanç kaybının 20.000TL olduğu hususu tespit edilmiş ve müvekkil adına tahakkuk eden kısmın tazminat hesaplaması %80 oranında talep edilebileceği hesaplanmış olmakla HMK 107/1 md mucibince belirsiz alacak davası olarak ikame edilen iş bu davayı belirli hale getirdiğimizi ve alacak kalemine ilişkin harç ikmalini aşağıdaki şekilde arttırdığımızı sayın mahkemeye 18.11.2019 tarihinde bildirmiştik. Araç değer kaybı için 30.000x%80 kusur=24.000,00TL ile Ticari Kazanç kaybı 20.000x%80 kusur=16.000,00 olmak üzere toplam 24.000+16.000=40.000TL tazminat talep etmiştik. Sayın mahkeme gerekçeli kararında 24.255TL değer kaybı ve 20.000,00TL kazanç kaybı olarak kabul ettikten sonra maddi hata yaparak toplam tazminatı 44.255TL olarak belirtmek yerine 54.255,00TL olarak tespit etmiştir. İşlem hatası nedeniyle 10.000,00TL fazla hesaplama yapmıştır. İş bu işlem hatası nedeniyle %40 lık hesaplamada yanlış hesaplanmıştır. Yapılan hesaplama hatalarının giderilerek gerekçeli kararın tavzih yolu düzeltilerek tekrar yazılmasını…” talep ettiği görülmüştür.Mahkemece 05/11/2020 tarihinde verilen Tashih Kararında; “…Asıl davada davalılar … Ayakkabı İç ve Dış Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. ile birleşen Bakırköy 1. ATM 2019/655 Esas sayılı davada davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 24.255,00 TL değer kaybı ve 20.000,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 44.255,00 TL tazminatın %40’ı oranında olan 17.702,00 TL bedelin müteselsilen olmak üzere davalılar …, … Ayakkabı İç ve Dış Ticaret A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den alınarak … yönünden olay tarihi olan 22/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, … Ayakkabı İç ve Dış Ticaret A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalısının kusuru ile sınırlı tutulmasına, birleşen Bakırköy 1.ATM 2019/655 Esas sayılı davada davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 24.255,00 TL değer kaybı ve 20.000,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 44.255,00 TL tazminatın %40’ı oranında olan 17.702,00 TL bedelin olay tarihi olan 22/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,” olarak değiştirilmesine” karar verilmiştir. Gerekçeli karar ve tashih kararına karşı davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Ayakkabı İç ve Dış Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin, müvekkile ait aracın değer kaybının hesaplanması sırasında eksik inceleme ve değerlendirme yaparak karar verdiğini, dava sırasında dosyaya ibraz olunan kaza zamanına ait güncel kaza yapmış ve kaza yapmamış aynı modeldeki araç değerlerinin dikkate alınmadığını, 48 günlük eksik ticari zararlarının verilmemesi nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, günlük 400,00 TL kazanç kaybı hesaplamasının da eksik olduğunu, müvekkilinin mağduriyetine neden olması nedeni ile hem araç onarım süresine hem de aracın günlük kazanç kaybı (olan 400 TL) hesaplamasına itiraz ettiklerini, bu konuda UND gibi meslek odalarından ticari tırların kazanç durumlarının (Türkiye-İngiltere sefer kazanç durumu) sorulup araştırılması ve gelecek cevaba göre araştırma sonucu karar verilmesi gerektiğini, tavzih ile karar hesaplaması düzeltilmiş olsa da yine hesap hatası yapıldığını, 40.000TL üzerinden davanın kabulüne karar vermesi gerekirken hatalı şekilde 17.702 TL’nin ödenmesine karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvuru şartının yerine getirildiğine dair bir belge sunulmadığını, kazanç kaybı ve değer kaybı talebinin poliçe kapsamı dışında olduğunu, davacı tarafından 221.821,39-TL hasar bedeli olduğu iddia edilmiş olup ayrıca ciddi oranda ticari kaybı ile araçta değer kaybının bulunduğu iddia olunduğunu, aracın tamiri yerine perte ayrılması halinde pert total değerinin ne olduğuna ilişkin de ayrıca hesaplama yapılması gerektiğini, ekonomik olarak en uygun seçilmesi gerektiği bu yollardan en pahalı olanın davacı tarafından seçilmiş olması halinde bu husustaki sorumluluğun davalılara yüklenemeyeceğini, hasar ve kusur durumunun belli olmadığını, zamanaşımı def’ inin dikkate alınmadığını, vekalet ücreti takdir edilmemiş ve yargılama giderlerinin hatalı belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Ayakkabı İç ve Dış Tic A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TEB Arval bakımından … plakalı araca ilişkin olarak işleten sıfatını kaybettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, müvekkili şirket yönünden ise aracı uzun süre ile kiraladığı ve işleten sıfatıyla sorumlu olduğu neticesine varılarak işleten sıfatıyla araç sürücüsünün tespit edilen kusuru oranında sorumluluğuna gidilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, … ‘ın işleten sıfatını yitirdiği, müvekkil şirketin işleten olduğu yönündeki tespitin gerçeği yansıtmadığını, yalnızca kiralama sözleşmesinin başlığı esas alınarak sözleşmenin uzun süreli kiralama sözleşmesi olduğu, bu nedenle müvekkilin de işleten sıfatına sahip olduğu sonucuna varıldığını, sözleşme niteliği itibariyle uzun dönem kiralama sözleşmesi olmayıp diğer davalı …’ın işleten sıfatını kaybettiğinden bahsedilemeyeceğini, sözleşme incelenmeksizin müvekkil şirketin işleten sıfatına sahip olduğundan bahisle müvekkilin sorumluluğuna gidilmesinin hatalı olduğunu, dosyada mevcut bilirkişi raporlarında … plakalı araç sürücüsü …’un %40, dava dışı … plakalı araç sürücüsü …un %20, dava dışı … plakalı araç sürücüsü …’un %40 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılarak bu raporların hükme esas alındığını, …’un %40 olarak tespit edilen kusur oranının kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, kazanın gerçekleştiği esnada yoldan geçen tüm sürücülerin yola düşen çuvallar hakkında arkadan gelen sürücüleri uyarmadığından bahisle kusurlu olduğunu, …’un yoluna çıkan engel nedeniyle duraklama yaptığını, bu halde kusurlu sayılmasının makul bir açıklamasının halen bilirkişi tarafından yapılamadığını, kazanın meydana gelmesinde kusuru olan sürücülerin eylemlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve ağırlığı oranında kusur atfedilmesi gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan kusur dağılımının kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazaya karışan diğer araç sürücülerinin kusurlarının da eksik ve hatalı olarak tespit edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen değer ve kazanç kaybı bedellerine de itiraz edilmişse de itirazlarının dikkate alınmaksızın belirlenen bedeller üzerinden hüküm verildiğini, bu nedenle karara karşı bu yönden de itirazlarını sunmak gerektiğini, kazanç kaybına ilişkin olarak, dava konusu araç yerine ikame araç kullanılıp kullanılmadığı, günlük ne kadar kazanç getirisinin olduğu gibi hususlar tespit edilmediğini, dosyada mevcut bilirkişi raporlarında tespit edilen kazanç kaybı ve değer kaybının hatalı olarak hesaplandığını, hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, mahkeme kararının bu yönden de hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, mahkemece verilen kararda, vekalet ücreti ve yargılama giderleri de hatalı olarak belirlendiğini, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde müvekkili şirket lehine kararda vekalet ücretine hükmedilmediğini, yargılama giderleri bakımından da kabul-ret oranına göre bir dağılım yapılmadığını, mahkemece verilen kararın bu yönden de hatalı olup kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 22.12.2017 günü saat 14.20 sıralarında sürücü …’un, yönetimindeki … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçeli … plaka sayılı tır, çekiciye bağlı … plaka sayılı römork ile Marmara Kuzey yolunu takiben Ankara istikametine doğru seyrederken, 6.viyadüğe geldiğinde, aracında yüklü bulunan çuvallardan 4 tanesinin yola savrulması nedeni ile arkasından gelen … yönetimindeki davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçeli, davalı … A.Ş.’ne ait ve diğer davalı … Ticaret A.Ş, “nin işleteni olduğu … plaka sayılı oto önüne düşen çuvalları atmak için araç sürücüsü yolun orta şeridinde durması ile, bu aracın da arkasından gelen… yönetimindeki … plaka sayılı çekici ve ona bağlı … plaka sayılı dorse ile çarpıştığı, yine aynı yönde seyreden davacıya ait…yönetimindeki … plaka sayılı çekici ve ona bağlı … plaka sayılı römorkun … plaka sayılı dorse arkasına çarpmasından sonra sol bariyere çarpması ile olay sonucu davacı tarafa ait çekicide hasar meydana gelmiş olması nedeni ile davacı tarafından araçta meydana gelen değer kaybı ve aracın onarım süresi içindeki kazanç kaybının tazmini isteği ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Vefat eden sürücü …’un mirasçı olan yaşı küçük oğlu…’ın davaya usulüne uygun dahil edilmediği, onun adına velayeten annesi …’a dava dilekçesi tebliğ edilmediği, gerekçeli kararın da …’un vekiline tebliğ edildiği ancak dosyada dahili davalı …’un velayeten vekaletnamesinin bulunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki usulü eksiklik giderilmeden karar verilmesi doğru olmamış Dairemizce velayeten davalı …’a tebliğ yapılması sağlanmıştır. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 298/2.maddesi gereğince, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı belirtilmiştir. Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır. HMK 305/2.maddesine göre,  hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. HMK 304 maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı vekilinin tashih talebi hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tashih/ tavzih yolu ile değiştirilmesi sonucunu oluşturacağı gibi tahsis kararı ile Mahkemece oluşturulan hükmün gerekçe ve tashih talebine uygun olmadığı, gerekçeli kararın hüküm fıkrası değiştirildiği, gerekçeli kararda kısmen kabul kararı verilmiş olmasına rağmen reddedilen kısma ilişkin vekalet ücretleri verilmediği ve tashih kararında da düzeltilmediği, aynı şekilde yargılama giderleri yönünden de oranlama yapılmadığı bu hali ile istinaf denetimine uygun bir kararın bulunmadığı, bu yönüyle, kararın yukarıda açıklanan Anayasa, usul ve yasa kurallarına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla bu aşamada istinaf talepleri değerlendirilmeden kararın kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Ayakkabı İç ve Dış Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Ayakkabı İç ve Dış Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Ayakkabı İç ve Dış Tic. A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023