Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1035 E. 2023/1573 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1035
KARAR NO: 2023/1573
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANA.7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2018/770 Esas – 2020/678 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 27.06.2011 tarihinde, … … ilçesi … Kışla mevkiinde, seyir halinde olan … yönetimindeki … A.Ş. nezdinde ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olan … plakalı Traktörün yoldan çıkarak uçuruma yuvarlanması neticesinde araç şoförü … ölümü ile sonuçlanan trafik kazası meydana geldiğini, kaza sebebiyle meydana gelen maddi zararların davalı sigorta şirketince karşılanması amacıyla 01/06/2018 tarihinde yazılı başvurularda bulunulduğunu, ancak davalı sigorta şirketinin 12/06/2018 tarihli cevabında hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı kalması nedeniyle zararın karşılanamayacağının belirtildiğini, bu nedenle müvekkillerine desteği olan …’ın ölümü nedeniyle fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için ayrı ayrı 200,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının sonradan arttırılmak üzere şimdilik toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 27/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın ZMMS Poliçesi ile teminat altına alındığını, davayı kabul manasında olmamak üzere sürücünün alkollü veya ehliyetsiz olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, trafik sigortası genel şartlarının değişiklik yapılmasına dair kanun madde 2 gereğince mirasçılara rücu haklarının bulunduğunu, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeni ile davanın reddi gerektiğini, müteveffanın, davaya konu aracın sürücüsü ve işleteni olduğundan müteveffanın mirasçılarının taleplerinin karayolları trafik kanunu ve genel şartlar gereği teminat dışı olduğunu, 6704 sayılı torba kanun ile 2918 sayılı KTK’da yapılan değişiklik ile davaya konu olay sebebiyle ileri sürülecek tazminat taleplerinin trafik poliçesi teminatı kapsamından çıkarıldığını, dava öncesi herhangi bir ihbar olmadığından faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, işbu talebin kabul görmemesi halinde ise başvurunun müvekkil şirkete ibraz edildiği tarihten 8 iş günü sonrasından itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, davacı … yönüyle 127.697,77 TL, davacı … yönüyle 26.460,82 TL, davacı …. yönüyle 25.254,37 TL, davacı … yönüyle 13.124,22 TL, davacı … yönüyle 1.124,22 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın desteğinin kendi ölümüne sebebiyet verdiğinden suç unsuru bulunmadığını, bu sebeple 2 yıllık zamanaşımının dolduğundan davanın reddi gerektiğini, müteveffa … dava konusu sigortalı aracın sürücüsü olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aşağıdaki içtihadı ile değiştirmiş olduğu görüşü doğrultusunda kendi kusuru ile vefat eden sürücünün zararından işletenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili sigorta şirketinin konu poliçe ile işletenin sorumluluğunu teminat altına almış olduğundan işletenin sorumlu olmadığı bir hususta sorumlu tutulamayacağı gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, kabulünün hatalı olduğunu, bu kapsamda sigortalının sorumluluğunu teminat altına alan ve sorumluluğu sigortalının sorumluluğu ile sınırlı olan müvekkili sigorta şirketinin de davacıların tazminat taleplerinden sorumlu tutulamayacağını, trafik sigortasının üçüncü kişilerin ölümü ya da sakatlığı halinde ortaya çıkan bedensel zararlara ilişkin olarak sigortalı işletenin sorumluluğunu teminat altına aldığını, vefat eden kişi aynı zamanda sigortalının da kendisi olmakla, sigortalı poliçe bakımından üçüncü kişi sayılamayacağını belirterek, trafik sigortası teminatı kapsamında olmayan iş bu zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, işleten ve sürücünün kaza sırasında alkollü olup olmadığı ve ehliyet durumu gözetilerek trafik sigortası genel şartları değişiklik yapılmasına dair kanun madde 2 gereğince mütevaffa işleten mirasçılarına rücu hakkının değerlendirilmesi gerektiğini, bu durumda da alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeni ile davanın reddi gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli ve E.2019/40; K.2020/40 sayılı Kararı ile KTK’de yer alan bir takım hükümlerin iptaline karar verildiğini ancak iş bu dosyada ilgili kararın uygulama alanı bulamayacağını, ayrıca, KTK’nın 92. maddesinin 1. fıkrasına eklenen h bendi halen yürürlükte olduğunu, söz konusu maddede açıkça ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan taleplerinin teminat kapsamında olmadığının belirtildiğini, olayda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan bir talebin söz konusu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 27.06.2011 tarihinde davacıların murisi … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araçla tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazası sonucu vefat ettiği, …’ın vefatı ile geride kalan eşi ile çocuklarının, ZMMS sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada davalılar vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürmediğine ve davacı tarafından açık muvafakati bulunmadığına göre istinaf aşamasında ileri sürülen zamanaşımı def’inin nazara alınması olanaklı değildir. Kaldı ki desteğin tek taraflı kusuru ile meydana gelen trafik kazalarında eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup, bu zamanaşımı süresi dikkate alınması gerektiğinden dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğuna dair istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/12459 E. – 2022/17058 K. sayılı kararı). Somut olayda kazaya karışan 55 NJ 970 plakalı aracın, 13/10/2010-2011 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçesi ile … A.Ş.’ye ZMSS sigortalıdır. Davaya konu trafik kazası 27.06.2011 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu halde davalının sorumluluğunun kapsamı 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre değil, 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. 01.06.2015 tarihli yeni ZMSS Genel Şartları’nın yürürlüğünden önce meydana gelen trafik kazalarındaki ölümler bakımından, HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere davacılar, 3. kişi sıfatı ile yansıma yolu ile oluşan destekten yoksun kalma zararlarını talep edebilecektir. Davacılar talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacı anneyi etkilemeyecektir. Bu durum karşısında; Davacılar, zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle, desteğinin kazadaki kusuru davacılara yansıtılamayacağı, kazaya karışan desteğin sürücüsü olduğu aracın ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigortacının zarardan sorumlu olduğundan ve desteğin kazanın oluşumundaki kusuru davacıları etkilemeyeceğinden ve zararın artmasındaki müterafik kusuru sebebiyle indirim yapılmayacağından davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15379 E.- 2022/7547 K., 2021/13342 E.- 2022/1821 K., 2022/5153 E. – 2022/10663 K. sayılı kararları). Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 13.229,01 TL harçtan peşin alınan 3.307,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.921,76 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.22/09/2023