Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1034 E. 2021/1266 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1034
KARAR NO: 2021/1266
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
NUMARASI: 2021/161 Esas – 2021/234 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 30/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Plakalı aracın 01/08/2018 tarihinde davacı şirkete ait seyir halinde bulunan … pkala sayılı arca %100 kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza neticesinde müvekkili araçta 31.102,87-TL hasar meydana geldiğini davalıların bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ayrıca davacı müvekil şirketin aracın değer kaybının da meydana geldiğini yine davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, toplamda 33.316,65-TL müvekkil zararının ( hasar bedeli, araçta meydana gelen değer kaybı ve ekspertiz ücreti) davalı … Sigorta A.Ş’den başvuru tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren başlayacak TC. Merkez Bankası avans faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline( … Sigorta A.Ş poliçe teminatı ile sınırlı olmak kaydıyla) 1.050,00-TL kira geliri kayıp zararının davalı … ve … dan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin 18/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı şirketin davadan önce müvekkil şirkete usulüne uygun başvuruda bulunmadığını ve yasal mevzuat gereği dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin beyan dilekçesi sunulmuş olduğunun görüldüğünü belirterek tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Dava şartı yokluğu sebebiyle davalı … yönünden davanın usulden reddine, ” karar verilmiş. Bu karara karşı davacı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin arabuluculuk yoluna başvuru ile sigorta başvuru koşulunun tüm gerekliliklerini yerine getirdiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca sigorta şirketine yazılı olarak başvuru yapılmasını öngörmüş olup, başvurunun şekline dair yazılı olmasından başka herhangi bir kıstas öngörülmediğini, müvekkili şirketin , her iki şartı da sağlamak adına arabuluculuğa yazılı olarak başvurduğunu, tarafların arabulucuda anlaşamadıklarını, arabuluculuk yoluna yapılan başvurunun KTK anlamında sigorta şirketine başvuru yapılmasının bütün gerekliliklerini karşıladığından ayrıca bir başvuru yapmaya gerek bulunmadığını, mahkeme aksi kanaatte ise ve sigorta şirketine başvuru yapılmasının ayrıca bir dava şartı olduğunu düşünüyorsa dahi, müvekkil şirket tarafından 11.03.2021 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapılmış olup, aynı tarihli duruşma öncesinde mahkemeye sunulduğunu, müvekkili şirket tarafından yargılamanın tehirine sebep olunmadığını, davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 04/05/2020 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere davacının davalı … şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu yerine getirmesi gerekmektedir. Mahkemece davacı tarafa verilen kesin süre içerisinde davalı … şirketine KTK 97. Madde kapsamında başvuru yapıldığına ilişkin belgenin sunulmadığı görülmekle mahkemece KTK 97 madde kapsamında davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı … A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2021