Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/103 E. 2023/628 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/103
KARAR NO: 2023/628
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2018/135 Esas – 2020/527 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 10/04/2017 günü plakası tespit edilemeyen aracın, davacı sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu, davacının malul-sakat kaldığını, trafik tespit tutanağında plakası tespit edilemeyen aracın asli ve tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, kazaya ilişkin ceza soruşturmasının başlatıldığını, kazaya asli ve tam kusuruyla sebebiyet veren aracın plakasının tespit edilemediğini, davacının kaza neticesinde vücudunun çeşitli yerlerinden ağır şekilde yaralandığını, eski sağlığına kavuşamayıp malul kaldığını, davacının maluliyet tazminatının alınması amacıyla davalıya başvurduğunu, başvuru aşamasında uzlaşı sağlanamadığını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500TL geçici iş göremezlik ve 3.000TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.500TL tazminatın davalıya başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonrası temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 93.999,97 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kabul anlamına gelmemek kaydıyla zorunlu mali sorumluluk sigorta genel şartlarında belirtilen gerekli belgelerle müracaat şartı yerine getirilmediğini, davacının kazanın beyanlarındaki şekilde gerçekleştiğini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlaması gerektiğini, davacının tek taraflı beyanları ile bu beyanlara dayanılarak açılan soruşturma dosyasının dahi tek başına delil olamayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı kurumun zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve plakası tespit edilemediği beyan edilen aracın kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, maluliyet oranının kaza sonucu oluşan arazların kaza ile illiyetlerinin de tespit edilmesi gerektiğini, davacının kask ve koruyucu elbise giymemesinin zararı arttırdığından ayrıca hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile , davacının sürekli maluliyetinden kaynaklı 91.933,63 TL tutarındaki maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 04/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dava yoluna başvurmadan önce davalı kuruma gerekli belgeler ile başvuru yapmadığını bu şartı yerine getirmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen, tespit edilemeyen aracın varlığının/türünün ve kazaya kusuru ile sebebiyet verdiğinin ispatı şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun erişkinler için engellilik değerlendirilmesi yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını, ilk derece mahkemesince verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 10/04/2017 tarihinde saat 01:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile D.795-04 sayılı devlet karayolunu takiben Ankara istikametinden Samsun yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiği esnada aracının ön kısmıyla seyir istikametine göre sol tarafta bulunup kavşaktan geçiş yapan kimliği tespit edilemeyen sürücü yönetiminindeki plakası belirsiz kamyonun sağ yan kısmına çarpması ile neticelenen dava konusu trafik kazasının meydana geldiği belirtilerek geçici ve sürekli sakatlık tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça … alındı belgesine göre12/01/2018 tarihinde başvuru koşulu yerine getirilmiş olmakla davalı sigorta şirketinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Çorum C. Başsavcılığına gönderilen 21/05/2017 tarihli Tahkikat Evrakında kaza anını gösteren mobese kayıtları ile ilgili izleme tutanağı düzenlendiği belirtilerek fotoğrafların da olduğu belgelerin gönderildiği görülmekle dava konusu kazanın varlığı ispatlandığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.279,98 TL harçtan peşin alınan 1.569,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.709,99 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/03/2023