Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1022 E. 2023/1771 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1022
KARAR NO: 2023/1771
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2016/133 Esas – 2020/797 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 19/07/2008 tarihinde … plaka sayılı ticari taksiye bindiğini, aracın Şile otobanı Ankara istikametine doğru hareket ettiğini, bir süre sonra araç sürücüsü …’ın aracın kontrolünü kaybederek kaza yaptığını, sürücünün kusurlu davranışı neticesinde müvekkilinin cismani olarak zarar gördüğünü, ağır bir şekilde yaralandığını, maddi zararların yanında müvekkilinin kaza nedeni ile acı, elem ve ıstırap duyduğunu, hayat düzeninin alt üst olduğunu belirterek, iş ve güçten uzak kaldığı günler ve bedensel zararları için 4.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 19/07/2008’den itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı için 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/07/2008 itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; 19/07/2008 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin kişi başı 125.000,00 TL olduğunu, öncelikle kusur tespitinin yapılması gerektiğini, dava konusu kaza sebebiyle müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden maluliyet nedeniyle 14/09/2015 tarihinde %100 kusur ve % 4 maluliyet üzerinden 15.561,46 TL ödeme yapıldığını, yapılan hesaplamadan ödenen tutarın ve güncelleştirilmiş faizinin mahsubu, bakiye tazminat hesaplanması halinde faiz başlangıç tarihinin borcun talep edilebilir hale geldiği hesap raporu tarihi olarak dikkate alınması ve yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine; Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının olay nedeni ile kusuru bulunmayan ve malul kalan müvekkilinin uğradığı zararı karşılayacak nitelikte bulunmadığını, çok düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında alınan ATK raporunda belirtilen özürlülük oranının kabul edilebilir olmadığını, mahkemece olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin çok ağır olduğunu, zaman aralığının fazla olması nedeniyle işleyecek faiz miktarının yüksek olacağı göz önünde bulundurularak manevi tazminata hükmedilmesi manevi tazminatın yüksek belirlendiğini gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 19/07/2008 tarihinde davalı sürücü …’ın davalı …’e ait … plaka sayılı ticari taksi ile seyri esnasında direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından ATK 2.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 02/07/2019 tarihli maluliyet raporunun istinaf talep eden davalı …’e HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, yolcu olan davacının kusursuz olması, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmış bu nedenlerle; davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3- Alınması gereken 1.024,65 TL harçtan peşin alınan 257,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 767,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.16/10/2023