Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1017 E. 2023/314 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1017
KARAR NO: 2023/314
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2015/1149 Esas – 2021/227 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın adına kayıtlı aracıyla kusurlu olarak yaptığı kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek dava tarihi itibari ile 1.500,00 TL maddi 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Kendilerinin sigorta acentesi olduğunu, bu şekilde dava tarafı olamayacaklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin tali kusurlu olduğunu, kusurun davacı yanda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davacı vekili birleşen dosyadaki dava dilekçesinde özetle; 15/01/2012 tarihinde davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı aracı kullanmakta olan davalının sebep olduğu trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, davalının tam kusurlu olduğunu, daha önce mahkemenin 2015/1149 sayılı dosyasında bu konu ile ilgili dava açtıklarını fakat sehven davalı …’ye yönelik dava açılacağına … Sigorta … Sigorta Acenteliğine dava açıldığını belirterek iş bu davanın mahkemenin 2015/1149 sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili birleşen dosyadaki cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı ve sigorta başvuru şartı yokluğu itirazları olduğunu, ayrıca kusur, maluliyet iddiasına itiraz ettiklerini, sigorta şirketlerinin sorumluluğu yönünden itirazları bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl dava yönünden,1-Maddi tazminat talebinin davalı … yönünden kısmen kabulü ile, 2.016,79 TL bakıcı gideri, 637,50 TL tedavi gideri ve 4.450,74 TL geçici iş görmezlik zararı olmak üzere toplam 7.105,03 TL maddi tazminatının olay tarihi olan 15/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 31.802,37 TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatı yönünden Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Maddi tazminat talebinin davalı … Sigorta Acenteliği yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,3-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, B-Birleşen Dava Yönünden,1-Davanın davalı … yönünden kısmen kabulü ile, 31.802,87 TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatının olay tarihi olan 15/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, Davalı … aleyhine açılan davanın 4.450,74 TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı talebi yönünden derdestlik bulunmaması dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Davanın davalı …Ş. Yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden sehven … Sigorta A.Ş. … Sigorta Acenteliği’ne yönelik dava açıldığının fark edilmesi üzerine, birleştirme talepli … Sigorta A.Ş (Eski adıyla: … Sigorta A.Ş) aleyhine 07.12.2020 tarihinde dava açılmış olduğunu, davalı … vekili tarafından davanın … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.)’ye mahkeme kanalı ile ihbar edilmiş olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin ceza yargılamasının 14.05.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğunu, müvekkilin maluliyet durumunun tespitine ilişkin ATK tarafından 07.02.2020 tarihinde kesin rapor hazırlanmış olduğunu, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zararlarda zamanaşımının başlangıcının, olay tarihi ya da tazminat sorumlusu ile zararın öğrenilme günü değil, sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun ortaya çıktığı ve öğrenildiği tarih olduğunu, yerel mahkemenin birleşen dava yönünden … Sigorta A.Ş.’ye yönelik zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigortaya yöneltilen davanın süresinde olduğunu ve zamanaşımına uğramamış olduğunu, hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, bakıcı tedavi ve geçici iş görmezlik tazminatının sigorta kapsamında iken nazara alınmamış olduğunu, aleyhlerine ikame olunan geçici iş görmezlik talebinin kök davada reddolduğunu, kendilerinin aleyhine red vekaleti yazılmış olduğunu, birleşen dava da kabul olunmuş birde kabul vekaleti yazılmış olduğunu, ıslah ile birleşen dava sonrası aynı talepler için müvekkili açısından derdestlik itirazının nazara alınmamış olduğunu, acentanın ehliyeti bulunmamakla görevli mahkemenin asliye hukuk olduğunu, kusur durumu, maluliyet durumu ve tazminatın fahiş hesaplanmış olduğunu, müvekkilin tali kusurlu iken %75 kusur atfının yersiz olduğunu, dolayısıyla maddi manevi tazminatın da fahiş kaldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davacı tarafından ana dosya dava dilekçesinde davalılar … ve … hakkında, bakım gideri için 500 TL, tedavi gideri olarak 500 TL, çalışmadığı günlerdeki kazanç kaybı için 500 TL olmak üzere 1.500 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminat talep edildiği; 07/12/2020 tarihli birleşen davaya verilen dava dilekçesinde ise davalılar … ve … hakkında 4.450,74 VL geçici iş göremezlik zararı, 31.802,87 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 36.253,61 TL maddi tazminat talep edildiği görülmüştür. Mahkemece asıl ve birleşen dosya kapsamında dava dilekçelerindeki talepler, derdestlik dava şartı gözetilerek mükerrer talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı yönünden derdestlik dava şartından reddine karar verilmiş olduğu görülmekle bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 Tarih 2008/4-326 E. 2008/325 K.).Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.Somut uyuşmazlıkta trafik kazası 15/01/2012 tarihinde gerçekleşmiş, birleşen dava ise 07/12/2020 tarihinde açılmıştır. Davalı … süresinde davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığı savunmasında bulunmuştur. Bu durumda kaza tarihi 15/01/2012 tarihi olduğuna göre, kaza tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı 15/01/2020 tarihinde dolmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde davacı müvekkilinin maluliyet durumunun tespitine ilişkin ATK tarafından 07.02.2020 tarihinde kesin rapor hazırlanmış olduğunu, ve ana dosyada davalı … şirketine ihbar yapıldığını, zamanaşımının kesildiğini belirtilmiştir.Dosyada bulunan Bakırköy 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin soruşturma evrak içeriğinden davacının yaralanması nedeni ile kati raporunun alındığı, sürücünün belli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı gelişen durum nedeniyle zararın kapsamının öğrenilemediği iddia edilmemiştir.Zamanaşımını kesen sebepler TBK’nın 154. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Davanın ihbarı, sayılan bu sebeplerden biri değildir. Bu nedenle yukarıda değinilen Hukuk Genel Kurulu kararın da belirlenen zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde tazminat talebinin öğrenme tarihinden itibaren KTK’nın 109.maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiğine ilişkin durumunda somut uyuşmazlıkta oluşmadığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile birleşen davanın davalı … yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davaya konu trafik kazasına ilişkin kaza tespit tutanağında ; ” Sürücü …’ın … plakalı aracı ile … Caddesi istikametinden gelip … Caddesini takiben … istikametine seyir halindeyken … Caddesi … nolu ışıklı trafik lambalarının bulunduğu kavşak ve yaya geçidinden geçmek istediği sırada … Caddesi … istikametinden … Caddesi … istikametine karşıdan karşıya yaya geçidi üzerinde geçmek için yürür halde olan … ile aracın sol ön kısmından çarpması sonucu tek araçlı maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiş olup; Kaza sonucu sürücü …’ın yeşil ışıkta geçtiği, yaralı yayanın …’ın da yayalara da yeşil ışık yandığının iddia etmesi üzerine olay mahallinde herhangı kamera kayıt cihazı da bulunmaması üzerine kaza ile olakalı herhangi bir ve kanaate varılamamıştır.” belirtilmiştir. Mahkemece kusur durumuna ilişkin trafik polisi bilirkişisinden aldırılan 27/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda ve itiraz üzerine akabinde İTÜ öğretim üyelerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden aldırılan 20/10/2017 tarihli heyet raporunda davalı sürücünün % 75 oranında, davacının ise % 25 oranında kusurlu bulunduğu bildirilmiştir. Aynı olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/38 esas sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 14/05/2012 günlü raporda müştekinin oluşan kazada tali, sanığın asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.İlk Derece Mahkemesince maluliyet oranının belirlenmesinde kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi, ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarların, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekili, davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-)Davacı yönünden;Davacı adli yardımdan faydanlandığından HMK 339/2 maddesi gereğince takdiren harç alınmasına yer olmadığına, B-)Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (1.509,99 TL + 2.172,45 TL)=3.682,44 TL harçtan peşin alınan (543,11 TL+318,19 TL+59,30 TL)=920,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.761,84 TL harcın davalı … ‘dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/02/2023