Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1014 E. 2023/1501 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1014
KARAR NO: 2023/1501
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2018/1 Esas – 2021/158 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; sürücüsü … olan tescilsiz elektrik bisiklette yolcu olarak bulunan davacı müvekkilinin plakasını alamadıkları aracın çarpması sonucunda yaralandığını ve tedavi gördüğünü, olay ile ilgili Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/7070 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma yapıldığını, müvekkilinin kazada yaralanmasından dolayı bir süre çalışamadığını, ayrıca kalıcı maluliyetinin oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş görmezlik için 100 TL ve kalıcı iş görmezlik için 100 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06/01/2021 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin geçici ve kalıcı iş görememezlik tazminat taleplerini 78.439,06‬ TL’ye arttırmıştır. Davalı vekili cevabında, davacı tarafça davadan önce müvekkiline usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın cinsinin tespitinin ve araç plakası ile sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatının gerektiğini, kazadaki kusur oranları ve davacının maluliyeti hususlarında Adli Tıp vasıtasıyla incelenip rapor alınması, ayrıca maluliyet tazminatının da uzman bilirkişiler vasıtası ile hesaplanması ve müterafik kusur ve SGK tarafından yapılan ödemelerin tazminat hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkilinin geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu tutulamayacağını, her halükarda müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne, 78.439,06 TL’nin 06/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin bir bozma sebebi olduğunu, mevzuata göre, eksik belgeler nedeni ile tamamlanmamış ve başvuru dava şartı bulunmaksızın dava açıldığını, bu nedenle de, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği ve sigortasız olduğu iddia edilen taşıt 50 cc’nin altında elektrikli bisiklet olduğunu, kaza tarihinde usulüne uygun olarak düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında da kazaya sebebiyet veren aracın, motorlu bisiklet olarak işaretlenmiş ve bu aracın da motorlu bisiklet olduğunun ispatlanmış olduğunu, söz konusu tutanağa süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve tutanağın kesinleştiğini, aksi bir durumun varlığının ispatının davacı tarafa düştüğünü, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi’nden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, heyet teşkili de sağlanmadığını, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, heyet teşkili de yapılmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin adli tıp veya alanında uzman bir kusur bilirkişi heyeti vasıtasıyla yapılması gerektiğini kusur tespitinin hatalı yapıldığını, davacının müterafik kusurunun da ayrıca indirim sebebi olduğunu, davacının koruyucu tertibat kullanmadığını, istiap haddinin de aşıldığını, müvekkili kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, yeni genel şartların yürürlüğe girmesi sonrası gerçekleşen kazalarda geçici işgöremezlik zararından sosyal güvenlik kurumunun sorumlu olduğunu, 5684 sayılı yasanın 14. Maddesi ve Güvence Hesabı yönetmeliği gereği Güvence Hesabı bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, dolaylı zarar, gelir kaybına ilişkin geçici iş göremezlik tazminatından kurumun sorumlu olmadığını, geçici işgöremezlik tazminatı trafik sigortası genel şartlarının a.2.d maddesindeki zarar tanımına girmediğini, geçici işgöremezlik tazminatı a.5 teki teminat türlerinde sayılmamış ve A.6.K maddesinde teminat dışı haller arasında sayıldığını, bu nedenle, geçici işgöremezlik zararından müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, dava ile bağlantılı olan soruşturma dosyasında davacı tarafın şikâyetçi olmaması nedeniyle müvekkili kurumdan tazminat talep hakkı sona erdiği halde, bu hususun dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesinin gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, yaralanma nedeni ile kalıcı ve geçici maluliyetten doğan zararın kazaya neden olan aracın plakası ve sürücüsü tespit edilemediğinden davalı Güvence Hesabından tahsili istemine ilişkin olarak eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça yazılı dilekçe ile davalı Güvence Hesabına müracaat edildiği, dilekçe üzerindeki alındı kaşesine göre 20/09/2017 tarih … no ile kaydın yapıldığı anlaşılmakla başvuru koşulu yerine getirildiğinden davalı sigorta şirketinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Kaza tespit tutanağında yazılı olan motorlu bisiklet tanımının davacının yolcu olarak bulunduğu araç olduğu, kazaya sebebiyet veren aracın ise çarpıp kaçma nedeni ile plakası tespit edilemeyen … yada … marka araç olduğunun davacı tarafından beyan edildiği terk nedeni ile tutanakta yazılı olmadığı, davacının eşi ve dava dışı çocuğunun 112 ile özel bir hastaneye getirildiğinin hastane adli raporlarında yazılı olduğu davacının ise devlet hastanesine götürüldüğü, polis merkezine bilgi verildiği anlaşılmakla tanık, kamera görüntüsü bulunmadığı da hazırlık evrakında belirtildiğinden yaralanmanın trafik kazasından meydana geldiğinin kabulü gerektiğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan maluliyet, kusur ve aktüerya raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde raporlara itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet, kusur oranları ve aktüerya hesabı bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet, kusura ve hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Davacının hazırlık soruşturmasında şikayetinin bulunmaması maddi tazminat istemlerinden de vazgeçtiği anlamı taşımadığından ve SGK yazısında davacının herhangi bir kaydının bulunmadığı belirtildiğinden ödeme de yapılmadığı anlaşılmakla bu yönlere ilişkin istinaflar yerinde bulunmamıştır. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak eksik belge ile müracaat söz konusu olduğundan temerrütün dava tarihi ile gerçekleştiği ve dava tarihinden itibaren temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerektiğinden kararın bu yön itibari ile düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacının olayda ayağının kırıldığı, koruyucu ekipman giyip giymediğinin belirsiz olduğu anlaşılmakla birlikte, davacının dışında mobilette sürücü eşi ve ayrıca 2 ve 6 yaşındaki çocuklarının da bulunduğu anlaşıldığından istiap haddinin aşılması, davacının da kazaya uğrayan bisiklete istiap haddinin aşıldığını bilerek binmesi müterafik kusur olup hükmedilen tazminat miktarından yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda indirim yapılması gerektiğinden bu husus değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmadığından Dairemizce hükmolunan tazminat miktarından %20 oranında indirim yapılarak hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Sonuç olarak HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 62.751,24 TL tazminat talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan yargılama giderinin hesaplanmasında nazara alınmamış, davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 62.751,24 TL tazminatın dava tarihi olan 28/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 4.286,53 TL ilam harcından peşin alınan 31,40 TL ve ıslah harcın olan 267,23 TL harç toplamı 298,63 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.987,90 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 298,63 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan ve dökümü aşağıda gösterilen toplam 3.206,03 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 10.040,19 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/09/2023