Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1010 E. 2023/1678 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1010
KARAR NO: 2023/1678
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
NUMARASI: 2019/436 Esas – 2021/260 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti’ne ait olan … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, 10/05/2018 tarihinde davalının uhdesinde sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın ön lastiğinin patlaması sonucu duraklama yaptığı esnada … aracın önüne aniden araç çıkması neticesinde sola manevra yaptığı sırada … plaka sayılı araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili sigorta şirketinin hasar tazminatı ödemesi yaptığını, müvekkili sigorta şirketinin hasar tazminat bedelini ödemekle, TTK’nın 1301. maddesine göre sigortalısının haklarına halef olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin dava açmadan önce davalı yana bildirimde bulunduğunu, meydana gelen hasarda davalı yan uhdesinde sigortalı olan aracın %100 kusurlu olduğunu belirterek, 6.274,00 TL rücu tazminatının fazlaya dair faiz ve kusur artışından doğan dava ve talep hakkı saklı tutularak 04/07/2018 itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans kredileri için uyguladığı faiz oranı üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen araca ait 10/05/2018 tarihli kaza tarihine ilişkin herhangi bir poliçeye rastlanmadığını, bu sebeple iş bu davanın müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Somut olayda 10/05/2018 tarihinde meydana gelen ve davacı yana kasko sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davalı yana sigortalı olduğu iddia edilen …, … plakalı araçlar ile plakası tespit edilemeyen aracın karıştığı trafik kazası nedeni ile hasarlandığını, davacı tarafından sigorta poliçesi kapsamında sigortalı araçtaki hasarın ödendiğini, mahkemeye sunmuş oldukları sigorta gözetim merkezinden gelen evraka ilişkin beyan veya savunmayı değiştirme yasağına aykırı olduğunun hakim tarafından re’sen gözetilecek hususlardan olmadığını, savunma veya iddianın genişletilmesi hususunda karşı tarafın açıkca muvafakat etmediğini bildirmesi gerektiğini, karşı tarafın açıkca muvafakat etmediğini bildirmemesi halinde iddia ve savunmanın genişletilip değiştirildiğinin resen nazara alınamayacağını, mahkeme kararının bu yönüyle usule aykırı olduğunu mahkemeye sunmuş oldukları beyanın iddianın genişletilmesi olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuan tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, davacıya kasko sigortası ile sigortalı … plakalı aracın trafik kazası nedeni ile uğradığı hasarın ödenmesi nedeni ile ödenen bedelin hasardan sorumlu olduğu iddia edilen araçların trafik sigortacısından halefiyet ilkesi gereği tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” 91.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemelerine yer verilmiş olup, davalının iddia edilen sorumluluğunun yasal dayanağını ise bu madde oluşturmaktadır. Ancak davalı sigorta şirketinin anılan madde gereği sorumlu olabilmesi için kaza tarihini içerir şekilde düzenlenmiş bir sigorta poliçesinin bulunması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı vekili cevap dilekçesinde, kazaya karıştığı iddia edilen araçların kaza tarihi itibariyle düzenlenmiş ZMMS poliçeleri bulunmadığından ZMSS sigortacısı olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece Sigorta Bilgi Gözetim Merkezine yazılan müzekkereye verilen cevapta, hasara neden olduğu iddia edilen … ve … plakalı araçların kaza tarihi olan 10/05/2018 tarihi itibariyle dava dışı … Sigorta A.Ş.’ne sigortalı oldukları bildirilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 141. maddesindeki düzenleme gereğince, taraflar, tahkikat aşamasında kural olarak iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremezler; yani yeni vakıa ileri süremezler ve eski vakıaların yerine yeni vakıalar ikame edemezler. Bunun yapılabilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati, bunun mümkün olmaması durumunda da ıslah suretiyle gerçekleştirilebilir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/7551 E. – 2023/2162 K. sayılı kararı). Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; … ve … plakalı araçların kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketi nezdinde geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmadığının anlaşılmasına, davalının cevap dilekçesinde kazaya karıştığı iddia edilen araçların kaza tarihi itibariyle düzenlenmiş ZMMS poliçeleri bulunmadığını beyanı doğrultusunda savunmanın genişletilmesi yasağının ihlali oluşmadığı, taraflar, tahkikat aşamasında kural olarak iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremeyeceğinden, davacının talebine karşılık davalının açık muvafakati ve davacının da ıslah talebi bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023