Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/944 E. 2022/833 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/944
KARAR NO: 2022/833
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2016/1102 Esas – 2019/1052 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/11/2009 tarihinde Kozan’da meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilleri … ve …’in kızları ve farazi desteği …’ın vefat ettiğini, söz konusu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, anılan araca ilişkin olarak olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesi olmadığından meydana gelen zararlardan sigorta mevzuatı uyarınca davalı …’nın mesul olduğunu, davalıya iadeli taahhütlü usulde teminat limitleri içinde ödeme yapması gerektiğine dair ihtarname 4 adet ekiyle birlikte 03/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ancak davalı 8 günlük yasal sürede ödeme yapmayarak temerrüde düştüğünü, taleplerinde tüm denkleştirme nedenleri dikkate alınmadığını, davalının sigortalısının tam kusuruna dayanılmadığını, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’ndan müvekkili … için 1.250,00 TL … için 1.250,00 TL olmak üzere toplam 2.500,00 TL maddi tazminatın (Destekten yoksun kalma tazminatı) ihtarnamenin tebliğ tarihinin 8 iş günü sonrası olan 14/10/2016 tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans) faiziyle birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu poliçelerden dolayı sorumluluklarının davacının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu davanın kabulu anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın zararını usulen ispet etmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, kusur durumu belirlenirken müterafik kusur dikkate alınması gerektiğini, kazaya karışan poliçesi bulunmayan … plakalı araç ticari bir araç olmadığını hususu bir araç olduğunu, ayrıca ne davacı ne de … plakalı araç maliki ticari bir işletme sıfatına da sahip olmadığını, bu nedenle davacı tarafın avans faizi talebi Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının kabulü ile; A-Davacı … lehine 26.166,36 TL maddi tazminatın 19/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan kanuni sorumluluk sınırı dikkate alınarak tahsiline davacı …’e verilmesine, B-Davacı … lehine 26.166,36 TL maddi tazminatın 19/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan kanuni sorumluluk sınırı dikkate alınarak tahsiline davacı …’e verilmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından KTK’nın 97. maddesindeki başvurusu şartı yerine getirilmediğini, söz konusu davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan yargılamaya geçilmesinin kanuna aykırı olduğunu, istiap haddi aşımı ve koruyucu tertibat kullanılmama nedenlerinden dolayı müterafik kusur indirimi hususlarının mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, Yargıtay yerleşik uygulamalarının aksine bir karar verildiğini, temerrüd tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun dava tarihinden itibaren başladığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 28.11.2009 tarihinde sürücü …’ın idaresindeki … plakalı ve sepetli motosiklet ile … istikametinden … köyü istikametine doğru dik iniş eğimli yolda seyir halindeyken olay yeri viraj mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve seyir istikametine göre sol taraftan yol dışı kalarak uçuruma yuvarlanması sonucu motosiklette yolcu …’ın yaşamını yitirdiği, davacıların bu kaza nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça 13/10/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine yazılı müracaat ile başvuru koşulu yerine getirilmiş olmakla davalı sigorta şirketinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; Otopsi raporunda ölüm sebepleri içinde parçalı kafatası belirlemesi de bulunduğunu ve kaza tespit raporuna göre kask olmadığı da belirtilmiştir. Bu nedenle yaralanan bölgenin kafa bölgesi olması nazara alındığında desteğin kask takmamasının zarara etkili olduğu değerlendirildiğinde hesaplanan tazminattan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmamış olması doğru olmamıştır. Araç sepetli motosiklet olup iki yolcu belirlemesi yapıldığından her ne kadar kazanın meydana gelmesi ile istiap haddi arasında bağlantı olduğuna ilişkin bir rapor tanzim edilmemiş ise de sonuç olarak birden fazla müterafik kusur indirimi olsa dahi sadece %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılacağından bu yöndeki etsik inceleme sonuca etkili görülmemiştir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafça dosyaya sunulan, davalı sigorta şirketine başvuru dilekçesi tebliğ belgesine göre, davalıya 03.10.2016 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 13.10.2016 itibariyle davalı sigorta şirketi temerrüde düşmüştür. Mahkemece bu tarihten daha sonraki 19/10/2016 tarihi temerrüt tarihi olarak alınmıştır. Bu durumda dava öncesinde başvuru yapılarak davalı temerrüde düşürüldüğünden faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Aleyhe bozma yasağı gereğince de davalı lehine olan faiz başlangıç tarihi düzeltilmemiştir. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek her bir davacı bakımından 26.166,36 TL maddi tazminattan Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında bulunan 20.933,08 TL üzerinden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur indirimi nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan istinaf talep eden davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiş 2022 yılı AAÜT üzerinden belirlenen vekalet ücreti İlk Derece Mahkemesi hükmündeki vekalet ücretini geçtiğinden, istinaf talep eden davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek İlk Derece Mahkemesi hükmünde hesaplanan vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacıların davasının kabulü ile; A-Davacı … lehine 20.933,08 TL maddi tazminatın 19/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan kanuni sorumluluk sınırı dikkate alınarak tahsiline davacı …’e verilmesine, B-Davacı … lehine 20.933,08 TL maddi tazminatın 19/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan kanuni sorumluluk sınırı dikkate alınarak tahsiline davacı …’e verilmesine, 2-Alınması gereken 2.859,87 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL peşin harç ile 171,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 200,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.659,67 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, başvuru ve vekalet suret harcının davacılar üzerinde bırakılmasına, mahsup edilen 200,20 TL harcın harcın davalıdan tahsiline davacılara iadesine, 3-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan bilirkişi ücreti, ATK fatura ücreti, tebligat gideri, posta masrafı olan 1.053,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 4-İşbu dava nedeni ile davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre maddi tazminat yönünden belirlenen 3.139,36 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 6-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre maddi tazminat yönünden belirlenen 3.139,36 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 7- HMK’nın 333.maddesi uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2022