Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/880 E. 2022/868 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/880
KARAR NO: 2022/868
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2017/399 Esas – 2019/940 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 30/09/2015 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, bu kazanın oluşumunda kazaya sebebiyet veren aracın olay yerini terk etmesi ve plakasının bilinmemesi nedeniyle davanın …na yöneltildiğini, müvekkilinin kazada sürücü konumunda olup kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun plakası belirlenemeyen araçta olduğunu, HMK’nın 107.madde uyarınca belirlenecek; geçici iş göremezliğe bağlı tazminat, kalıcı meslekte kazanma gücü kaybına bağlı maddi tazminat, geçici ve tespit edilebilirse kalıcı bakıcı gideri ihtiyacına ilişkin maddi tazminat, SGK tarafından karşılanmayan tedavi, yol, yemek, refakatçi ve sair tedaviye bağlı ek giderleri tazminatına ilişkin maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından kuruma başvuru yapıldığını, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verildiğini, davacının zararı giderilerek ödeme yapıldığını, söz konusu kaza ile ilgili olarak müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, tespit edilen 9.812,00 TL tazminat tutarının 20/12/2016 tarihinde davacıya ödendiğini, 01/06/2015 tarihli Trafik Genel Şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, ayrıca hesaplanan tazminattan müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Davanın kısmen kabulü ile 34.849,68-TL maddi tazminatın 20/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … plakalı araç seyir halinde iken plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç ile çarpışması sonucu …’nün malul kaldığını, maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre belirlenmesi gerektiğini, mevcut kaza ile ilgili bir rapor alınabilmesi kaza ile ilgili tedavinin sona ermiş olması ve sonrasında yetkili ve resmi kurumdan rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporunun çelişkili olduğunu ve çelişkinin giderilmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi hususunun mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, ek maluliyet için kuruma başvuru şartı yerine getirilmediğini, hükmedilen kararın öncelikli olarak başvuru şartları yerine getirilmediğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin SGK sorumluluğunda olup …nın sorumluluğunun Trafik Kanununun 98. maddesi hükmünce sona erdiğini, müvekkil kurumun sorumluluğu dava tarihinden itibaren başladığından, 20.12.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; Kazaya karışan araç davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olup davacı vekili sigorta şirketine başvuru yaptığı, ödeme dahi yapıldığı ancak ödemenin yetersizliği nedeniyle dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları) Somut olayda; davacının ödeme yapılmasını sağlamak için, davalıya başvuru yaptığı ve davalının 20/12/2016 tarihinde kısmi ödeme yaptığı; ödemenin yetersiz olduğu iddiası ile davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece davalının yetersiz olan kısmi ödemeyi yaptığı 20/12/2016 tarihinde tüm zarar için mütemerrit olduğu dikkate alınarak, 20/12/2016 tarihinden temerrüt faizine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Sürücü belgesiz motosiklet kullanması idari para cezasına gerektiren sürüş kusuru olup zararın artmasına yol açan müterafik kusur olarak nitelenemeyeceğinden müterafik kusura değinen istinaf talepleri de yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 08/11/2018 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı iş göremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usulü kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022