Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/835 E. 2022/801 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/835
KARAR NO: 2022/801
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2019/963 Esas – 2019/167 Karar
DAVA: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’ın dosya borçlusu şirketin ortaklarından birisi olup dosya borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığını ancak müvekkile gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesi ile müvekkilin kendisine daha önce gönderilen haciz ihbarnamelerinden haberdar olduğunu ve bu sebeple daha önceki haciz ihbarnamelerine itiraz edemediğini ve işbu menfi tespit davasını açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkilin adına usulüne uygun olarak gönderilmiş 1. ve 2. Haciz ihbarnamesi hakkında bir tebligat olduğunu göremediklerini, dolayısıyla 1. ve 2. Haciz ihbarnamesinin yokluğu halinde de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ancak usulüne uygun bir şekilde bir ve ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş bile olsa müvekkilin dosya borçlusu … Anonim Şirketine herhangi bir borcu bulunmadığı için menfi tespit talebinin yine de kabulü gerektiğini beyan ederek müvekkilin dosya borçlusu … Anonim Şirketine bir borcu olmadığının tespiti ile Çerkezköy İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından müvekkil hakkında gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafça açılan Davanın, TTK’nın 5/A-1, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın dosya borçlusu … Anonim Şirketine herhangi bir borcu bulunmadığını, davada üçüncü kişi konumunda bulunan müvekkiline, İİK m. 89/2. ve 3. bendi gereği tebliğ edilmesi gereken 1. haciz ihbarnamesi ve 2. haciz ihbarnamesinin tebliğ edilmediğini, müvekkilinin de söz konusu haciz ihbarnamelerine, kendisine daha öncesinde herhangi bir tebligat yapılmadığı için itirazda bulunamadığını, davanın konusunun, 3. haciz ihbarnamesine itiraz edilmek suretiyle borçlu olunmadığının tespiti davası olduğunu, dolayısıyla herhangi bir para ödenmesi veya tazminat talebini içermediğini, dava öncesi arabuluculuğa başvurma şartı bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’a, 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile 18/A maddesi eklenerek, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu minvalde olmak üzere 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenlemelere göre, davanın arabuluculuk dava şartına tabi olabilmesi için davanın ticari dava olması yanında konusunun bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin olması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, dava, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, davalı tarafın borçlusu olan dava dışı … Anonim Şirketine müvekkilinin herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını iddia ederek, haciz ihbarnamelerinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmamaktadır. Davaya konu ihtilaf, tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmadığı gibi TTK’da düzenlenen bir husustan da doğmamıştır. Kaldı ki, davanın konusu bir miktar paranın ödetilmesi istemine ilişkin değil, genel olarak haciz ihbarnameleri tebliğine bağlanan borcun zimmetinde sayılmasına ilişkin sonucun ortadan kaldırılmasına ilişkindir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de İİK’nın 89/3. maddesine dayalı menfi tespit davaları alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden somut uyuşmazlıkta davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/04/2022