Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/816 E. 2022/1050 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/816
KARAR NO: 2022/1050
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2017/1147 Esas – 2018/1243 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Desteğin tam kusuru tek taraflı kaza Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.10.2008 günü müteveffa … ve idaresindeki … plaka … çekici plakalı kamyon ile Ilgın istikametinden Kadınhanı istikametine doğru ilerlerken direksiyon hakimiyetini kaybederek şarampole devrilmesi neticesinde olay yerinde vefat ettiğini, müvekkillerinin, desteği …’ın vefatıyla onun kendilerine sunduğu ve sunacağı destekten yoksun kaldıklarını, … plaka … çekici plakalı kamyonun kaza tarihinde geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmadığından Güvence Hesabının müvekkillerinin zararından sorumlu olduğunu, müvekkillerin yoksun kaldığı destek tazminatının ödenmesi istemiyle 11.10.2017 tarihli başvuru dilekçesiyle, başvuruda bulunulduğunu, davalı Güvence Hesabının 05.12.2017 tarih ve … sayılı yazı ile, 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle reddedilerek ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak sigorta limiti çerçevesinde, her bir müvekkil için 25,00 TL olmak üzere toplam 100,00 TL tazminatın davalıların temerrüdü tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek KTK’nunda düzenlenen zamanaşımı, gerekse TCK.’nda öngörülen uzamış zamanaşımı süreleri dava tarihi itibarıyla dolduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu kazanın 15.10.2008 tarihinde gerçekleştiğini, bu nedenle KTK’daki 2 yıllık ve TCK’daki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, tazminatın ödenmesi halinde sürücünün mirasçılarına rücu edileceğinden alacaklı ve borçlu sıfatları birleşmiş olacağını bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın A.6-b maddesi uyarınca, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışı olduğundan, müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, yasal faiz işletilmesinin hukuka uygun olacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece tazminat taleplerinin teminat dışı kaldığından bahisle davanın reddine karar verildiği, anılan değişikliklerin davaya uygulanmasının mümkün olmadığını, Genel Şartlardaki değişiklikten önce gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin cismani zarar nedeniyle açılan tazminat davalarının kaza tarihindeki mevzuata göre çözümlenmesi gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, anılan değişikliklerden önce gerçekleşen kazalarda Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/14573 Esas, 2017/6035 Karar sayılı kararına dayanarak istinaf incelemelerinde ve uygulamada dava tarihi değil kaza tarihinde geçerli olan mevzuata göre çözümlenmekte olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 15/10/2008 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Daire kararının kapsamına göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazı inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2022