Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/810 E. 2022/892 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/810
KARAR NO: 2022/892
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
NUMARASI: 2016/631 Esas – 2019/501 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 29/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri …’in eşi ve …ın babası …’nın 03/01/2009 tarihinde … plakalı motosikletine … plakalı kamyonun çarması sonucu vefat ettiğini, müvekkiller adına tüm maddi ve manevi alacakları hususunda davalıya ihtarname keşide edildiğini, davalı … şirketinin murisin kazada % 100 kusurlu olması nedeniyle talebi reddettiğini, müvekkili …’in kendisi ve çocuklarının masrafını karşılayacak maddi imkanı bulunmadığını, yaşanan bu kazadan sonra müvekkillerinin mağdur olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 30.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 24/03/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı beyan edilen … plakalı araç müvekkil tarafından ZMSS Poliçesi ile sigortalandığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, destek tazminatı taleplerinin teminatın dışında kaldığını, trafik sigortasının kazadan zarar gören üçüncü şahısları koruma altına aldığını, ödeme yapılamamasında müvekkil şirketin kusuru olmadığını, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan müvekkil şirketin sorumluluğu doğmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın esastan reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda maktül …’nın kazada %100 oranında kusurlu kabul edildiğini, ancak raporda, arkadan seyretmekte olan aracın takip mesafesinin yeterli olup olmadığı, …’ın sürücü olarak üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediği değerlendirilmeksizin ve kazayı engelemek için yapabileceği manevralar göz önüne alınmaksızın tüm kusurun maktüle yüklendiğini, kazanın meydana geldiği yer ve oluş şekli de göz önüne alındığında kazaya sürücü …’ın sebebiyet verdiğinin aşikar olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik ihtiyaçlarına göre destekten yoksun kalanlar ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarını, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağını, dolayısıyla tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğini, kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren genel şartların uygulanmasının geriye yürütülemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08.01.2009 günü sürücü … idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken sola şerit değiştirme manevrası yaptığı esnada aracının arka kısımlarına, gerisinden sol şeridi takiben gelen dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı tankerin ön kısımlarıyla çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’nın ölümü nedeniyle, müteveffanın sürücüsü olduğu … plakalı araç zmms sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların desteği olan müteveffanın ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihini kapsar ZMSS poliçesi nedeniyle kaza tarihindeki limiti dahilinde davalının sorumluluğu bulunmaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacaktır. Dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olması desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/9002 E. ve 2014/8387 K., 2014/13307 E. ve 2016/11078 K., 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 E. ve 411 K.sayılı kararı, 22.2.2012 gün, 2011/17-787 E. ve 2012/92 K. sayılı kararı, 16.1.2013 gün 2013/17-1791 E. ve 2013/74 K. sayılı kararları). Somut olayda kaza 03/01/2009 tarihinde meydana gelmiştir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kazanın oluşumunda ATK’dan alınan kusur raporuna göre destek …, tam kusurludur. Desteğin sevk ve idaresinde ki motosikletin, kaza tarihi itibariyle geçerli trafik sigortası bulunması nedeni ile davalı aleyhine dava açılmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün olmadığı, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle desteğin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşıldığından davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/04/2022