Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/807 E. 2022/865 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/807
KARAR NO: 2022/865
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2015/573 Esas – 2019/819 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/10/2010 günü … plaka sayılı araç sürücüsü …’nun müvekkiline çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından aldırılan trafik bilirkişi raporuna göre araç sürücüsü …’nun 6/8 oranında asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin 2/8 oranında tali kusurlu olduğunu, müvekkiline kazadan sonra 4 adet platin takıldığını belirterek davacının trafik kazasında bedensel zarar nedeniyle, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi ile birlikte … ve …’dan, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazminat miktarının davalılardan (Davalı Sigorta Şirketi yönünden, yargılama sonunda verilecek bakiye maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek faiziyle birlikte, sorumluluk sınırlarına göre yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımına uğradığını bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının açmış olduğu davanın yersiz olduğunu, davacının kazadan sonra bütün tedavi masraflarıyla ilgilendiklerini, davacının yine medikal ihtiyaçlarının karşılandığını, kaza sürecinde davacının maddi ve manevi olarak yanında bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç müvekkili şirket nezdinde trafik sigortası ile sigortalandığını, sorumluluklarının şahıs başına 175.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından kazada yaralanan davacı yanın başvurusu neticesinde hasar dosyası açıldığının ve dosyanın aktüere gönderildiği ve ödenmesi lazım gelen tazminat miktarının davacıya ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini, olay tarihinden itibaren faiz talebinin yasal bir dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davacının maddi tazminat isteminin reddine, Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.500,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 25/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu kaza ile ilgili olarak İstanbul 28. Sulh ceza mahkemesince yapılan tahkikatta 2/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda ise müvekkilinin %65 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, gerekçeli kararda ise sigorta şirketi tarafından davacıya maddi zararı aşar miktarda ödeme yapıldığını, raporlar arasında çelişki bulunduğunu, davacının maddi zararının bulunmadığı yönündeki kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yaralanma derecesi, iyileşme süresi ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin kriterlere göre belirlenen manevi tazminatın düşük kaldığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 25/10/2010 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç seyri sırasında olay mahalline geldiğinde gidiş istikametine göre yolun sağından gelip, yolun sol tarafına geçmek isleyen davacı yaya …’a aracının sol ön kısımları ile çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1101 Esas 2013/70 Karar sayılı dosyasında mahallinde yapılan keşif doğrultusunda alınan kusur raporunda sürücü Ramazan’ın asli kusurlu, yaya …’in ise tali kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiş, Ceza Mahkemesi bu kusur raporunu esas alarak karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince İTÜ bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunda sürücü …’ın %35 kusurlu, yaya …’in ise %65 kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu arasında kusur oranlarında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişki giderilmeksizin karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Manevi tazminatın belirlenmesinde kriterlerden biri de tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarıdır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; Kusur oranları konusunda bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve çelişkinin giderilmesi için rapor alınması gerektiğinden kusur durumu netleşmeden manevi tazminatın belirlenmesi eksik incelemeye dayalı olduğundan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür. O halde mahkemece yapılması gereken ATK Trafik Kürsüsünden kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek davacının maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022