Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/805 E. 2022/352 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/805
KARAR NO: 2022/352
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2016/1032 Esas – 2019/997 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.07.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebi ile plakası tespit edilemeyen gri renk … tipli araç sürücüsünün tam kusurlu olarak yaya konumunda olan müvekkiline çarpması sonucu daimi sakat kaldığını, davalı tarafın trafik sigortasını yaptırmadığını, güvence hesabı yönetmeliğine göre işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için kişi başına sakatlık halinde kaza tarihi itibari ile trafik sigorta limiti olan 150.000,00.-TL bedeni teminat sağlamakta olduğunu, müvekkili kaza sonucunda %80 oranında genel çalışma gücünü kaybettiğini, davalıya teminat limitleri dahilinde ödeme yapması için süresinde ve usulüne uygun olarak başvuru yapılmışsa da 8 iş günü süresinde gereken ödemeyi yapmayarak temerrüde düştüğünü iddia ve beyan ederek fazlaya ait munzam zarardan kaynaklanan alacakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 04/02/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; 2.341,84.-TL artırarak, 12.341,84.-TLye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; plakası tespit edilemeyen araçların sebebiyet verdiği kazalar nedeni ile açılan davalarda öncelikle tespit edilemeyen aracın varlığının ve davaya konu kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp Kurumu’nca yapılması gerektiğini, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen raporlar ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığını, davacı yan tarafından Burdur Devlet Hastanesi’nden alınan Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nun geçerlilik süresinin dolduğunu, günümüz itibariyle geçerliliğinin kalmadığını, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatının kaynaklanan sorumluluğunun bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş tazminat tutarı varsa bu tutarın müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 12.341,84.-TL tazminatın 11/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki haklardan feragat edilmesi diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşıdığını ve böylece müteselsil sorumlu olan kişi/kurumda sorumluluktan kurtulmuş olacağını, kazaya ilişkin savcılık soruşturma dosyasında, davacı, tespit edilmesi halinde dahi kazaya sebebiyet veren şahıstan şikayetçi olmadığını, uğranılan zararı hususunda … ile müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan araç sürücüsüne karşı şikayetçi olmadığını, davacının şikayetçi olmaması hali müvekkilinin sorumlulara karşı olan rücu hakkını ortadan kaldırdığından, davacının bu bağlamda da …’na karsı tazminat hakkı bulunmadığını, plakası tespit edilemeyen araçların ispatının somut delillere dayanması gerektiğini, sözlü beyanlar haricinde herhangi bir delil olmamasına rağmen aracın varlığının kabulü ile araca kusur atfedilmesi ve müvekkili yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kazadan kaynaklı süregelen maluliyetinin ispatlanması gerektiğini, kaza tarihinde 59 yaşında ev hanımı olan davacının geçici iş göremezlik kaybından doğan zararının bulunmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı tespit edildiğini, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 01.10.2011 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamında 12/07/2009 tarihinde düzenlenen olay yeri inceleme ve görgü tespit ve kroki raporunda kaza yerinde 8 metre lastik sürtünme izinin olduğunun tespitine, davacının kaza nedeniyle yaralanmasına ilişkin hastane ve ATK raporu bulunmasına, davacının savcılık aşamasında açıkça yaralanma nedeniyle tazminattan feragati olmamasına, davacıdaki maluliyetin kaza tarihinde geçerli ATK raporuyla tespit edildiğine, davacının zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olmasına (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/18763 Esas-2018/10248 Karar sayılı ilamı), davadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulduğuna göre faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 843,07 TL harçtan peşin alınan (54,40+157,00=)211,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 631,67 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/02/2022