Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/804 E. 2021/271 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/804
KARAR NO: 2021/271
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2017/275 Esas – 2019/907 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’e ait olup, davalı sigorta şirketinde ZMMS ile sigortalı, sürücüsü diğer davalı … olan … plakalı araç ile 15/10/2016 tarinde … Mah. Ataşehir Bulvarı üzerinde davacıların murisi …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, ceza yargılamasında alınan rapora göre davalı sürücünün asli kusurlu bulunduğunu, müvekkilleri eş ve çocukların murisin ölümü nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını belirterek davacı eş … için 5.000 TL, çocuk … için 1.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, eş … için 150.000 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 50.000 TL olmak üzere toplam 350.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı aracın 09.10.2016/09.10.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile ve ölüm halinde kaza tarihi itibariyle kişi başına 310.000 TL’ye kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, öncelikle kazaya karışan araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi ve bilahare maddi tazminat miktarının tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların poliçe limitini aşan miktarda zararı bulunması halinde müvekkili yönünden bir sorumluluktan söz edilebileceğini, ceza yargılamasında temin edilen Adli Tıp Kurumu raporu ve dosyada bulunan resmi kayıtlar, tutanaklar, tanık anlatımları ile kazanın meydana gelmesinde müteveffanın asli kusurlu olduğunu ortaya koyduğunu, müvekkilinin durumunun BK’nun 52/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin, Yargıtayın yerleşmiş içtihatları, zararlı neticeye neden olan kusurun ağırlığı, olayın özelliği ve hakkaniyet ölçüleri ile birlikte değerlendirildiğinde kabul edilebilir nitelikte olmadığını, maddi zararlarını dahi çok yüksek miktarda aşan, kusur illiyet ilişkisi nedeniyle ölçülü ve hakkaniyetli olmayan biçimde zenginleşme amacına yönelik olarak talepte bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …’in davaya cevap vermediği, vekili tarafından 29/01/2018 tarihinde verilen beyan dilekçesi ile; müvekkilinin davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın maliki olduğunu, kazayla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, aracın tüm kontrollerini ve sigortalarını eksiksiz yaptırdığını, araca ve kendisine ilişkin herhangi bir kusur yükletilemeyeceğini, kaza yapanın oğlu olduğunu, ceza yargılamasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, maddi anlamda müvekkiline yöneltilebilecek taleplerin ancak sigorta şirketinin poliçe limitini aşan bir zararın tespiti halinde mümkün olacağını,manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 13/09/2018 tarihli dilekçesi ve 19/09/2018 tarihli duruşmadaki beyanı ile; maddi tazminatla ilgili … Sigorta ile sulh partokolü yaptıklarını, sigortadan ödemeyi tahsil ettiklerini, tüm davalılar yönünden maddi tazminat talebinden feragat ettiklerini, manevi tazminat davası yönünden davaya devam ettiklerini beyan ederek davalı şahıslar yönünden manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili 22/10/2018 tarihli dilekçesi ile; davacılar ile sulh olduklarını, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda hiç bir taleplerinin olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “A-Maddi Tazminat Davası; Maddi tazminat yönünden davacılar vekilinin tüm davalılar yönünden vermiş olduğu feragat beyanı uyarınca maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, B-Manevi Tazminat; Manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile; davacılardan eş … için 40.000,00 TL., davacı … için 20.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL. Manevi tazminatın olay tarihi olan 15/10/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/725 E. dosyada bulunan 24/01/2017 tarihli bilirkişi raporu ile heyet tarafından hazırlanan 04/04/2018 tarihli raporların birbirini doğrulayıp davalı şoförün asli kusurlu olduğunu ortaya koyduğunu, mahkeme tarafından teknik üniversiteden alınan bilirkişi heyet raporundan davalı …’in asli kusurlu bulunduğunu, 04/04/2018 tarihli heyet raporunda 1,55 promil alkollü iken maktule çarpıp ölüme neden olan sanığın aldığı alkol düzeyi nedeni ile ayakta durmakta dahi güçlük çekeceğinin tespit edildiğini, hukuk mahkemesinin ceza mahkemesi kusur oranını ile bağlı olmadığını, yerel mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat oranının düşük kaldığını, davalılar … ve … lehine maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararında davacıların yakını …’ın kendi ölümüyle sonuçlanan olayda asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/725 Esas sayılı dosyasında yer alan tüm ifade ve raporlar dikkate alınarak benimsendiğinden kusur durumları adına açıklama yapmayacağını, kazadan sonra müteveffanın yol kenarında bulunan ve esasen park yasağı olan diğer bir araca çarpmak suretiyle yaralanması ve sonrasında vefatı biçiminde gelişen kazada müvekkilin tali kusurlu olduğu müteveffa yayanın ise asli kusurlu olduğu ortada iken ve mahkemece bu durum benimsenmiş iken kusur oranları dikkate alınmaksızın hükmedilen manevi tazminat tutarının kabulünün mümkün olmadığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Kaza nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağına göre davalı sürücü tali davacılar yakını destek asli kusurludur. Davalı sürücünün yargılandığı ve kesinleşen ceza dosyasındaki kararda “Tartışmalı olan husus, olayın 01:00’den öncemi sonramı olduğu ve kusur durumudur. Duruşma sırasında yeminle dinlenen trafik kaza tutanağını düzenleyen tutanak tanığı …’nin yeminli beyanında olay yerine kaza anonsundan 15-20 dakika sonra gittikleri, daha sonrada sanığın alkol raporunun emniyet müdürlüğünde alındığını ve alkol metre raporundaki saatin bu saat olduğu yönündeki beyanı, yine duruşmada yeminle dinlenen tanık …’ın olayın 00:30-01:00 sularında olduğunu yönündeki beyanı ve müteveffanın hastaneye giriş saatleri gözetildiğinde eylemin saat 01:00’dan önce olduğu” kanaati açıklanmıştır. Yine davalı sürücünün Adli Tıp (olay saatine göre seçenekli rapor hazırlanmış) tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek tali kusurlu ancak alkollü olduğundan ve yüksek hızla aracını sürdüğünden alt sınırdan uzaklaşarak hüküm kurduğu anlaşılmıştır. Mahkemece İTÜ ‘den alınan kusur raporuna göre ise davalı sürücü %75, destek %25 kusurlu tespit edilmiştir. Mahkemece “….İstanbul Anadolu 17.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/725 Esas sayılı dosyasında ifade zabıtları, kusur raporları, karar örneği ve kesinleşme şerhi celp edilmiş, mahkememizce İstanbul Teknik Üniversitesi otomotiv kürsüsünden oluşturulan bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmıştır. Ceza mahkemesi tarafından kusur durumunun ayrıntılı olarak tartışıldığı, olay saatinde trafik lambalarının ne şekilde yandığı konusunun ilgili belediyeden sorulduğu, olay yerinin CD görüntülerinin incelendiği, ayrıntılı tanık ifadelerine başvurulduğu, yargılama sonucunda; davalı sürücünün aracının hızının yüksek olduğu, müteveffanın geçtiği yerin ışıklara 19-25 metre kadar uzaklıkta olduğu, yine CD’deki trafik akışına bakıldığında kaza saatinde trafik ışıklarının normal konumda çalıştığı, davalı sürücünün kendisine yeşil ışık yanmakta iken geçmekte olduğu yönündeki tespitler mahkememizce de benimsenmiş, davacıların yakını …’ın kendi ölümüyle sonuçlanan olayda asli kusurlu olduğu” gerekçesiyle manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Mahkemece gerekçesi açıklanarak kesinleşen maddi vakıalara göre davalı sürücünün tali kusurlu kabulünde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin kusura ilişkin itirazının yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacı ve davalı taraf istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacılar vekili yargılama sırasında, maddi zararlarının karşılandığını karşılıklı sulh olduklarını, bu nedenle maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar … ve … lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin bu yöne değinen istinaf talebinin kabulüne ve hükmün bu maddesinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; Davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunun reddine; Davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazının reddine, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazının kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-I. Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince REDDİNE, II. Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: A-MADDİ TAZMİNAT DAVASI: Maddi tazminat yönünden davacılar vekilinin tüm davalılar yönünden vermiş olduğu feragat beyanı uyarınca maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, B-MANEVİ TAZMİNAT Manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile; davacılardan eş … için 40.000,00 TL., davacı … için 20.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL. Manevi tazminatın olay tarihi olan 15/10/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, C-Harç; Alınması gereken 6.147,90 TL karar harcına kaşılık peşin alınan 1.215,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.931,98 TL harcın davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, D-Yargılama Giderleri; 1-Davacı tarafından yapılan 1.800,00 TL bilirkişi gideri, 344,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.144,60 TL’nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 551,47 TL’si ile 1.251,92 TL harç gideri olmak üzere toplam 1.803,39 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına, E-Vekalet Ücretleri; I)Maddi Tazminat davasında; Talep etmediğinden davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalılar … ve … lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, II)Manevi Tazminat davasında; 1-Davacı lehine davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 9.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Davalılar … ve … lehine davanın reddedilen kısmı üzerinden AAÜT’nin 10/2 maddesi uyarınca taktir edilen 9.950,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalılara verilmesine, F-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2- Davalılar … ve … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.147,90 TL harçtan peşin alınan (100,00+100,00+1.436,97=)1.636,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.510,93 TL harcın davalılar … ve …’ten tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan (28,40+62,25)=90,65 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 4-Davalılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacılar …, …, … ve … ve davalılar yönünden kesin, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2021