Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/794 E. 2022/827 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/794
KARAR NO: 2022/827
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2017/422 Esas – 2019/1401 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle ; 09/10/2014 tarihinde meydana gelen haksız fiil sonucunda davacının yaralandığı ve oluşan cismani zararlar sebebiyle geçici iş görememezlik zararı nedeniyle 100 TL, kalıcı iş görememezlik zararı nedeniyle 100 TL ve bakıcı masrafı nedeniyle 100 TL olmak üzere toplamda 300 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsili talep edilmiştir. Davalı … şirketi vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle ; Davacı tarafça dava açılmadan önce yapılan başvuru nedeniyle 6.310 TL maluliyet tazminatı ödendiği, bu nedenle sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı, davalı … şirketinin davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden işleyecek yasal faizle birlikte sorumlu olması gerektiği belirtilerek, öncelikle davanın yetki nedeniyle usulden, aksi halde esastan da reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalılar … ve … vekilince sunulan cevap dilekçesinde ; Davacının açmış olduğu iş bu davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 09/10/2014 tarihinde meydana gelen haksız fiil sonucunda; -Maddi tazminat talebi açısından; 109.536,16 TL geçici ve daimi maluliyet tazminat bedeli ile 4.257,42 TL bakıcı gideri zararının davalılardan sigorta şirketi yönünden 21/09/2015 tarihinden, diğer davalılar …, … yönünden ise kaza tarihi olan 09/10/2014 tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, sigorta şirketinin sorumlu olduğu azami miktarın infazda nazara alınmasına 5.000,00 TL manevi zararın 09/10/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birilkte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya dair istemin ise reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar ve katılma yolu ile davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın sigortacılık kanunu ve karayolları trafik kanunu gereğince usul yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin başvuruyu ikame ettiğinden başvurunun usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın maluliyet raporu almadan davayı açtığını, kusur durumuna ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, karara esas maluliyet raporunu kabul etmediklerini, davacının geçici işgöremezlik ve bakıcı giderlerinin tedavi masrafı kapsamında olması gerektiğini ve sorumluluğunun bulunmaması sebebiyle uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının bakıcı gideri tazminatı talep edilebilmesi için öncelikle dava konusu kaza sebebiyle sürekli malul kalıp kalmadığının, maluliyet oranının ispat edilmesi gerektiğini, maluliyet oranının %70 olması durumunda bakıcı gideri tazminatı hesaplaması yapılması gerektiğini, davacının maluliyet oranının %42 olduğunu ve bakıcı gideri tazminatının söz konusu olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı aleyhine verilen hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle istenilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece müvekkilinin % 42 oranındaki maluliyetine karşın yalnızca 5.000 TL manevi tazminata hükmedildiğini, huzurdaki davada manevi tazminata hükmedilirken hangi ölçütlerin ne şekilde değerlendirildiğinin belirsiz olduğunu belirterek manevi tazminat istemlerine ilişkin yeniden değerlendirme yapılarak; somut olayın müvekkilinde sebep olduğu manevi yıpranmaya denk gelecek şekilde manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.10.2014 tarihinde, sürücü …’in sevk ve idaresinde olan … plakalı aracı ile Bingöl ilinden, Solhan ilçesine seyir halinde iken … köyü, … mezrası mevkine geldiğinde, yolda yaya olarak karşıya geçmek isteyen …’ ne çarpması ile meydana gelen kazada yaya olan davacının yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tepit tutanağında davacı yayanın asli davalı sürücünün tali kusurlu olduğu belirlenmiştir. Solhan Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlık soruşturması aşamasında trafik bilirkişisinden alınan raporda davacı yayanın asli davalı sürücünün tali kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Ceza Mahkemesinde yerinde keşif yapılarak trafik bilirkişisinden alınan raporda davacı yayanın asli ,davalı sürücünün tali kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu raporlarda belirlenen kusur durumuna göre karar verildiği görülmüştür. Mahkemece Makine Mühendisi bilirkişiden 17/10/2018 tarihli alınan raporda ise davacı yayanın asli %60, davalı sürücünün tali %40 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda kusur raporları birbirleriyle örtüşmekte olup, kaza tespit tutanağı ile ve dosya kapsamı ile uyumlu olmakla hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından kusura ilişkin istinaf yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. Maddesiyle yapılan yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça davalı … şirketine 14/07/2016 tarihli dilekçe ile başvuru yapıldığı … nolu hasar dosyası açıldığı ve 04/07/2017 tarihinde 6.310,00 TL de ödeme yapıldığı anlaşıldığından başvuru koşulu yerine getirilmiş olduğundan davalı … şirketinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 30/10/2018 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü (birden fazla arıza olması nedeni ile Balthazard formülü uygulanarak) % 42 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 270 gün süre ile geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre usule aykırılık bulunmadığından, maluliyet raporunun mutlaka ATK ‘dan alınması gerekmediğinden bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik tazminatı yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Davalı sürücü ve işleten vekili aktüerya raporunda açıkça maddi tazminata hangi yönden itiraz ettiklerini belirtmediklerinden maddi tazminatın fazla hesaplandığına ilişkin soyut istinaf talepleri yerinde değildir. Somut olayda; davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle tedavisinin devam ettiği geçici işgöremezlik dönemi için yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı konusunda maluliyet raporu düzenleyen İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan ek rapor alınması, bakıcı ihtiyacı tespitinin yapılması halinde, aktüerya uzmanından ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle geçici bakıcı ihtiyacı konusunda değerlendirme içermeyen maluliyet raporunda belirlenen 270 gün süre olarak belirlenen geçici iş göremezlik süresinin tamamı için hesaplanan geçici bakıcı giderine hükmedilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15/10/2018 tarih, 2015/17264 E.ve 2018/9039 K.sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu sonucuna varılmış ve bu yöne değinen davacı istinaf talebi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2022