Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/755 E. 2022/710 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/755
KARAR NO : 2022/710
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın 27.07.2013 tarihinde kullandığı … plakalı araç ile müvekkile çarparak ağır şekilde yaralanmasına ve sürekli şekilde sakat kalmasına sebebiyet verdiği, kaza nedeniyle davalı sürücü hakkında Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/626 Esas sayılı dosyası kapsamında kamu davası açıldığı, kusur bilirkişi raporlarında da davalı sürücünün asli kusurlu olduğunun rapor edildiği, davalı … şirketinin kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı … nezdinde bulunduğunu, aracın üçüncü kişi olan müvekkile verdiği zararlardan sürücü ve işleten ile birlikte 2013 yılı poliçe limitleri kadar müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, her iki davalının da müvekkilin tüm maddi zararlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, aynı zamanda davalı sürücünün müvekkilin manevi zararlarından da sorumlu olduğu, davanın maddi tazminat talebi yönünden tahsile yönelik belirsiz alacak davası olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27.07.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalı sürücüden alınarak müvekkile ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın (sürekli ve geçici iş göremezlik, efor kaybı, bakıcı gideri, (SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın taleplerinin açık olmadığını her bir talep için ayrı ayrı ne kadar tazminat talep ettiğini HMK 119. maddesi gereği belirtmesi gerektiğini 2918 Sayılı KTK’nun 3. Maddesi karayolunun tanımladığı aynı kanunun 2. maddesinde de bu kanunun karayolunda uygulanacağının hüküm altına alındığını, kazanın kamunun yararlanmasına açık olmayan ve karayolu taşımacılığı yapılmayan bir şantiye içinde gerçekleştiğinden olay yerinin söz konusu kaza Karayolları dışında meydana geldiğinden müvekkili şirketin hiçbir şekilde sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Olayın, davacının müvekkili olay yerine çağırması ile başladığını, müvekkilin oğlunun da ısrarı üzerine davacıyla görüşmeye gider gitmez tanıkların Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/626 E. sayılı dava dosyasına yansıyan beyanlarıyla sabit olduğu üzere, davacının haksız saldırısına uğradığı, müvekkilin haksız saldırı karşısında davacıya asla karşılık vermediğini, davacının elinden kurtulup arabasına bindiği, olay yerinden kaçmaya çalıştığı, bunun üzerine daha da sinirlenen davacı, müvekkilin arabasını tekmelemeye başladığı, olay yerinden kaçarken araçla manevra yapan müvekkilin davacıyı yaralama kastı asla olmadığı, bu sırada aracı tekmelemekte olan davacının kendi ayağını kırdığını, müvekkilinin müştekinin saldırılarına karşılık vermeden olay yerinden uzaklaşma yolunu seçtiğini, kendi kusuruyla sebep olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davalının 15.606,04 TL sürekli iş görememezlik, 1.966,32 TL geçici iş görememezlik, 1.838,70 TL bakıcı giderinin 28/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile tarafların sosyal ekonomik, kusur durumları, davacının maluliyet oranı göz önüne alınarak 11.650,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sürücü …’dan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusur oranının haksız olduğunu, davacının hareket halindeki aracın gitmesini engellemeye çalışarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, bu nedenle müvekkilinin %60 kusurlu sayılarak yapılan hesaplama ve verilen kararın hakkaniyete ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, kusur dağılımına yaptıkları itirazın dikkate alınmadığını, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın haksız ve fahiş olduğunu, davacı tarafından bakıcı ödemesi yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğunu, davacının, kendisi ile bakıcının ilgilendiği ve bakıcıya ödeme yapmış olduğuna ilişkin dosyada hiçbir delil bulunmadığını, 11/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile yalnızca davacının bakıcıya ihtiyaç duyabileceğinin ifade edildiğini ve asgari ücret üzerinden bakıcı giderinin hesaplandığını, farazi hesaplamalarla hüküm kurulmasının haksız ve hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemenin hükme esas aldığı 19/11/2018 tarihli bilirkişi kök raporunda; Bu kazanın oluşumunda … plakalı aracın sürücüsü …’ın kaza yerinde geri gelerek dönüş yaparken, aracın etrafında bulunan yayalar için tehlike yarattığı ve geri gelip dönüş yaparken aracın etrafını kontrol etmediği ve bu şekilde, alacak verecek meselesi yüzünden tartıştığı yerden uzaklaşmak isterken aracın yanında yaya olarak bulunan tartıştığı davacıya çarptığı bu sırada asli kusur ihlali yaparak doğrultu değiştirme manevralarını yaparken manevraları düzenleyen genel şartlara uymadığı anlaşıldığından, kazada % 60 oranında kusurlu olduğu, yaya davacı …’ın alacak verecek meselesi yüzünden tartıştığı …’ın aracıyla olay yerinde bulunduğundan dolayı, aracın hareket edebileceğini düşünerek dikkatli ve tedbirli olması gerekirken trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymadığı ve araca binmeye çalıştığı, bu şekilde tartıştığı sürücü …’ın … plakalı aracıyla geri gelerek dönüş yapmak istediği sırada kendisine çarptığı anlaşıldığından kazada % 40 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.Yine mahkemece tarafların itirazları üzerine alınan 29/03/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda da itirazlar değerlendirilerek kök raporda değişiklik olmadığı belirtildiği, kaza nedeniyle ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporlarının da kök ve ek kusur bilirkişi raporlarıyla aynı doğrultuda olduğu birbiriyle örtüştüğü olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin istinaf itrazı yerinde görülmemiştir.Mahkemece alınan 18/09/2019 tarihli doktor bilirkişi eklenerek alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; Kaza sırasında sağ ayak fibulada tip C kırık,sağ tibiada posteriar malleol kırığı saptandığı ARIF ameliyatı yapıldığı ve 09.10.2013 tarihinde kırık için konulan tespit materyelterinin çıkarıldığı, şahısta meydana gelen yaralanmanın vasfı, anatomik lokalizasyonu ve uygulanan tedavi şekli dikkate alındığında tekrar çalışabilecek seviyeye gelmesi için dört aylık süreye ihtiyacı olduğu, yine uygulanan ameliyat ve ameliyatta konulan tespit materyellerinin çıkarılma tarihi dikkate alındığında evde kendi gündelik işlerini görebilecek seviyeye gelebilmesi için de üç aylık bir zaman gerektiği bu süre zarfında evinde bakıcıya ihtiyacı olacağı dönemin brüt asgari ücret ve kusur oranı dikkate alınarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kusur ve maluliyete ilişkin rapor, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.121,78 TL harçtan peşin alınan 530,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.591,28 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.07/04/2022