Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/740 E. 2021/1213 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/740
KARAR NO: 2021/1213
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2016/278 Esas – 2019/1591 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların kızı …’in 31/07/2014 tarihinde davalı …’ın motosiklet ile çarpması sonucu vefat ettiğini, kazaya karışan aracın sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatını talep ettiklerini, davacıların manevi olarak da zarara uğradıklarını, izah edilen nedenlerle müteveffanın ölümünden dolayı destekten yoksun kalan davacılar için şimdilik anne için 1.000 TL baba için 1.000 TL toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve anne için 100.000 TL baba için 100.000 TL toplam 200.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 11/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini … için 111.180,91 TL artırarak, … için 133.707,42 TL artırarak toplam maddi tazminat talebini 246.888,33 TL’ye yükseltmiş ve ıslah harcını yatırmıştır. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın davalı tarafından 07/02/2014 – 07/02/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, küçüğün vefat ettiğinde 6 yaşında olduğunu, bu nedenle davacıların destekten yoksun kalma tazminat alacaklarının bulunmadığını, ölüm nedeniyle tasarruf edilen bakım giderlerinin tazminattan indirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal dayanağı bulunmadığını, müteveffanın park halindeki kamyonların arasından bir anda çıktığını ve kazanın bu şekilde meydana geldiğini, olayın gerçekleşmesindeki temel sebebin davacıların çocuklarının bakım ve gözetim görevlerini yerine getirmeyip çocuklarını iki yaşlı insana emanet etmeleri olduğunu, olayın meydana geldiği zaman diliminde eşlerin ayrı yaşadıklarını ve eşlerden birinin başka birisi ile birlikte yaşadığını, kaza nedeniyle davacıların evlilik birliklerinin bozulduğu iddiasının yerinde olmadığını, talep edilen miktarların hak ve nesafet kurallarına aykırı ve tarafların ekonomik durumları dikkate alındığında fahiş olduğunu, davalı …’ın belediyede işçi olarak çalıştığını, davalı …’ın Namık Kemal Üni. öğrenci olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı baba … yararına 112.180,91TL, davacı anne … yararına 134.707,42TL olmak üzere toplam 246.888,33TL. Maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 17/03/2016 tarihinden, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 31/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı baba … yararına 5000TL, davacı anne … yararına 5000TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar lehine ayrı miktarlarda maddi ve manevi tazminata hükmedilirken tek vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı her bir davacı yönünden hesaplama yapılaması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminatın oldukça düşük belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuş; Davacılar vekili 28/02/2020 tarihli ek istinaf dilekçesinde ise manevi tazminat yönünden ise faiz talepleri olmasına rağmen faize ilişkin müspet ya da menfi bir karar vermeden hüküm tesis edildiğini, manevi tazminat yönünden faiz taleplerinin sehven unutularak değerlendirilmediğini, manevi tazminatın miktarı yönünden hüküm kurulması talep edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın meydana geldiği tarih ile davanın ıslah edildiği tarih arasındaki 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı yanın ıslah taleplerinin zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, başvuru şartlarının yerine getirilmediğini, müteveffanın anne babasına ilişkin talep edilen ve hükmedilen tazminat tutarında destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye hakkı olan diğer yakınlarının hayatta olup olmadığının araştırılarak güncel vukuatlı nüfus kayıt örneği dosyaya alınmak suretiyle alınacak aktüer hesaplamasında dikkate alınması gerekmekte iken hesap raporunda paylara ilişkin yapılan eksik değerlendirmenin yapılmamasının kabul edilemeyeceğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hesaplanan tazminatı asla kabul etmemek kaydıyla başvurucunun küçük olması sebebiyle medeni kanundan kaynaklanan anne ve babanın bakım gözetim yükümlülüğünü ihmali suretle yerine getirip getirilmediğinin değerlendirilmesi, müvekkili sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan maddi tazminat talebinden doğan sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ATK’dan kusur raporu alınması taleplerinin de değerlendirilmediğini, müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacılar, müteveffanın sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, yine aktüerya hesaplamasında dikkat edilmesi gereken husus ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 31/07/2014 tarihinde davalı … şirketine kaza tarihini kapsar şekilde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın …’ nın sevk ve idaresindeyken davacıların desteği …’ye çarpması trafik kazasının meydana geldiği, yaya destek …’nin vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Tazminata konu trafik kazası ölümlü olarak gerçekleşmiştir. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 31/07/2014 tarihi ile dava ve ıslah tarihi tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. KTK’nın 97. maddesindeki değişiklikle getirilen dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru koşulu dava tarihi itibariyle yürürlükte olmadığından buna değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri hüküm altına alınmıştır. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Dosya kapsamında 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporu davalı … vekiline 25/09/2018 tarihinde, tebliğ edilmiş olup davalı … vekilince raporun tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde rapora itiraz edilmemiştir. Bu haliyle HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde davalı tarafça bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilmediğinden rapordaki kusur ve hesaplamaya ilişkin değerlendirme davacı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturmakta olup yeniden bilirkişi raporu alınmasına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davaya konu trafik kazasının davacıların desteği …’nin yol kenarındaki banket üzerinde iken gerçekleşmiş olması nedeni ile davacıların bakım ve gözetimlerini ihlal ettiklerinden bahsedilemeyeceğinden müterafik kusur şartları da oluşmamıştır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekmektedir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük belirlendiği kanaatine varıldığından, davacıların bu yöne değinen istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılarak manevi tazminat miktarlarının aşağıda yazılı miktarlarlar üzerinden kabulüne karar verilmiştir. İstinaf aşamasında davacılar vekiline gerekçeli karar ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 05/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından 18/02/2020 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulduğu, 28/02/2020 tarihinde ise istinaf süresi geçtikten sonra ek istinaf dilekçesi verilmiş ise de istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların süresinden sonra verilen ek istinaf dilekçesi ile ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle süresinde olmayan ek istinaf dilekçesi değerlendirmeye alınmamıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-)Davacıların açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı baba … yararına 112.180,91TL, davacı anne … yararına 134.707,42TL olmak üzere toplam 246.888,33TL. Maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 17/03/2016 tarihinden, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 31/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-)Davacıların açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı baba … yararına 20.000TL, davacı anne … yararına 20.000TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 19.597,34 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.526,36 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 18.070,98 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, 4-) Davacıların yatırmış olduğu 689,94 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı ve 836,42 TL ıslah harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 5- )Davacılar tarafından yapılan 2.555,75 TL yargılama masrafının ret ve kabul oranına göre 511,15 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,bakiyenin davacılar üzerinde bırakılmasına, 6-)Davacı … kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 11.724,47 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davacı … kendilerini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 13.526,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 7-)Davacı … kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davacı … kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 😎 Davalılar … ve … kendilerini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden belirlenen vekalet ücretinin davacı tarafa verilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak ret sebebi aynı olduğundan eşit bir şekilde bu davalılara verilmesine, 9-) Davalılar … ve … tarafından yapılan 42,75 TL yargılama masrafının ret ve kabul oranına göre 18,38 TL’sinin davacılardan alınarak bu davalılara verilmesine, bakiyenin bu davalılar üzerinde bırakılmasına, 10-) Davalı … SİGORTA A.Ş. Tarafından yapılan 38,00 TL yargılama masrafının ret ve kabul oranına göre 16,34 TL’sinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiyenin davalı üzerinde bırakılmasına, 11-) Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinden taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 3- a-Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 16.864,94 TL harçtan peşin alınan 4.388,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.476,94 TL harcın davalı sigortadan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı … üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2021