Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/737 E. 2022/862 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/737
KARAR NO: 2022/862
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/308 Esas – 2019/862 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı şirketin; davalı … şirketi ile 04/12/2016- 04/12/2017 tarihlerini kapsayan … nolu poliçe ile … plakalı … marka aracını …” ile sigortalattığını, müvekkilinin belirlenen sigorta prim miktarını davalı … şirketine tamamen ödediğini, 16/10/2017 tarihinde Avcılar ambarlı mevkiinde seyir halinde giderken döner kavşakta ışık olmadığından, karşıdan gelen aracın, geçiş önceliğini ihlal ederek, müvekkili şirketin aracına ön tampon bölgesinden çarparak hasarlı trafik kazasına neden olduğunu ve çarpan aracın durmadan olay yerinden kaçtığından kaza raporunun da tutulamadığını, müvekkili şirketin davalı … şirketinde kasko sigortalı olan aracını yetkili … Tic.Paz.Oto.Ltd.Şti yetkili servisine götürdüğünü ve davalı şirkette … nolu hasar dosyası açıldığını, yetkili serviste hasarın giderildiğini ve davalı tarafından taahhütname-teslim-ibra-temlik belgesi imzalatıldığını, buna rağmen hasar bedelinin hasar danışmanı tarafından 23/10/2017 tarihli yetkili servise gönderilen cevabi ret yazısına göre geçersiz sebeplerle ödenmeyeceğinin davacı şirkete bildirildiğini, sözleşme uyarınca muaccel hale gelen tazminatı davalı … şirketinin ödemesinin gerektiğini, 8.121,04 TL tazminatın kazanın gerçekleşme tarihi olan 16/10/2017 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava dilekçesinde bazı hususların gizlenildiğini, sigortalının kaza ile ilgili tutturmuş olduğu resmi bir tutanağı ibraz etmemesi, diğer araca ilişkin plaka, vasıf, sürücü gibi tanımlamaya yarayan hiçbir bilginin verilmemiş olması, şüpheli işlem ve durumlar nedeniyle araştırma görevlisi görevlendirildiğini ve yapılan araştırma neticesinde ”aracın kaza esnasında … isimli sürücü belgesiz Suriye vatandaşı bir kişiye kullandırılması nedeniyle 2918 sayılı KTK 36/3-B maddesi uyarınca 1.880,00 TL ceza uygulandığı, Suriye uyruklu kişinin sürücü belgesi kendi ülkesinden olsa dahi Türkiye’ de 39/4.maddesi uyarınca ticari araç kullanamayacağı için cezai işlem yapıldığı”nın tespit edildiğini, aracın yasal olarak şartları taşımayan geçerli sürücü belgesi bulunmayan kişi tarafından kullanıldığının sigortalı tarafından dahi kabul edilmesi karşısında Kara Taşıtları Kasko Sİgortası Genel Şartları’ nın 5.maddesinin başlığının teminat dışı haller olup, 5.4 maddesi uyarınca hasar sigorta poliçesi kapsamı dışında kaldığından haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kabulü İle, 8.121,04 TL maddi tazminatın 01/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda Emniyet müdürlüğü tarafından cezaların iptal edildiği, hasarın teminat kapsamında kaldığını belirttiğini, cezanın iptali sigorta poliçesi ve genel şartlarına aykırı olduğunu, sigortalı şirket yetkilisi …’nin müvekkili sigorta şirketine aracı kendisinin kullandığı yönünde beyanda bulunduğunu, hasar bedeli talebinde bulunmuş ancak trafik kaza tutanağında başkı bir şahsin tutanağa geçtiğinin ortaya çıktığını, ispat yükünün davacıya geçtiğini, gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar teminat dışı olarak tanımlandığını, Karayolları Trafik Yönetmeliği incelendiğinde 88/b-1 maddesi ”Dış ülkelerden alınan sürücü belgeleri ile ülkemize giriş yapıldığı tarihten itibaren en fazla altı ay süreyle araç kullanılabilir.” şeklinde olduğunu, dolayısıyla sürücü belgesinin olmadığının kabulü gerektiğini, aracı kullanan kişinin ne kadar süre Türkiye’de olduğunun belli olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK’nın 1409/1.maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer (HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları). Taraflar arasındaki Kasko Sigortası Sözleşmesi eki sayılan Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1 Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri  1.4. Bendinde “Zorunlu haller dışında, rizikonun gerçekleştiği yer veya şeylerde bir değişiklik yapmamak, “B.3.3.2. Tazminat Hakkının Eksilmesi ve Düşmesi “Sigortalı ve/veya sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi halinde yükümlülüklerini yerine getirmez ve bunun sonucu zarar miktarında bir artış olursa, sigortacının ödeyeceği tazminattan sigortalı ve/veya sigorta ettirenin kusurunun ağırlığına göre indirim yapılır. Sigorta ettiren ve/veya sigortalı rizikonun gerçekleşmesine kasten sebebiyet verir veya zarar miktarını. kasten arttırıcı eylemlerde bulunurlarsa, sigortalının bu poliçeden doğan hakları düşer. ” şeklinde, A.5. Teminat Dışında Kalan Zararlar 5.4. Bendinde ” gösterilen aracın, ilgili mevzuat hükümlerine göre gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, ” şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına alınan belgelerden davacı şirket yetkilisi Şerafettin İleri tarafından davalı … şirketine dava konusu kaza nedeni ile yaptığı başvuruda aracı kullanan kişiye ve kaza tespit tutanağına ilişkin doğru beyanda bulunmadığı, kaza anında sürücünün TC . Geçerli sürücü belgesi olduğunun ispatlanamadığı, kaza anında düzenlenen idari para cezalarının sehven fazla düzenlendiği nedenle mükerrer olanların iptal edilği görülmekle davacının doğru ihbar yükümlüğünü yerine getirmediğinden ispat külfetinin yer değiştirdiği davacının da sürücünün geçerli sürücü belgesi olduğunu ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 138,69-TL harçtan mahsubu ile bakiye 79,39-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 57 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022