Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/733 E. 2022/1816 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/733
KARAR NO: 2022/1816
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2015/856 Esas – 2019/1121 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/06/2014 tarihinde sürücüsü davalı …, işleteni davalı Sivas İl Özel İdaresi olan … plakalı kamyonun müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını, kaza neticesinde müvekkiline ait araçta büyük bir maddi hasar meydana geldiğini, kaza sonrasında müvekkilinin ve araçta bulunan ailesinin hastaneye kaldırıldığını, bu nedenle yalnızca davalı araç sürücüsünün beyanı alınarak gerçeği yansıtmayan ve yanlı bir tutanak düzenlendiğini, meydana gelen kazada davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, tali yoldan kavşağa kontrolsüz şekilde girdiğini, kaza neticesinde müvekkilinin aracının kullanılamaz hale geldiğini, çekici ücreti olarak 531,00 TL ve tamir ücreti olarak 15.009,60 TL ödemek zorunda kaldığını, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, uzun süre olayın şokunu atlatamadığını, davalı … Sigorta’nın … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olduğunu belirterek şimdilik 2.000 TL hasar ve 500 TL değer kaybı olmak üzere 2.500 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 18.06.2014 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalı sürücü, araç sahibi ve sigorta limitleri dahilinde davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsilini, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar il özel idaresinden ve araç sürücüsünden tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 09/06/2014 – 2015 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin ancak sigortalısının kusuru nispetinde ve poliçe teminat kapsamı ile sorumlu olduğunu, değer kaybı isteminin poliçe kapsamında bulunmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davanın ıslah edilmesi durumunda ıslah tarihi itibari ile ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Suşehri Mahkemeleri olduğunu, davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, trafik polislerince düzenlenen tutanağa göre müvekkilinin kusursuz olduğunu, davacının hasar ve değer kaybı ile manevi tazminata ilişkin taleplerinin zenginleşmeye matuf olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Sivas İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Sivas Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle ticaret mahkemelerinin görevli olmadığını, iş bölümü itirazlarının olduğunu, davacının hizmet kusurunu dayanması halinde bu iddianın inceleme yerinin idari yargı olduğunu, trafik tespit tutanağına göre meydana gelen kazada davacının tam kusurlu olduğunu, aksinin kabulü halinde müvekkilinin araç sürücüsünün kişisel kusurundan sorumlu tutulamayacağını, davacı aracının engelli kullanımına uygun özel tertibata sahip olduğunu, aracın sürmeye yetkili olmayan şahıs tarafından kullanılması esnasında kazanın meydana geldiğini, davacının manevi tazminat talebinin afaki ve dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulü ile, sabit olan 10.878,42 TL hasar bedeli, 1.400,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 12.278,42 TL maddi tazminatın davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresinden kaza tarihi olan 18/06/2014 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 14/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı mirasçılara verilmesine; Davacının manevi tazminat istemi yönünden koşulları oluşmayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar ve davalılardan … ve Sivas İl Özel İdaresi vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin ve buna ilişkin gerekçenin hatalı değerlendirildiğini, davalılar … ve Sivas Özel İl İdaresi vekilleri için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince kabul edilen kusur oranlamasının hatalı olduğunu, davalı kamyon sürücüsünün kazanın oluşunda %100 kusurlu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince usule aykırı hüküm kurulduğunu, yetki itirazda bulunduklarını, trafik kazasının Sivas’ın Suşehri ilçesi olduğunu ve davacının ikametgahının da burası olduğunu, bu nedenle Suşehri Asliye Hukuk mahkemesinin yetkili olduğunu, kaza tespit tutağından müvekkilinin kusursuz olduğunun açık olduğunu, davacı vekilinin tutanağa ilişkin ortaya koyduğu iddia ve beyanları gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyan ettiği hasar ve değer kaybına ilişkin miktarlar ile manevi tazminata ilişkin taleplerinin zenginleşmeye matuf olduğunu, bu yönüyle davanın kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı Sivas Özel İl İdaresi vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı, iş bölümü ve yargı yolu ve yetki itirazlarının mahkemece incelenmediğini, iddia edilen zarar ile müvekkili idarenin eylemleri arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkili idareye atfı kabil bir kusurun olmadığını, davacının engelli kullanımına uygun donanıma sahip araç kullandığını, sürmeye yetkisi olmadığı bir aracı kullanırken kazanın meydana geldiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, hükme esas alınan raporda müvekkili kuruma kusur ifade edilmediğini, rapora itiraz ettiklerini ancak mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkili idareye kusur atfedilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 18/06/2014 tarihinde davacının adına kayıtlı ancak oğlu olan sürücü …’in yönetimindeki … plakalı araç ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye trafik sigortalı, davalı Sivas İl Özel İdaresine ait, kaza anında davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı kamyonun çarpışması ile meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında davacının yaralandığı ve aracının hasarlandığı, davacının yaralanması nedeniyle maddi ile manevi tazminat, aracının hasara uğraması nedeni hasar ve değer kaybı tazminatı talep ettiği, yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden mirasçıları tarafından davaya devam edildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Yine aynı Yasa’nın 16.maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre haksız fiil halinde HMK’nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkeme yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda kaza yeri Suşehri, davacıların adresi Sivas olmakla beraber, davalı sigorta şirketinin adresi Kadıköy/İstanbul olduğundan, davanın açıldığı İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin dava tarihi itibariyle yetkili olduğu, davacı vekilinin dava açarken HMK’nın 16. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak maddi ve manevi tazminat davasını yetkili Mahkemede açtığı anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir (HGK’nun 30/4/2013 gün ve 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar sayılı ilamı). Davalı Sivas Özel İl İdaresi’nin 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle tazminat talep edilmesine göre uyuşmalığın çözümünde adli yargı görevli olacağından yargı yoluna; Davalılar arasında ZMMS sigortacısı da yer almakta olup zorunlu trafik sigorta poliçesinden dolayı oluşacak ihtilafın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nda hükümler uygulanacağından başka bir ifadeyle ihtilafın TTK’da düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari bir dava söz konusu olup görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacağı gibi dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 26/06/2012 tarih 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesine göre “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmü getirilerek asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisine dönüştürülmüş olduğundan iş bölümüne; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, 15 yıl olan ceza dava zamanaşımı süresinin kaza tarihi ile dava tarihi arasında dolmadığının anlaşılmasına göre zamanaşımına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; kaza tespit tutanağında sürücü … yönetimindeki … plakalı kamyonun kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece Makine Mühendisi-Trafik kazaları uzmanı bilirkişiden alınan kusur raporunda … plakalı araç sürücüsü … tam kusurlu, davalı … kusursuz bulunmuştur. ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda “…kamyon sürücüsü … “DUR” işaret levhasını ve görüş alanındaki kavşağa yaklaşan otomobili gözetmemiş, Karayolları Trafik K. M.57/1’i aykırı olarak, kavşakta yaklaşan otomobil şartına uyacak şekilde yavaşlamamış, gerekli dikkati göstermeyerek, geçiş hakkı olan otomobilin önce geçmesine imkan vermemiş, bu tehlikeli hareketleriyle olayı ağırlıklı etkilemiştir. Bu bakımlardan dikkatsiz, özensiz ve kural dışı davranan sürücü … olayda kusurludur. … Otomobil sürücüsü …, seyir yönünde ana yol – tali işaret levhası bulunan hız sınırının 50 km/s olduğu mahalde, kavşağa seyir hızıyla girmiş, görüş alanındaki kamyona rağmen, çarpmayı önlemek, şiddetini düşürmek için etkili fren tedbirine başvurmamış, olaya katkıda bulunmuştur. Bu bakımlardan dikkatsiz ve özensiz davranan … olayda kusurludur. ” görüşüyle davalı sürücü … %70, davacı sürücü … %30 kusurlu bulunmuştur. Mahkemece çelişkinin giderilmesi için İTÜ Trafik Kürsüsünden oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunda ise ATK kusur raporu ile aynı kanaate varılarak davalı sürücü …’nın %70, davacı sürücü …’in ise %30 kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan ATK kusur raporu ile üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü, kaza mahallinde yol ve trafik levhalarının durumu da değerlendirilerek yapılan tespit ile olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı … adına kayıtlı … plakalı aracın tescil belgesinde özel tertibatlı hususu ot olduğu yazılıdır. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 53/a maddesi gereğince, araç sahibi tarafından kullanılması zorunlu olan araçlardadır. Ancak kaza sırasında aracı aynı ismi taşıyan davacının oğlu …’in kullandığı, sürücü …’in engelli aracını kullanmak yetkisi anlaşılmaktadır. Sürücü …’in yetkisiz olarak engelli kullanımına araç kullanması kabahat nevinden ceza gerektiren sürüş kusuru olup ayrıca olayın meydana gelmesinde etkili olmadığından hükme esas alınan kusur raporlarında ayrıca kusurun değerlendirilmesinde esas alınmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. HMK’nın 342/2. maddesinde istinaf dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış, (e) bendinde istinaf başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin bulunması gerektiği düzenlenmiştir. Davalılar istinaf dilekçelerinde hasar, değer kaybı ve maddi tazminata ilişkin istinaf talep etmişler ancak açıkça gerekçesi göstermemişlerdir. Bu nedenle HMK’nın 352/1-d maddesi gereğince hasar, değer kaybı ve maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı Sivas İl Özel İdaresi … plakalı kamyonun maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı Sivas İl Özel İdaresi yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut olayda, kaza tespit tutanağında davacının yaralı olduğunun belirtildiği ancak mahkemece bu konudaki belgelerin istenmediği görüldüğünden Dairemizce Sivas Suşehri Devlet Hastanesinden olaydan sonra alınan hekim raporları istenmiştir. Gelen hekim raporuna göre vefat eden davacının bu kaza nedeniyle basit bir tedavi ile giderilebilecek şekilde hafif yaralandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının trafik kazasına bağlı oluşan bedeni zararı bulunduğu halde İlk Derece Mahkemesince manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Aynı gerekçe ile aksi yöndeki davalı istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Bu durumda olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı, davacının dava sırasında vefatı nedeniyle manevi tazminatın dahili davacılara miras payları oranında ödenmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Kabule göre de İlk Derece Mahkemesince reddedilen manevi tazminat için davalılar yararına AAÜT’nin 3/2. maddesi gereğince red sebebi ortak olması da gözetilerek hesaplanan vekalet ücretinin davalılara müteselsilen ödenmesine karar verilmesi gerekirken müteselsil sorumlu olan davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalılar … ile Sivas İl Özel İdaresi vekilinin istinaf başvurusunun reddine, dahili davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalılar … ile Sivas İl Özel İdaresi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Dahili davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1.A)Davacının maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulü ile sabit olan 10.878,42 TL hasar bedeli, 1.400,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 12.278,42 TL maddi tazminatın davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresinden kaza tarihi olan 18/06/2014 tarihinden, Davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 14/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı mirasçılara verilmesine, B) Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresi’nden kaza tarihi olan 18/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile dahili davacı mirasçılara miras payları oranında verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2.a. Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 838,74 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 213,47 TL peşin harç ve 167,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 380,47 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 458,27 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,b. Kabul edilen manevi tazminat için alınması gereken 204,93 TL ilam harcının davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresi’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,3.Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 213,47 TL peşin harç, 167,00 TL tamamlama harcı ve 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 408,17 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı mirasçılara verilmesine,4.Davacı tarafından yapılan 900,00TL bilirkişi ücreti, 551,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.451,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı mirasçılara verilmesine,5.Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 6.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı mirasçılara verilmesine,7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre manevi tazminat talebinin kabul edilen kısmı üzerinden hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak dahili davacı mirasçılara verilmesine,8.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. ve 10/2.maddelerine göre manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin dahili davacılardan alınarak davalılar … ve Sivas İl Özel İdaresi’ne müştereken ve müteselsilen verilmesine, 9.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-a.Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine,b.Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 838,74 TL harçtan peşin alınan 210,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 628,74 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c. Davalı Sivas İl Özel İdaresi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 82,30 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2022