Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/698 E. 2022/861 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/698
KARAR NO: 2022/861
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2015/1282 Esas – 2019/1080 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan … ve … 12/07/2014 tarihinde, …’ nın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken aracın refüje çapması sonucu meydana gelen trafik kazasında zarara uğradığını ve tedavi gördüğünü, müvekkili şirket sigortalısının tedavisi sebebiyle detayları dosyada mevcut olan ödemede bulunduğunu ve TTK ‘ nın 1472. maddesi çerçevesinde rücuen helafiyet hakkını kazandığını, sigortalısı … ve …’nın yaralandığı 12/07/2014 tarihli trafik kazasında, müvekkili şirketçe ödenmiş bulunan 190.551,26 TL’den 6111 sayılı yasanın 59.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Kanununun 98. maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile SGK’ nın sorumlu olduğunu, söz konusu yasal düzenleme kusur kavranımı ortadan kaldırdığını, sigortalanın yaralandığı 12/07/2014 tarihli trafik kazasında … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigortacısı olarak sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sigortalısına ödedikleri 190.551,26 TL tedavi giderinin şimdilik 1.000,00 TL’sinin SGK Başkanlığı ve … Sigorta A.Ş.’den 12/07/2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile, her iki davalı açısından 1.000,00 TL olarak açılan davalarının SGK açısından 15.000,00 TL artırarak 16.000,00 TL ye, … Sigorta A.Ş. açısından 173.551,26 TL artırılarak 174.551,26 TL ‘ye çıkartılmasını ve dava değerlerinin 190.551,26 TL olarak ıslahlarını talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili sigorta şirketine rücu edebilmesi için öncelikle sigortalısının hukuki haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olduğunu kanıtlaması gerektiğini, kaldı ki 6102 sayılı TTK md. 1491 hükmü uyarınca davacı sigorta şirketinin halef sıfatı bulunmamakta olduğunu, bu nedenle davacının davasının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının talebine konu tedavi giderleri tazminatından, 6111 sayılı yasanın 59.maddesi ile değiştirilen KTK 98 düzenlemesi gereği, müvekkili sigorta şirketi değil SGK ‘nın sorumlu olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren reeskont faizi istemlerine karşı da itirazlarının bulunduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı SGK vekilinin cevap dilekçesinde; özel sağlık sigorta poliçesi ya da mecburi mali mesuliyet sigorta poliçesine istinaden, sigorta şirketlerine halefiyet yolu ile geçmesi mümkün olmadığını, zira 5510 sayılı Kanunun 93/1 maddesi hizmet bedellerine ilişkin alacak hakkının ve buna bağlı talep hakkının üçüncü kişilere devrini yasakladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Davanın davalı SGK yönünden kabulü ile 16.000,00 TL ‘nin 11/12/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sgk ‘dan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-Davanın davalı … Sigorta yönünden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı SGK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince görev itirazının reddine ilişkin kararın yerinde olmadığını, davacı şirketin dava dışı kazalı için özel sağlık sigortası kapsamında sarf ettiğini, iddia ettiği tedavi giderlerinin müvekkil kurumdan talep edileceğini, kabulü durumunda dosyada düzenlenen bilirkişi hesap raporu denetime elverişli olmadığını, SUT hükümleri açısından bir inceleme ve hesaplama yapılmadığını, bu raporun hükme esas alınamayacağını, 5502 sayılı Yasanın 36. maddesi ve 492 sayılı Yasanın 13/j maddesi uyarınca, müvekkil kurum harçtan muaf olduğunu, davacı yararına hüküm altına alınan avukatlık ücreti ve yargılama giderleri hatalı hesaplanmış olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısının tedavi giderleri için yaptığı ödemelerin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamına göre, dava dışı … ve … davacı sigorta şirketi nezdinde, 05/03/2014-15 tarihleri arasını kapsar şekilde Sağlık Sigorta Poliçesi ile sigortalı oldukları, 12/07/2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yaralandıkları, tedavi giderlerini poliçe kapsamında ödemesini yapan davacı sigorta şirketinin rücu için eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesinin olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesi gereğince, İş kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemelerinin kurulacağı düzenlenmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 67. maddesinde, sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları düzenlenmiş, 101. Maddede ise, bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemesinde çözüleceği belirtilmiştir. Somut olayda, davacı sigorta şirketi, dava dışı yaralanan ve tedavi hizmetlerinden yararlanan kişi ile davalı arasında İş Mahkemeleri Kanununun tanımında belirtilen şekilde işçi işveren ilişkisi söz konusu değildir. Taraflar arasındaki dava konusu uyuşmazlık haksız fiil olan trafik kazasından kaynaklıdır. Yasal düzenleme ile trafik kazalarından dolayı tedavi giderlerinden SGk’nın sorumlu tutulması, tarafların sıfatını ve mahkemenin görevini değiştiremez. Mahkemelerin görevi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. maddesinde belirtildiği gibi ancak kanunla düzenlenir ve kamu düzenindendir. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu nedenle davalı vekilinin göreve ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Danıştay Onuncu Dairesinin 2010/6584 Esas sayılı dosyasından verdiği karar gereği, 05.11.2011 tarih ve 28106 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’de yer alan trafik kazası tedavi giderlerine yönelik Sağlık Uygulama Tebliği’ne ilişkin uygulamanın yürütmesi durdurulmuş olup, SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin belirlenmesinde SUT hükümlerinin uygulanması söz konusu olmayacaktır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5486 Esas 2020/8961 Karar sayılı kararı). Kabul edilen dava değeri üzerinden davacı yararına hüküm altına alınan avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinde hata bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Ancak 5502 sayılı kanunun 36. maddesi gereğince ‘Sosyal Güvenlik Kurumu her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır’ düzenlemesine aykırı şekilde davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun harçtan sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı S1erinin davalı SGK’ dan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı SGK’ dan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalı … Sigorta A.Ş. vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 16.423,08-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,7-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı SGK, harçtan muaf olduğundan harç takdirine yer olmadığına, 2-İstinaf aşamasında davalı SGK tarafından yapılan 37,90 TL posta giderinden ibaret yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı SGK’ya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022