Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/654 E. 2022/942 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/654
KARAR NO: 2022/942
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2017/661 Esas – 2019/1250 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ne … poliçe no ile ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı aracın 14/01/2017 tarihinde yaralanmalı trafik kazasına sebep olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle yaralandığını, yaya olan müvekkilinin kollukta verdiği ifadeden ve kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin bir adım atıp kurtulmasına dahi fırsat vermeyen ters yönünde kamyonet ile kontrolsüz geri geri seyir eden sireni çalışmayan kamyon sürücüsü …’nun kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu belirterek HMK’nın 107. maddesine göre belirlenecek belirsiz olan 1.000,00 TL iş gücü/kazanç kaybı maddi tazminatının sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak olan ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, ZMMS meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğundan davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte temerrüt süresinin kaza tarihinden itibaren değil delillerin tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, sürekli iş göremezlik tazminatı 120.935,00 TL’nin 10/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacının uzlaşmayı kabul ettiğini, bu nedenle davacının davasından feragat etmiş sayılacağını, uzlaşma sağlandığı için tazminat davası açılamayacağını açılmış olan davadan ise feragat etmiş sayılacağını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının kooperatif müdürü olduğuna dair herhangi somut bir belge olmadığını, davacının son çalıştığı kurumlara ne kadar ücret aldığı için müzekkere yapılmadan emsal ücret araştırması ile karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının yılın 12 ayı çalışıp çalışmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, tazminat miktarının hatalı hesaplandığını, ikramiyelerin düzenli ödeme olmadığını hesaplanan ücret bakımından ikramiyelerin hariç tutulması gerektiğini, mahkemece kusura ilişkin itirazlarının hiçbir surette dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 14/01/2017 tarihinde davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’nun yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile … Mahallesi … Sokakta geri manevra yaptığı sırada aracının arka kısımları ile yol üzerinde bulunan yayaya çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni eldeki davayı açarak davalı ZMMS sigortacısından sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. 5271 sayılı CMK’nın 253/19. maddesinde “…uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır” hükmü yer almakta olup, anılan düzenleme gereği, uzlaşma raporu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı ortadan kalkar. Uzlaşma raporu, ilam mahiyetinde olacağından, aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/1379 E.- 2022/2764 K. sayılı kararında “5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.Tüm bu nedenlerle 03/09/2015 tarihli uzlaşma tutanağı incelendiğinde, davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan minibüs sürücüsü …’dan 2.500,00 TL tazminat karşılığında kabul edildiği, soruşturmanın bu şekilde sonuçlandırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu ve uzlaşmanın sağlandığı, tutanağının aksinin de aynı kuvvetteki delillerle ispat edilemediği anlaşılmasına göre, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağının kabulü ile davacının tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle talebin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilerek uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan kabulü halinde uzlaşma kesin hüküm teşkil edeceğinden soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı vurgulanmıştır (Aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13895 E. ve 2022/7564 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/4674 Soruşturma sayılı dosyasında tazminata konu olay nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda CMK’nın 253. maddesi kapsamında uzlaştırmanın sağlandığı bu sebeple uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacının uzlaşma teklifini kabul ettiği, tutanakta “edimsiz uzlaşma sağlandı” bölümünün işaretlendiği, davacının fazlaya ilişkin hakları ile sigorta şirketine başvuru hakkını saklı tutmadığı ve tutanağın davacının imzasını taşıdığı bu suretle soruşturma dosyasında bulunan uzlaşma tutanağının usulüne uygun ve geçerli olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda uzlaşma tutanağı ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı ve açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağından, davacı tarafından açılan tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair tüm istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin alınan (31,40 TL peşin harç ve 409,64 TL ıslah harcı toplamı olan) 441,04 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 360,34 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,5- Davacı tarafından yatırılan gider avansı ve davalı tarafından delil avansından kalan kısımlarının İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2022