Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/640 E. 2022/1048 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/640
KARAR NO: 2022/1048
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2016/557 Esas – 2019/898 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … plakalı ticari aracın şoförülüğünü yaptığını, 14/11/2015 tarihinde hareket halindeyken davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin aracının sol arka ve orta kısımlarına çarptığını, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, 14/11/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazminine ilişkin olarak fazlaya dair haklarını saklı tutarak mahrum kaldığı eksik maaşından ve muhtemel iş gücü kaybından dolayı ileride arttırmak üzere şimdilik 5.000 TL maddi tazminata ilişkin belirsiz alacak ve tespit davasının kabulü ile davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçede belirtilen teminat miktarı ile sorumlu tutularak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılardan sigorta şirketi hariç olmak üzere 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 10/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 35.983,69 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … palakı aracın 11/02/2015-2016 tarihleri arasında ZMSS poliçesiyle müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olarak ve sigortalı aracın kusuru oranında olduğunu, davacının kaza tarihinde çalışıp çalışmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketçe talep edilen tüm belgelerin sunulmasından önce temerrüdün gerçekleşmeyeceğini belirterek delillerin toplanmasını, kusur ve müterafik kusur oranlarının sürekli maluliyet oranının tespiti faiz taleplerinin reddini talep etmiştir.Davalılar … ve … davaya cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının kabulüne, 35.983,69 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacının manevi tazminat davasının kabulüne, 30.000 TL’nin kaza tarihi olan 14/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; fiili durumlar varken varsayımsal verilere göre yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, tek başına emsal ücret araştırması ya da maaş bordrosu bedensel tazminat hesabında esas alınacak gelir belirlemesi için yeterli olmadığını, rücuya tabi SGK ödemelerinin tazminattan mahsup edilmesi gerektiğinden davacıya geçici iş göremezlik vs. ödemeler yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, bilirkişi raporunda davacının belli bir süre raporlu olduğu ve SGK’dan ödeme aldığı açıkça belirtilmesine karşın hesaplanan tazminattan herhangi bir ödemenin düşülmediğini, hesaplamaların aktüeryal yöntem ve teknik faiz uygulaması dikkate alınarak yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …cezaevi aracılığıyla istinaf dilekçesi gönderdiği ancak istinaf başvuru ve karar harcı yatırmadığından, mahkemece 19/10/2021 tarihli ara kararı ile istinaf talebinin reddine dair verilen karar davalıya tebliğine rağmen istinaf başvurusunda bulunmadığından incelenmemiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,14/11/2015 tarihinde davalı sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davacının aracının sol arka ve orta kısımlarına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin yargılama sırasında kusura yönelik açıkça itirazı bulunmadığı kusur- aktüer bilirkişi heyet kök raporuna aleyhe tüm hususlarla birlikte hesaplamaya itiraz ettiği kaldı ki; Kaza nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında davalı sürücü ehliyetsiz ve alkollü araç kullanmak ve kırmızı ışıkta geçmek kurallarını ihlalden asli kusurlu olduğu tespit edilmiş, davacıya kusur verilmemiştir. Mahkemece alınan kusur raporu ve ceza soruşturma dosyasında alınan trafik bilirkişi raporunun da aynı doğrultuda olduğu birbirini doğruladığı, dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu, davalı hakkında kaza nedeniyle verilen mahkumiyet hükmünün istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, anlaşılmakla kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yine kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olup olmadığının tespit edilemediğinin işaretlendiğine göre müterafik kusura ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve tedavi giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Mahkemece hükme esas alınan kök ve ek raporda, davacının sosyal ekonomik durum araştırmasında belirtilen ticari taksi şoförü olarak aylık 5.000,00 TL geliri üzerinden asgari ücretin 3,81 katı oranında esas alınarak geçici işgöremezlik süresinin de ATK maluliyet raporunda belirtilen 6 aylık süreyi aşacak şekilde( SGK evraklarından davacının 28/06/2016 tarihinde çalışmaya başlayabileceğini belirttiğinden bu tarihe kadar ek raporda) geçici iş göremezliğe ilişkin hesaplama yapıldığı görülmüştür. Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Malul kalanın kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer malul kalanın gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, davacının kaza tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak, gelirine ilişkin vergi kaydı, ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/910 Esas ve 2019/12325 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, davacının kaza tarihinden önceki SGK, vergi kayıtları incelenmeksizin sadece kolluk araştırmasına göre davacının gelir durumunun saptanması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde Mahkemece yapılması gereken davacı vekiline davacının kaza tarihi itibariyle mesleği nedeni ile elde ettiği gelir durumu hakkında beyanda bulunmak üzere süre verilmesi, davacının vergi kayıtları, SGK kayıtları da araştırılması, meslek odasından kaza tarihi itibariyle bir taksi şoförünün aylık gelirin ne olacağı konusunda yazı yazılması sonucuna göre davacının kaza tarihinde ki gerçek ücreti tespit edilmeli; Tespit edilecek ücrete göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Hükme esas bilirkişi raporunun bu açıklamalar da gözönüne alınarak yapılması gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöne değinen itirazları da yerindedir. Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasının davacı yönünden trafik iş kazası olup olmadığı, davacıya SGK tarafından iş kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığının saptanması gerekli olup mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2022