Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/598 E. 2022/858 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/598
KARAR NO: 2022/858
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09/12/2019
NUMARASI: 2017/1121 Esas – 2019/1245 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.03.2015 tarihinde müvekkili şirketin kasko sigortası teminatı altındaki, sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı ambulans ile davalının trafik sigortacısı olduğunu, sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobilin kazaya karıştığını sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, … plakalı ambulansın pert olduğunu, donanım bedelinin 63.000 TL, rayiç değerinin 40.000 TL sovtaj bedelinin 12.500 TL ve hasar tutanımı 63.000 + 40.000 – 12.500 = 90.500 TL olduğunu, 03.10.2017 tarihinde ödendiğini, dava dışı sürücü tarafından 49.200 TL ödendiği ve ibraname imzalandığını, bakiye ödenmemiş hasar tutarının 41.300 TL kaldığını, davalı sigorta şirketinin 29.000 TL teminat limitine kadar hasardan sorumlu olduğu ve talep edildiği ancak ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla hasar tutarının 29.000 TL kısmının ödenme tarihi 03.10.2017 itibariyle avans faizi ile tahsili talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı otomobilin trafik sigortası teminatları altında olduğunu, KTK 109 maddesi gereğince kazanın 30/03/2015 tarihinde gerçekleştiğini, davanın 2 yılı aşkın süre sonra 15/12/2017 tarihinde açıldığını, talebin zaman aşımına uğradığını, uzamış zaman aşımı olmayacağını, huzurdaki davanın yaralama veya ölüme bağlı maddi zarara ilişkin olmadığı hasar bedeli olduğunu, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, TTK madde 1472 uyarınca davacının kanunda öngörülen şekilde halef olduğunun araştırılması gerektiği, kusur ve zararı bilirkişinin belirlemesi gerektiğini, kusur oranında sorumlu olduklarını, davalının sadece gerçek zarardan sorumlu olduğu, ekspertiz raporundaki hasar tutarını kabul etmediklerini, KTK madde 99 ve TTK madde 1427 uyarınca ödeme yükümlülüğünün ancak ihbar ile başlayacağını, ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceği, davaya konu aracın hususi araç olduğu, haksız fiilden kaynaklandığı, ticari faiz istenemeyeceği ancak yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davanın kabulü ile; 29.000,00 TL hasar ödemesinin temerrüt tarihi olan 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranlarının denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, mahkeme kararının faiz başlangıç tarihi yönünden hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 30.03.2015 tarihinde, davacıya kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı ambulans ile davalının trafik sigortacısı olduğu … plakalı otomobilin arasında meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiştir. Kaza Tespit Tutanağında … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK’nın 56/1-c (önlerinde giden araçları güvenli ve yeterli bir mesafeden izlememek) kuralını ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın herhangi bir kusurunun olmadığı belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin Urla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/281 Esas ve 2017/264 Karar sayılı kararı ile … plakalı araç sürücüsü hakkında bilinçli taksirle yaralamaya neden olma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, Ceza Mahkemesi tarafından ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan bilirkişi raporunda seçenekli olarak değerlendirme yapıldığı görülmüştür. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda … plakalı araç sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece kusura ilişkin alınan bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile uyumlu oldukları, aldırılan bilirkişi raporunu gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına ,göre kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zaman aşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Somut uyuşmazlıkta 30/03/2015 tarihinde davaya konu yaralamalı trafik kazası gerçekleşmiştir. Meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralananlar bulunması nedeni ile KTK 109/2 maddesinde düzenlenen uzamış zaman aşımının uygulanması gerekmektedir. Eylem için (TCK’nın 89/1.maddesi) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı süresi 8 yıldır. Eldeki dava 15/12/2017 tarihinde açıldığına göre kaza tarihinden itibaren hesaplanan uzamış zaman aşımı süresi dolmadığından davalı vekilinin zaman aşımına ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Dava dilekçesi ekinde sunulan mail yazışmalarından davalıya tazminata ilişkin başvuru yapıldığı, davalı tarafından da mail yolu ile yanıt verildiğine göre mahkemece bu yazışmalar dikkate alınarak temerrüt tarihinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.980,99 TL harçtan peşin alınan 495,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.485,59 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/04/2022