Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/597 E. 2020/3693 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/597
KARAR NO: 2020/3693
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2019/73 Esas 2019/934 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği 190 adet Araç Kiralama İşi Hizmeti Alımına Ait Sözleşme kapsamında … plakalı aracın 01/04/2015 tarihli tutanak ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine teslim edildiğini, davalı … tarafından Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile akdedilen sözleşme kapsamında araç davalının temin ettiği şoför davalı … sevk ve idaresindeyken 27/03/2016 tarihinde Atatürk Bulvarı Unkapanı Köprüsü girişine çarpması sonucu araçta hasar meydana geldiğini, aracın kasko sigortacısı … Sigorta A.Ş.ye hasar başvurusu yapıldığını, sigorta şirketi tarafından araçta meydana gelen hasarın yasaklanan miktardan fazla alkollü içki almış kişi tarafından kullanılması sırasında meydana gelmesi nedeniyle teminat dışı olduğundan tazminat talebinin reddedildiğini, kaza tarihinde …’ın yapılan alkol muayenesinde yasal sınırın 3 katından fazla alkollü olduğunun tespit edildiğini, aracın yetkili servisince yapılan bakım ve onarımının 43.290,67 TL’ye mal olduğunu, araçta yapılan onarım nedeniyle 3 ay süreyle kullanılamadığını ayrıca aracın değerinin düştüğünü, aracın bedelinin kasko sigortacısından alınmasına engel teşkil eden bir eylemde bulunması sebebiyle diğer davalı … Yönetimin ise adam çalıştıran sıfatıyla oluşan zarardan sorumlu olduklarını, bu nedenlerle araçta meydana gelen 43,290,67 TL hasar, 2.000,00 TL kazanç ve araçta oluşan değer kaybının tespiti ile şimdilik 5.000,00 TL olmak üzere toplam 50.290,67 TL’nin davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek MB avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin ve bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğini, davanın davacının araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olması ve bu davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, B.K.66 madde gereğince müvekkilinin zarardan sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, dava konusu kazanın 27/03/2016 günü gece yarısı 02:00 sıralarında mesai saatleri dışında meydana geldiğini, işverenin işi görülürken gerçekleşmediğini, zararlandırıcı olay %100 oranında kusurlu işçinin davranışı sonucu oluştuğuna göre nedensellik bağı kesilmiş olacağından istihdam eden davalı şirketin sorumluluğuna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, personellerin yapacakları işle ilgili tüm talimatların Cumhurbaşkanlığı Ulaştırma Müdürlüğü tarafından verildiğini, davalı ile çalışan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunduğundan söz etmenin mümkün olmadığını, davacı tarafça talep edilen hasar bedeli ve değer kaybı miktarlarının fahiş olduğunu, kazanç kaybı talebi haksız olduğu gibi belirtilmiş olan 3 aylık onarım süresinin makul olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kısmen kabulü ile; 34.392,22 TL hasar bedeli, 10.846,03-TL değer kaybı ve 5.625,00-TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 50.863,22-TL’nin 27/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile … A.Ş. (Yeni Ünvan), …. (Eski Ünvan) vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı …. Ltd. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerçek zararının tazmin edilmesi gerektiğini, davalı şirketin çalışanı davalı … %100 kusurlu bir şekilde müvekkil aracı ile kaza yaptığını ve araçta hasar oluştuğunu, bilirkişi heyetinin servis indirimi yapmak suretiyle hükme esas alınan raporunun hatalı olduğunu, davanın konusu araçta meydana gelen hasar nedeniyle kusuru olan taraftan tahsili olup gerçek zarar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, sigorta şirketinin davaya dahil olmadığından eksper raporunun davaya baz alınması dahi mümkün olmadığını, sigorta şirketinin herhangi bir indirimden faydalanmadığı takdirde oluşan hasar miktarının da müvekkilin yapmış olduğu ödeme ile birebir örtüştüğünü, müvekkilinin talep ettiği hasar bedeli olan KDV dahil 43.290,67 TL gerçek zararın hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ederek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.ş. (Yeni Ünvan), …. (Eski Ünvan) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olması ve bu davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, işverenin T.B.K. 66. madde gereğince zarardan sorumlu tutulabilmesi için çalışanın neden olduğu zararın, hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması gerektiğini, dava konusu olayda anılan şart gerçekleşmediğinden müvekkilinin zarardan sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kazanç kaybı miktarı, hasar bedeli ve değer kaybı miktarların yanlış hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı şirket vekilinin görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna yönelik istinaf başvurusu yönünden ilk derece mahkemesinin 2016/1120 Esas 2017/1440 Karar sayılı kararı ile Sulh Hukuk Mahkemesi’ne verilen görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/1497 Esas 2018/1866 karar sayılı kararı ile davanın ticari dava niteliğinde olduğu nedenle görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği görülmekle aynı yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. 6098 sayılı TBK’nun 66. maddesinde adam çalıştıranın sorumluluğu;” Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlenmiştir. Adam çalıştıranların sorumluluğu hakkında gerek doktrinde gerek içtihatlardaki (27.03.1957 gün ve 1/3; 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları) baskın görüş bunların kusursuz bir sorumluluğa tabi tutulmaları doğrultusundadır. İş gördürenin sorumluluğunun kaynağı, göstermekle yükümlü olduğu özenle iş görme (ihtimam) ödevinin ihlalidir. Sorumluluğun kökü, bizzat sorumlu şahsın ya da şahısların durumundadır. İstihdam eden, müstahdem veya işçilerini seçerken, onları çalıştırırken, başkalarına zarar vermemelerini sağlamakla ve buna dikkat ve özen göstermekle yükümlüdür. Esasen istihdam edenin sorumluluğunun dayanağı, onun müstahdeme nezaret ve özen hususundaki objektif vazifesinin ihlali teşkil eder. Yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararından da anlaşılacağı gibi adam kullananın sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin kusuru şart olmadığı gibi, kullandığı adamın dahi kusuru kanuni şartlardan değildir. Bu noktada, Borçlar Kanununun 66. maddesinde düzenlenen “adam çalıştıranın sorumluluğu” için, somut olayda “adam çalıştırma ilişkisi” ile “çalıştırılanın hizmetini yerine getirirken hukuka aykırı bir eylemle zarar vermesi” unsurlarının gerçekleşmesi zorunludur. Adam çalıştırma ilişkisi için çalıştırılanın, çalıştıranın buyruğu altında olması, onun gözetiminde işi yapması ve onun talimatıyla bağlı bulunması gerekir. Bunun yanında meydana gelen zararın müstahdemin istihdam edenin maksatları için bir hizmetin görüldüğü sırada doğmuş olması zorunludur. Başka bir deyişle, müstahdeme gördürülen hizmetle zarar arasında “gaye ve görev bakımından” çok sıkı bir münasebet olmalıdır. Bu bakımdan hizmetin ifası ile zararın ikaı arasındaki zaman ve yer bağlılığı ve zararın istihdam edenin hizmetin görülmesi için verdiği vasıta ile meydana getirilmesi hizmetin icrası esnasında zararın meydana geldiğini bir karine, emare olarak kabul edilebilirse de, daima bu unsurlara isnat etmek doğru sonuç vermez. Bu nedenle, bu dış görünüş unsurlarından ziyade, zarar verici fiilin, istihdam edenin müstahdeme kendi gayesi için tevdi ettiği hizmetlerin ifası alanında işlenmiş olması nazara alınır. Somut olayda, zararı doğuran trafik kazasının 27/03/2016 tarih saat :02:00 ‘de gerçekleştiği görülmektedir. Mahkemece davalı … Balu’nun görevli olduğu tarih ve saatler yönünden bir araştırma yapılmadan kaza saatinde işverenin işinin görüldüğü, işverenin emir ve talimatı dahilinde hareket edildiği sırada kazanın gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmadan davalı işveren Şirketin sorumlu tutulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/18133 Esas ve 2019/7766 Karar sayılı ilamı) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın hasar tespitine ilişkin değerlendirilme gerekçelerinin yetersiz olduğu, hasara ilişkin fatura kalemlerinin kaza ile uyumu ve gerekliliği ve miktarları yönünden tek tek değerlendirme yapılmadığı , kazanç kaybı talebi bakımından aracının modeli, yaşı, kaza sonucu meydana gelen hasar durumu, km’si, kullanım tarzı v.s. de göz önünde bulundurularak aracın onarımı için makul sürenin tespit edilmesi, ikame olarak kiralama bedelinin tespitine dayanak yapılan kriterlerin de ayrıntılı denetime elverişli olacak şekilde saptanması gerekmektedir. Ayrıca aracın fiiliyatta tamir edilmiş olması nedeniyle tamiratı yapan servise müzekkere de yazılarak tamirin kaç gün sürdüğünün belgeleri ile sorulmamış olması da doğru değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesi hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Hükme esas alınan raporlarda bu kritere göre hesaplama yapılmadığı kaza tarihinde yürürlükte olmayan yeni genel şartlara göre hesaplama yapıldığı anlaşılmakla, dosyadaki fotoğraflar, kaza tespit tutanağı ve tüm belgeler incelenerek, aracın modeli, yaşı, hasarın ağırlığı, boyanmış olan yerler ve hasarlı bölgelerin özelliği nazara alınıp, aracın kaza öncesi ikinci el piyasa rayiç değeri ile tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farkın değer kaybını göstereceği ilkesine göre değer kaybının tespiti için yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … A.Ş.( Eski Ünvan ….) vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … A.Ş.( Eski Ünvan ….) vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı … A.Ş. (Eski Ünvan ….) tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2020