Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/589 E. 2022/857 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/589
KARAR NO: 2022/857
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2016/729 Esas – 2019/752 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/09/2004 tarihinde sürücüsü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkilleri içinde yolcu olarak bulunduğunu, sürücüsü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca çarptığını, olayda … plakalı aracın sürücüsünün mevzuatın kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeyerek asli ve tam kusurlu davrandığını ve müvekkilin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın fazla yolcu bulundurmaktan kusurlu bulunduğunu, kazanın olduğu tarih itibariyle … plakalı aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından oluşan zararın tazminin yasal mevzuat gereği davalı … tarafından teminat altına alındığını, kazanın olduğu tarih itibariyle kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Sigorta nezdinde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi mevcut olduğunu belirterek 2.000,00 TL maddi tazminatın (1.000,00 TL … için, 1.000,00 TL … için), … ile … A.Ş. yönünden maddi tazminatın temerrüt tarihinde işleyecek faiziyle sorumluluk sınırlarına göre yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline kazanın oluşumuna sebebiyet davalı şahıs … yönünden ise maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın (5.000,00 TL … için, 5.000,00 TL … için) olay tarihinden itibaren sorumluluk sınırlarına göre tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın 06/09/2004 tarihinde meydana geldiğini, huzurdaki davanın 14/07/2016 tarihinde açıldığını, süresinde açılmayan davanın başkaca bir inceleme yapılmaksızın zaman aşımı sebebiyle reddi gerektiğini, huzurdaki dava öncesinde davacı tarafından müvekkili kuruma müracaat edilerek dava konusu olay sebebiyle 01/07/2016 tarihinde tazminat talebinde bulunulduğunu, müvekkili kurumca işlem dosyası açıldığını ve müvekkili kurumun işlem dosyasını inceleyerek tazminat isteminin reddedildiği hususunun somut gerekçelerle davacı vekiline bildirdiğini, tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle usule ilişkin itirazlarının değerlendirilerek zaman aşımı sebebiyle davanın reddini, kabul edilmemesi halinde esas bakımından dahi haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Sigorta Poliçesi ile 07/08/2004 – 2005 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, işbu dava ile sigortalı aracın 06/09/2004 tarihinde … plakalı aracın çarpışmaları sonucunda meydana gelen trafik kazası sonucunda uğranılan zararın tazmini talep edilmiş ise de işbu talebin zaman aşımına uğradığını, hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla poliçeden dolayı sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin kaza tarihinde 40.000,00 TL olduğunu ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafça müvekkili şirkete dava öncesinde başvuru olmadığından temerrüt faizi başlangıcı olarak dava tarihinin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada kendisinin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre asli ve diğer otobüs sürücüsünün ise araçta fazla yolcu bulundurmak suçundan kusurlu bulunduğunu, kazada yaralanan davacıların toplamda 12.000,00 TL maddi ve manevi tazminat talep ettiklerini, ancak dava konusu olayda kazanın meydana geldiği 06/09/2004 tarihinden bu tarafa 10 yıllık hak düşürücü zaman aşımı olduğunu, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı esasa karşı cevap haklarının saklı kalması kaydıyla zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davacıların maddi tazminat taleplerinin zaman aşımı nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin zaman aşımı nedeniyle ayrı ayrı reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açıldığını, davanın zaman aşımına uğradığının kabulünün mümkün olmadığını, zarar tamamlanmadan zarar gören açısından zararın belirli olduğunun kabul edilemeyeceğini, müvekkillerinin dava konusu kazayla ilgili tedavilerinin devam ettiğini ve maluliyetlerinin artması nedeniyle zaman aşımı süresi içerisinde davanın açıldığının kabulünün gerektiğini, dosyada mübrez olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden alınan 23.03.2016 tarihli raporda … için %5 olan maluliyet oranı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 02.03.2018 tarihli raporunda ise %7,2’ye, diğer müvekkil …’ın ise %8 olarak belirlenen maluliyeti Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından yapılan muayenesinde %25’e çıktığını, maluliyet oranlarının sürekli arttığını, yerel mahkemece artan maluliyet oranlarının dikkate alınmadığını, Yargıtay’ın 1959 yılından beri bedensel zararlarla ilgili değişmeyen ve sürekli biçimde yinelenen yerleşik kararlarında kesin raporun öğrenilmesinden sonra zaman aşımının işlemeye başlayacağı şeklindeki görüşlerinin sabit olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu olayın hem ceza hem de hukuk zaman aşımının dolduğunu, ilk derece mahkemesi kararının davalılar lehine takdir edilen vekalet ücreti yönünden düzeltilmesi gerektiğini, davalıların sorumluluk oranları gözetildiğinde mahkemece gerekçeli kararında hesaplanan miktarların hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesine tashih talebinde bulunduklarını, tavzih taleplerinin reddedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta trafik kazası 06/09/2004 tarihinde gerçekleşmiş; dava ise 14/07/2016 tarihinde açılmıştır.Davaya konu ölümlü trafik kazası nedeniyle ceza davası zaman aşımı süresi 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102. maddesine göre 10 yıl olduğundan açılan dava 10 yıllık dava zaman aşımı süresine tabidir. Olayda uzamış ceza zamanaşımının ve 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde düzenlenen, her halde, kaza gününden başlayan 10 yıllık tavan zamanaşımı da geçmiştir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf talebi yerinde değildir. Mahkemece davanın reddine karar verildiği halde ihtiyari dava arkadaşı olan her bir davacı yönünden ıslah ile arttırılan ve reddine karar verilen değer üzerinden davalı … lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı hesaplama yapılarak, tahsilde tekerrüre yol açacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine , davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B- Davalı … vekili vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcı ile manevi tazminat yönünden hesaplanan 44,40 TL maktu karar harcı toplamı 88,80 TL harcın peşin yatırılan 40,99 TL harç ile 394,00 TL ıslah harcı toplamı 434,99 TL harçtan mahsubu ile bakiye 346,19 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacılara iadesine, 4- a- Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL’inin davacılardan tahsili ile davalılar … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, b-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.727,32 TL’inin davacı …’dan tahsili ile davalı …na verilmesine, Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 6.874,83 TL’inin davacı …’dan tahsili ile davalı …na verilmesine, 5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı … Sigorta AŞ tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 7-Davalı … tarafından yapılan 55,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı …’na verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (maddi 80,70 TL+ manevi 80,70 TL= 161,40)harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 107 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 2-a- Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32,50 TL posta giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2022