Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/587 E. 2022/856 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/587
KARAR NO: 2022/856
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2016/169 Esas – 2019/464 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23/11/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalandığını, diğer davalı …’in ise aracın işleteni olduğunu, … plaka sayılı aracın müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin yaya olarak hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek 5.500,00-TL bakıcı parasına ilişkin maddi tazminatın ve 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan sorumluluk esasları uyarınca tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 23/11/2014 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, müvekkili hakkında İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/260 esas sayılı dosyası kapsamında tedbirsizlik sonucunda yaralamaya sebebiyet vermeye suçundan dolayı yargılama yapıldığını, ceza dosyasında keşif yapılmadan eksik inceleme ile alınan bilirkişi raporundaki kusur durumunun kabul etmediklerini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını, kaza sonrasında kaza tespit tutanağının düzenlenmediğini, davacı uhdesinde oluşan maluliyetin ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumun’dan rapor alınması gerektiğini, davacının bakımının gelini tarafından yapıldığını, Türk örf ve adetlerine göre tazminat talep etmesinin yeri olmadığını, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, davacı yanın maddi tazminata ilişkin talebinin yerinde olmadığını, bakıcı ücretinin SGK sorumluluğunda olduğunu, poliçede böyle bir teminatın olmadığın belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının tarafların haricen sulh olması sebebiyle konusuz kalmış olduğundan esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Davacının manevi tazminat talebi hakkında tarafların kazadaki kusur oranları sosyal ekonomik durumları davacı uhdesinde oluşan zarar ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davanın kısmen kabulü ile 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den 23/11/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı … vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı …’in asli ve tam kusurlu olarak müvekkiline çarptığını, takdir edilen manevi tazminat miktarının son derece yetersiz olduğunu, 21/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün yeterli güvenlik önlemlerini almadan kontrolsüz olarak park yerinden çıktığı sırada müvekkiline çarptığını, davalının bilirkişi raporuna itirazı sonucu keşif yapılmış ve davalının %100 kusuruyla meydana geldiğinin sabit olduğunu, kaza sonucu müvekkilinin malul kaldığını, bacak bölgesinde 5 farklı kırık olduğu ve platin takıldığını, takılan platin nedeniyle kabileyitinin azaldığını, müvekkilinin geçirdiği operasyonlardan çok fazla etkilendiğini ve iyileşme sürecinin bitmediğini, müvekkilinin eski sağlığına bir daha kavuşamaz duruma düştüğünü yaşlı ve yanında kimsesi olmayan müvekkilinin muhtaç hale geldiğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının çok düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı ekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 06/07/2018 tarihli sulh protokolu gereği davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiğini, dava öncesi davalı … tarafından ödenen 2.000,00TL nin manevi tazminat ödendiğini, müvekkilinin sosyoekonomik durumunun düşük ve sabit olduğunu, davacının trafik kazası sonucu yaralanmasının boyutuna göre hükmedilecek manevi tazminatın 23/11/2015 tarihinden faiz işletilecek olması birlikte değerlendirildiğinde 4.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesinin fahiş olduğunu irterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamında sunulan belgelerden davalı tarafından davacıya ödenen 2.000 TL’nin manevi tazminat için ödendiği ispat edilememiştir. Buna yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının maddi tazminat davasının tarafların haricen sulh olması sebebiyle konusuz kalmış olduğundan esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacının manevi tazminat talebi hakkında tarafların kazadaki kusur oranları sosyal ekonomik durumları davacı uhdesinde oluşan zarar ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davanın kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den 23/11/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Karar harcı 683,1-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 87,10-TL’nin mahsubu ile bakiye 596,-TL eksik harcın davalı …’dan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan 115,55-TL ilk masraf, tebligat, keşif ve müzekkere gideri 732,00-TL, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.895,10-TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre 1.447,55-TL yargılama giderinin davalı …’den davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Maddi tazminat davası yönünden tarafların haricen sulh oldukları ve sunulan protokolde vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Manevi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 7-Manevi tazminat davası yönünden davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 80,90 TL yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine, 2-a..Davalı … yönünden ; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 683,10 TL harçtan peşin alınan 68,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,79 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzedinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022