Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/546 E. 2022/797 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/546
KARAR NO: 2022/797
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
NUMARASI: 2015/1008 Esas – 2018/1296 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı … plakalı … marka aracın 07.06.2013 tarihinde Afyonkarahisar ilinin Sandıklı ilçesi yakınlarında arıza yaptığını, bu durum üzerine müvekkilinin sigortalısı olduğu … Sigorta A.Ş.’den yol yardımı talep ettiğini, … Sigorta A.Ş.’de anlaşmalı olduğu … isimli firmadan … plakalı çekicisini görevlendirerek müvekkilinin aracının olduğu yere gönderdiğini, çekici geldiğinde aracın sadece ücretsiz olarak Antalya’ya götürüleceği bilgisinin çekicinin sürücüsü tarafından ifade edildiğini, bu durum üzerine müvekkilinin aracının İstanbul’a getirilmesi talep etmesi üzerine bunun için fark ödemek zorunda kalınacağının kendisine bildirildiğini, müvekkilinin fark ödemeyi kabul ederek aracı İstanbul’a getirttiğini ancak aracın İstanbul’a getirilmesi esnasında çekicinin ani fren yapması sonucunda araç çekiciye bağlanmadığından ve bu şekilde hareket edince arka bagaj kapağının çekiciye çarparak hasar gördüğünü, yani çekiciyi kullanan davalı … tarafından alınması gereken güvenlik önlemlerinin alınmadığını, davalı çekicinin şoförünün ve ZMMS sigortacısı olan diğer davalı … Sigorta A.Ş’in araçtaki değer kaybından dolayı müteselsilen sorumlu olduklarını, çekici sürücüsünün ihmali ve gerekli önlemleri almamış olması dolayısıyla müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın müvekkilinin sigortasından kasko kapsamında yatırıldığını, ancak müvekkiline ait araçta bu hasar nedeniyle tramer kaydı oluştuğunu ve aracın hasarsızken tamir görmüş niteliğine geçtiğini, bu nedenle ileride aracın satılmak istenmesi durumunda araçtaki tramer kaydı nedeniyle daha düşük bedelden satılacağını dolayısıyla da müvekkilinin zararının doğduğunu belirterek, fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin … plakalı araçta meydana gelen 5.000 TL değer kaybı bedelinin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazanın 07/06/2013 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise 21/10/2015 tarihinde açıldığını, bu nedenle zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davacının iddia ettiği hasarın aracın çekici üzerinde taşınması esnasında meydana geldiğinden teminat dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …, cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davaya konu kaza tarihinin 07/06/2013, İstanbul 13 Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava tarihinin 01/06/2015 olduğu dikkate alınarak zaman aşımı definin reddine, Davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, Davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 3.500,00 TL değer kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarının hatalı olup raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, … Sigorta A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda aracın değer kaybı hesaplanırken gerekli değerlendirmeler yapılmadan hesaplandığını, değer kaybı hesaplanırken aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 07.06.2013 tarihinde davacıya ait … plakalı aracı taşıyan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı … plakalı kurtarıcının seyahat halindeyken önündeki aracın kırmızı ışıkta durması sonucu ani olarak durması ile kasasında taşımakta olduğu … plakalı aracın, iyi sabitlenmediği için bağlı olduğu yerden kurtularak kurtarıcının demirlerine çarpması sonucu, … plakalı araçta hasar meydana geldiği, açılan dava ile değer kaybı talep edildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince davalı sigorta şirketi yönünden zamanaşımı definin reddine karar verilmiş olup bu husus davacı lehine olduğu kaldı ki kazanın 07/06/2013 tarihinde meydana geldiği ve dava tarihinin ise 01/06/2015 olduğu ve buna göre 2918 sayılı Yasanın 109. Maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına göre davalı sigorta vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Poliçe tarihinde yürürlükte bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları sigortanın kapsamını düzenleyen A.1. maddesi “Araca bağlı olarak çekilmekte olan römork veya yarı römorkların (hafif römorklar dahil) veya çekilen bir aracın sebebiyet vereceği zararlar çekicinin sigortası kapsamındadır” hükmünü, teminat dışında kalan halleri düzenleyen A.3-g bendi “İşletenin aracına veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorklara ve yarı römorklara veya çekilen araçlara gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülecek talepler” hükmünü içermektedir. Anlaşılacağı üzere çekilen araçlara gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülecek taleplerin trafik poliçesi kapsamındaki rizikolardan olmadığı başka bir ifadeyle teminat kapsamına dahil edilmediğinin anlaşılmasına göre davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında sorumluluğu doğmayacağından aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan ilk bilirkişi raporunda kaza ve poliçe tarihi 2013 olduğu halde 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlarında düzenlenen formül yöntemi esas alınarak değer kaybının belirlendiği görülmektir. Bu itibarla poliçe tarihinde yürürlükte olmayan esaslara göre değer kaybı belirlenemeyeceğinden bu raporun hükme esas alınmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Öte yandan hükme esas alınan 13/09/2018 tarihli 2. bilirkişi raporunda davacıya ait hasarlı aracın markası, modeli, hasarlı parçaları, değişen ve boyanan parçaları da incelenerek Yargıtay 17. Hukuk Dairesince benimsenen fark yöntemine göre kaza tarihindeki hasarlı haldeki değeri ile hasarsız haldeki değeri arasındaki fark üzerinden değer kaybının hesaplanmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yukarıda ifade edildiği üzere dosyada bulunan 1. bilirkişi raporunun Yeni Genel Şartlardaki formül yöntemine, 2. Bilirkişi raporunun ise fark yöntemine göre hesaplama içerdiği, bu itibarla hesaplama yöntemi farklı olan raporlar arasında çelişki bulunduğundan da bahsedilemeyeceğinden bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Mahkemece hükme esas alınan 2. bilirkişi raporunda davacıya ait hasarlı aracın markası, modeli, hasarlı parçaları, değişen ve boyanan parçaları da incelenerek, aracın serbest piyasa şartlarındaki kazalı ve kazasız 2. el değeri arasındaki fark dikkate alınarak değer kaybı belirlenmesinde, yerleşmiş yargıtay kararları, usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunda belirlenen değer kaybına ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022