Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/51 E. 2022/571 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/51
KARAR NO: 2022/571
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2015/600 Esas – 2018/481 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.04.2014 Tarihinde … AŞ ne ait … AŞ tarafından sigortalanmış … plaka araç … tarafından kullanılırken kavşağa hızlı ve gerekli açıyla girmemesi sebebiyle davacılara çarpması sonucunda davacıların yaralandıkları, bu yaralanmalara davalı araç sürücüsünün sebep olduğu, davacıların sağlık sorunlarının halen devam ettiği, davalılardan hiç yardım görmediği, … ve …’ın ev temizliği işlerine giderek bedenen çalıştığı, …’ın evin reisi konumun da olduğu, …’ın halen çalışamadığı ve uzun bir sürede çalışamayacağı, …’ın ise 6 ay çalışamadığını beyanla, fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 8.000,00 TL maddi (işten güçten yoksunluk 2.000,00 TL ve kalıcı hasar için 6.000,00 TL), 20.000,00 TL manevi tazminat, … için 2.000,00 TL maddi (işten güçten yoksunluk), 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Yönetimi vekili cevap dilekçesinde özetle; Kaza yapan aracın uzun dönem araç kiralama sözleşmesi ile 47 aylığına kiraya verildiği, böylelikle kiracının yükümlülükleri başlıklı 5.4 maddesi uyarınca kiralayanın veya onun kullanmasının kiracıya 3. Şahıslara ve çevreye vereceği zararlardan kiralayanın sorumlu olduğunun hükme bağlandığını, açıklanan bu sebeplerle davalı şirketin hiçbir sorumluluğu bulunmadığı bir kaza sebebiyle tazminat ödemesi mümkün olmadığından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın davacıların ağır kusuru sebebiyle meydana geldiği, kazanın olduğu yerin her türlü yaya trafiğine kapalı olan TEM bağlantı yoluna çıkış sağlayan döner kavşağın sert dönüş noktasında olduğu, İstanbul Anadolu 34. Asiye Ceza Mahkemesi 201/263 E. Sayılı dosyasında davacıların asli kusurlu olarak kabul edildiğini, talep edilen maddi tazminat tutarının afaki ve fahiş olduğunu, yine davacıların kendi ağır kusurları sebebiyle trafik kazasına maruz kaldıkları ve basit bir tedavi ile giderilebilecek şekilde yaralandıklarını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazayı yapan aracın taraflarından sigortalı olduğu, ancak sigorta poliçe kapsamında manevi tazminattan sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, dava ile istenilen tazminatın talep hakkının zaman aşımına uğradığı, SGK’dan rucüya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının tespiti, tedavi masraflarından sigorta şirketinin bir sorumluluğu bulunmadığı beyanla, davanın sigorta araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmamasıve manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” A-)Maddi tazminat talebi bakımından,1-Davanın Kısmen Kabulü İle; -1766,39 TL geçici işgöremezlikten, 6000,00 TL kalıcı işgöremezlikten kaynaklanan toplam 7766,39 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den alınarak davacı …’a Ödenmesine, -105,75 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den alınarak davacı …’a Ödenmesine, -Fazlaya ilişkin talebin Reddine, -Davacı …’ın 641,79 TL kalıcı işgöremezlikten kaynaklanan maddi zararına ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı Tutulmasına,-Davalı … A.Ş. Bakımından maddi tazminat isteminin pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle usulen Reddine, B-)Manevi tazminat talebi bakımından; 1-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı …’a Ödenmesine, -500 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı …’a Ödenmesine, -Fazlaya ilişkin talebin Reddine, -Davalı … A.Ş. Bakımından manevi tazminat isteminin pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle usulen Reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıların ağır kusurlu olduklarını, müvekkilinin hızını kesmeden kavşağa yaklaşması ve dönüş yapabilmesi mümkün olmadığından anılan maddenin ihlal edilmiş olmasının mümkün olmadığını, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacıların asli kusurlu olduklarının kabul edildiğini, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin afaki ve zenginleşme amacı taşıdığını, davacıların soyut iddialarına göre evlerde temizlik işçisi oldukları/çalıştıkları kabul edilerek, maddi tazminat hesaplamalarının asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği sonucuna ulaşıldığını, davacıların tazminat istemlerini davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmediklerini, bu durumda hesap edilen maddi tazminatın tamamından davalı sigorta şirketinin tek başına sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerektiğini ayrıca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir dayanağı bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 29.04.2014 tarihinde davalı … A.Ş.’ne ait ve diğer davalı …. A.Ş. tarafından zmms poliçesi sigortalı … plaka sayılı aracın, sürücüsü davalı … yönetiminde iken Boğaziçi Köprüsü istikametine katılım yoluna giriş yaptığı sırada, yolun sağından soluna geçmekte olan davacı yayalar … ile …’a çarpması sonucu davacıların yaralanmaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut uyuşmazlıkta yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır. Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Mahkemece davacı … için 105,75 TL maddi tazminat miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu halde kararın verildiği tarih itibarı ile 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalının İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı, davacı … için maddi tazminat yönünden HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Somut uyuşmazlıkta … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı, davalı tarafından yapılan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayanarak davalı sigorta şirketinden tazminat talep etmektedir. Bu durumda dava, TTK’da düzenlenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava olup ihtilafın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2017 gün ve 2014/19001 E. – 2017/3223K. sayılı, 30/03/2017 gün ve 2015/5763E. – 2017/3414 K. sayılı kararları). Bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davacılar vekili, açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesini istemediğine göre, … plaka sayılı aracın diğer davalı sigorta şirketine zmms poliçesi ile sorumlu olması, davalı sürücünün müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan 28/09/2017 tarihli kusur bilirkişi heyet raporuna göre sürücü …’ın % 25, davacıların ise her birinin kendi yaralanmasında % 75 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/263 Esas sayılı dosyasında alınan 26/08/2015 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü …’ın tali, davacıların ise kendi yaralanmalarında her birinin asli kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Malul kalanın kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer malul kalanın gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacıların geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurduğu anlaşılmakla istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin davacı …’a ilişkin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b.maddesi uyarınca reddine, davalı … vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin davacı …’a ilişkin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE,Davalı … vekilinin diğer yönlere ilişkin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.118,38 TL harçtan peşin alınan (44,40+134,42+100 76=)279,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 838,80 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/03/2022