Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/49 E. 2022/523 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/49
KARAR NO: 2022/523
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2017/803 Esas – 2019/1259 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu kazada müvekkilinin … plaka sayılı araç içerisinde yolcu konumunda olduğunu, kaza tespit tutanağında … plaka sayılı araç sürücüsü …’in asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü …in tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin söz konusu kaza dolayısıyla yaralanıp sağ ve sol kemik parçalı kırığının meydana geldiğini, sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın ödenmesi için…plaka sayılı aracın sigortacısı … Sigorta A.Ş ve … plaka sayılı aracın sigortacısı … Sigorta A.Ş şirketlerine yazı gönderildiğini, ödeme yapılabilmesi için tüm evrakların gönderildiğini, müvekkilinin maluliyet oranını bildirir belgenin kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması nedeniyle temin edilemediğini, müvekkiline ödenmesi gereken iş gücü kaybından doğan 3.200,00 TL daimi maluliyet tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.300,00 TL tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerini 5.783,24 TL, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerini 3.197,28 TL olmak üzere toplam 8.980,53 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda hatır taşıması olup olmadığının araştırılması gerektiğini, mağdur şahsın takılması zorunlu olan emniyet kemerini takıp takmadığının tespit edilmesi gerektiğini, uygulanması gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini, meydana gelen kazada emniyet kemerinin takılı olmaması nedeni ile davacının müterafik kusurunun tazminattan indirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davalı … yönünden taraflar sulh olmakla, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı … yönünden açılan davanın kabulü ile 5.783,24 TL sürekli iş göremezlik, 3.197,28 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 8.980,53 TL’nin 29/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının belgeleri eksiksiz bir şekilde müvekkili şirkete iletmediğinden, geçerli bir başvurudan bahsedilemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, 10.04.2019 tarihli ATK tarafından verilen maluliyet raporu dikkate alınarak yapılan hesaplamanın kabul edilmediğini, genel şartlar icabı tazminat hesaplamasında esas alınacak sağlık raporunun, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” olması gerektiğini, 22.11.2018 tarihli medikal firma tarafından hazırlanan tıbbi mütalaa raporunun sonuç kısmında maluliyet oranının %0 olarak belirtildiğini ve kalıcı bir sakatlığı olmadığının kesinleştiğini, davacının %3 oranında maluliyeti olduğu iddia edilmekle, diğer tarafta müvekkilinin kazazedenin maluliyeti oluşmadığı yönünde itirazda bulunulduğunu, davacının kalıcı bir sakatlığı bulunmadığı yönünde ki beyanlarına itibar edilmemesi halinde bu uyuşmazlığın giderilmesi için, medikal firma raporu da dikkate alınarak özürlülük ölçütü yönetmeliğine uygun şekilde, dosyanın ATK’ya ya da rapor düzenlemeye yetkili bir hastaneye sevki gerektiğini, her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu hususta sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, hükmedilecek tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilen faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 24.07.2017 tarihinde Kocaeli İli, Körfez-… Mahallesi, … Sokak’ta seyir halinde olan … sevk ve idaresindeki, .. Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS Trafik Poliçesi ile 22.09.2016/2017 tarihleri arasında teminat altına alınmış olan … plaka sayılı kamyonet ile olay mahalline geldiğinde … sevk ve idaresindeki, …Sigorta A.Ş. Tarafından ZMMS Trafik Poliçesi ile 03.10.2016-03.10.2017 tarihleri arasında teminat altına alınmış olan … plaka sayılı Mitsubishi marka, … ile çarpışmaları, çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan … plaka sayılı kamyonetin park halinde bulunan …plaka sayılı … adına tescilli … marka, … tipinde 2010 model araca çarpması ve istinat duvarından aşağı düşerek ….sayılı dairenin duvarına çarpmasıyla üç araçlı ve yaralanmalı maddi hasarlı zincirleme trafik kazası meydana geldiği, davacının … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu, davalılardan geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça yazılı dilekçe ile … Sigorta A.Ş’ne 16/06/2017 tarihinde müracaat edildiği dilekçe üzerine basılan tarih kaşesinden anlaşılmakla, başvuru yapıldığı halde sigorta şirketi tarafından başvuruya eksik belge temini yönünde cevap verildiği tarafların kabulündedir. Eksik olduğu belirtilen yönetmelikteki kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu kapsamda başvuru koşulu yerine getirilmiş olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları).Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan 27/02/2019 tarihli maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenecek indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda davalı tarafça hatır taşıması iddiasını ispat bakımından hiçbir delil sunulmamasına ve dosya kapsamına göre hatır taşıması olduğunun sübuta ermemiş olmasına göre hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davalı … şirketine 16/06/2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 29.06.2017 itibariyle davalı … temerrüde düşmüştür. Sigortacı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle 29/06/2016 olarak belirlenmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davalı … yönünden taraflar sulh olmakla, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı … yönünden açılan davanın kabulü ile 5.783,24 TL sürekli iş göremezlik, 3.197,28 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 8.980,53 TL nin 29.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-Kabule göre alınması gerekli 613,46 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın ve ıslahta yatırılan 45,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 537,06 tl harcın davalı …’den tahsil ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden kabule göre 2019 yılı AAÜT uyarınca davacı yararına taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, 5-Davacının yaptığı yargılama gideri olarak 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 45,00 TL ıslah harcı, 2.681,20 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve yazı gideri ki cem’an 2.789,00 TL yargılama giderinin … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, 6-Gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 82,75 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/03/2022