Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/439 E. 2022/746 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/439
KARAR NO: 2022/746
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2015/434 Esas – 2019/1135 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 18/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketine ZMM poliçesi ile sigortalı olan … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römork aracın, 19/06/2013 tarihinde, sürücüsü …’in sevk ve idaresindeyken sürücünün kusuruyla direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda tek taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sebebiyle araçta yolcu olarak bulunan müvekkilin yaralanarak sürekli sakat kaldığını, müvekkil geçirdiği kaza neticesinde %58 oranında sürekli sakat kaldığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket davacının zararlarından sorumlu tutulacak ise poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında hesaplama yapılmasını, davacı kaza geçirdiği araçta hatır için taşındığını, davalı şirket tarafından davacının zararları ile aktüer hesabı yaptırıldığını ve aktüer hesabındaki bedelden hatır taşıması indirimi yapılarak davacıya 89.066,00 TL ödeme yapıldığını ancak davacı gerçek zararı ödenmesine rağmen huzurdaki davayı açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 115.376,37 TL maddi tazminatın 08/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aktüer raporda müvekkili şirket tarafından 08/04/2014 tarihinde yapılan ödeminin yeterli olup olmadığı tespit edilmeden rapor tarihine göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davacının müvekkili şirkete %58 oranın da malul kaldığını ve davalı şirket tarafından davacıya %58 maluliyet oranı üzerinde hesaplama yapılarak 08/04/2014 tarihte 89.066,00TL ödeme yapıldığını ancak davacının maluliyet oranının %54 olduğunu, davacıya ödeme yapılan tarihte ödenen tutarın yeterli olduğunu, aktüer raporda bu hususta bir inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporundaki hesaplamanın fahiş olduğunu, müvekkil şirketin yaptığı ödemeden dolayı ibra edildiğini, ibranamede ancak açıkça fahiş bir fark olması halinde aradaki tazminata hükmedilebileceğini, dava konusu olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığını, ibranamenin geçersizliğinden söz edilemeyeceğini, müvekkil şirket tarafından davacı adına Sosyal Güvenlik Kurumuna 3.519,84 TL ödeme yapıldığını, söz konusu ödeme düşülmeden hesap yapılmasının hatalı olduğunu, mahkemece temerrüt faizi olarak ticari avans faizine karar verdiğini ancak davacı tacir olmadığından yasal faiz olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, Mahkemece SGK’ya yazı yazılarak davacılara tazminata konu kaza nedeni ile davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının sorulduğu, gelen yazı cevabında davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığının belirtildiği görülmektedir. Açılan davada sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiğinden SGK tarafından davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödemesinin sürekli iş göremezlik tazminatından mahsup edilmesi mümkün değildir. Bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Davalı Sigorta Şirketine sigortalı bulunan … plakalı aracın araç ruhsatında kullanım şekli ve tipinin çekici olarak belirtildiği görülmektedir. Bu nedenle kazaya sebebiyet veren aracın ticari nitelikte olmasına göre avans faiz uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Dosya kapsamında davalı Sigorta tarafından dava öncesinde davacıya 08/04/2014 tarihinde 98.066,00 TL ödeme yapıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava öncesi yapılan ödeme güncellenerek, hesaplanan tazminat miktarından indirilmiş olduğu görülmektedir. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı Sigorta Şirketi arasında KTK’nın 111. maddesi kapsamında yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi; ödeme yetersiz ise davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yanlış hesaplama içeren rapor esas alınarak eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2022